Prof. Dr. Peter Rödler | Koblenz-Landau Üniversitesi
Oldukça karmaşık ve giderek uluslararası “aktörler” tarafından belirlenen dünyada, birçok yurttaşta çok makul bir duygu oluşuyor, kontrol edilemez süreçlerin insafına bırakılmış olma duygusu. Bu, gerçek ya da kurgusal varlık korkusu ile ivme kazanıyor. Büyük, tüm siyasi tartışmayı uyuşturan bir koalisyon, bu korkuları, temsilcisine (Şansölye Merkel) kayıtsız şartsız, bir diğer ifadeyle olguların ötesinde güven gösterildiği sürece bağlayabiliyor. Bu güven sarsıldığında – 2015’te sığınmacı krizinin yönetilememesi – söz konusu güven artık gözle görülen karmaşık durumu basit kanılarla, atıflar ve parolalarla sadeleştiren kişi ve örgütler tarafından bağlanır.
Bu durumdan çıkış yolu – ki o karmaşık olmaya devam etmektedir – birincisi yaşam kaynaklarının koşulsuz güvence altına alınmasını yürürlüğe koymaktır; model hesaplamalar, idari açıdan zahmetli ve varolan onursuz yardım sistemlerinin ortadan kaldırılmasıyla bu güvencenin sağlanabileceğini göstermiştir. Bu temelde, beklenebilir olması gereken siyasi tartışmanın, parlamentodan başlayarak, bir daha yeniden topluma kazandırılması – karşıtlarla ilişki de, salt aynı görüşte olan insanlar değil – ve tartışma kültürünün güçlendirilmesi gerekir. Bunun bir olanağı azınlık hükümeti kurulmasıdır. Bir diğer koşul Bertelsmann (Mohn) ve Springer’in baskın olduğu medya coğrafyasını dağıtmaktır.