Rosa Cañadell – SIEC (Itaca Eleştirel Eğitim Semineri)
Barış için eğitimin her zaman eğitim merkezlerine entegre edilmesi gerekmekle birlikte, savaşın eşiğinde olduğumuz ve tüm çocukların bunu duyduğu günümüzde, bu konuda ısrarcı olmak her zamankinden daha fazla gereklidir.
Ekranlar ve tüm medya bize savaştan, silahlardan, çatışmalardan, ölümlerden, mültecilerden bahsediyor… ve öğrencilerimizin kendilerine pek çok soru sorduklarından ve birçok tartışma başlattıklarından eminim. Böylesi zamanlarda okullarımızda barış kültürünü daha da pekiştirmek, savaşların nedenlerini daha derinlemesine incelemek, mevcut çıkarları anlamak ve hayatlarını kurtarmak için ülkelerini terk etmek zorunda kalan insanların dramını anlamak gerektiğine inanıyorum.
Barış için eğitim, insanlar arasında adil ve şiddet içermeyen ilişkiler kurmaya yönelik öğeler barındıran, toplumsal çatışmaları ve silahlı çatışmaları eleştirel bir şekilde analiz etmemizi sağlayan ve anlaşmazlıkların savaş ve ölüm olmadan çözülebileceği bir dünya inşa etmemize yardımcı olan eleştirel ve özgürleştirici bir eğitimdir.
Bunun gerçekleştirilebilmesi için iki hususun ele alınması gerekmektedir:
Bireysel eğitim (her bir öğrencinin bireysel eğitimi ve sınıf içindeki eğitim) ve genel olarak okulun organizasyonundaki karşılıklı ilişkiler.
Anlaşmazlıkların eleştirel analizi ve dünyanın nasıl işlediğinin anlaşılması.
1. Bireysel eğitim çocukların birbirleriyle ilişki kurmalarını ve çatışmaları şiddet içermeyen bir şekilde çözmelerini mümkün kılan değerlerin aktarılmasına ve uygulanmasına dayanmaktadır. Burada söz konusu olan, başkalarıyla eşitlik ve adalet, dayanışma ve empati temelinde etkileşim kurabilmek ve istismar ve ayrımcılığı bir kenara bırakabilmek için deneyim ve düşünceleri paylaşmaktır. Okul, çocuklarımızın ve gençlerimizin sosyalleşmesi için en ayrıcalıklı alanlardan biridir ve tam da bu nedenle eşitlikçi ve destekleyici ilişkileri öğrenmek için ayrıcalıklı bir alandır.
Eğitim ortamı bu yaklaşımların pratiğe dökülmesi için pek çok fırsat sunmaktadır; bu fırsatlardan yararlanmalı ve her öğrencinin barış değerleri ve tüm insanların hakları temelinde kendi değer sistemini inşa etmesine yardımcı olmalıyız. Sınıf ortamında çalışmamıza yardımcı olabilecek çok sayıda öğretici kaynak bulunmaktadır.
Burada en önemli nokta, sınıf içinde hem öğrenciler arasında hem de öğrencilerle öğretmenler arasındaki ilişkilerin, sadece çatışmaları önlemek için değil, bir barış kültürünün inşa edilmesine yardımcı olmak için de çok önemli olduğudur. Aslında, anlaşmazlıkların şiddet içermeyen bir şekilde ele alınması önemli noktalardan biridir. Söz konusu olan anlaşmazlıklardan kaçınmak değil, anlaşmazlıklar üzerine düşünmek ve onları barışçıl bir çözüm aramak için bir fırsat olarak kullanmaktır.
Dolayısıyla, bu değerlere uymayan herhangi bir tutuma izin verilmemesi, ayrımcılık, zorbalık, hakaret, taciz, haksızlıklar, dayatmalar, kavgalar vb. ile yüzleşilmesi ve bunların çözüme kavuşturulması önemlidir.
Okul yapısı içindeki genel ilişkiler de oldukça önemlidir. Öğrenciler üzerinde etkili olan yöntemler demokrasi, katılım, tartışma ve uzlaşmadır. Eğitim merkezinde görev alan herkesin öğrenciler için örnek olması ve kendi aralarındaki ilişkilerde de bu örnek olma durumunu sürdürmesi gerekmektedir.
2. Barış için eğitim vermek istiyorsak, çatışmaların eleştirel analizi ve dünyanın nasıl işlediğinin anlaşılması konularını da irdelememiz gerekmektedir, Yani öğrencilerin dünyadaki savaş ve şiddetin nedenlerini ve sonuçlarını anlamalarına yardımcı olacak bilgilerin aktarılması gerekmektedir.
Çatışmaların çözümünde şiddetin olumsuz bir yöntem olduğunu açıkça ifade etmeliyiz. Şiddet kullanılması durumunda kazanan mantık ya da adalet değil, güçtür. En güçlü olan mutlaka en iyi olmak durumunda değildir. Diğer yandan, şiddet hiçbir çatışmayı çözmez, sadece gizler. Güç yoluyla empoze ancak güçle sürdürülebilir ve güç el değiştirdiğinde çatışma yeniden ortaya çıkar.
Şiddete başvurmanın sürekli olarak nasıl acı yarattığını ve çoğu zaman önlenmesi amaçlanandan daha fazla soruna yol açtığını incelemeliyiz. Savaş, insanlığa en çok acı çektiren ve çektirmeye devam eden durumlardan biridir ve sadece ölümler, yaralanmalar, tecavüzler, yerinden edilmeler, açlık vb. getirir. Gerçekte savaşlar, bütün insan haklarının ihlal edildiği ve toplumların bir arada yaşamak için üzerinde anlaştıkları bütün norm ve yasaların çiğnendiği durumlardır. Bu insanın en insanlık dışı ifadesidir.
Geçmişte yaşanmış ve günümüzde yaşanmakta olan savaşların nedenlerini analiz etmek ve bu savaşların arkasında her zaman savaşı başlatmaya karar veren bir azınlığın ekonomik ve/ veya iktidar çıkarlarının yattığını, ancak savaşın acısını çekecek olanların bu çıkarlardan yoksun olduğunu görmek gerekir.
Silah üreten çok uluslu şirketlerin etkisini ve insanların çektiği acılar üzerinden nasıl astronomik derecede zenginleştiklerini incelemek önemlidir. Bunun yanı sıra silah endüstrisinin devletten (hepimizin vergileri kullanılarak) çok fazla para aldığını ve bu paranın öldürmek ve yok etmek amacıyla silah üretimine aktarıldığını, söz konusu paraların insanların ihtiyaçlarını çözmeye ayrılabileceğini ve ayrılması gerektiğini anlatmak gereklidir. Çocuklara, devletlerin kamu kaynaklarını orduları güçlendirmek ve silahlanmayı arttırmak için değil, halkın refahı için kullanmaları konusunda baskı yapmamız gerektiğini açık bir şekilde anlatmalıyız.
Öğrencilerimiz, göçün savaş ve/veya kötü yaşam koşullarının bir sonucu olduğunu anlamalı ve aşağılama ve/veya ırkçılık yerine dayanışma duygularını geliştirmelidir. Kendi ülkelerimizin tarihini, yaşanan iç savaşları ve ülkelerimizden kaçmak zorunda kalan insanların sayısını bilmek, göçmenleri reddetmemizi değil empatiyle karşılamamızı sağlar. Öğrencilerin, sadece Ukrayna’da yaşananların değil, silahlı çatışmaların yaşandığı ve göçmenlerin ve/veya mültecilerin geldiği farklı ülkelerdeki yaşam koşullarının farkında olmaları gerekmektedir.
Sonuç olarak, barışın adaletle ilişkilendirilmesi gerekir. Eşitsizliğe, sömürüye, yoksulluğa ve hak mahrumiyetine ancak büyük polis güçleri ve güç kullanımı ile tahammül edilebilir. Çatışmaları önlemenin en net yolu, nerede yaşarlarsa yaşasınlar herkes için insana yakışır yaşam koşullarını mümkün kılmaktır. Öğrencilerin, zorunlu eğitim, sosyal adaletsizliği ve şiddeti net bir şekilde reddederek ve toplumu daha iyiye doğru etkilemeye istekli olarak tamamlamalarını sağlamalıyız.
Son olarak, güncel meseleler üzerine kısa bir değerlendirme. Bütün savaşlar gibi Ukrayna’daki savaş da son derece karmaşıktır, bu nedenle öğrencilerimize “iyi adamlar ve kötü adamlar” gibi basit bir yaklaşımda kalmamaları, çatışmanın tarihsel köklerini ve temel nedenlerini öğrenebilmeleri için gerekli araçları sağlamalıyız. Hem Rus işgalini hem de NATO ve AB’nin bu savaştaki rolünü eleştirel bir şekilde analiz etmeliyiz.
Medyada ve sosyal ağlarda yayılan sahte haberleri ve yanlış bilgilendirmeyi analiz etmeleri ve ağlarda dolaşan nefret söylemlerini tespit edip reddetmeleri için öğrencilerimize yardımcı olmalıyız.
Öğrencilerin sadece Ukrayna’da silahlı bir çatışma olmadığını, şu anda en az 34 ülkenin savaş halinde olduğunu ve Ukrayna’da olduğu gibi her yerde en çok acı çekenlerin sivil halk, özellikle de kadınlar ve çocuklar olduğunu bilmeleri de önemlidir.
Sözün kısası, çocuklarımızı ve gençlerimizi, son derece eşitsiz ve adaletsiz bir dünyanın değiştirilmesi gerektiği inancıyla eğitmek ve şiddetin asla ileriye götüren bir yol olmadığını onlara anlatmak, barış için çalışmanın en iyi yoludur.