John O’Brien*
İrlanda Ulusal Öğretmenler Örgütü (INTO)
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin yazıldığı dönemin bir ürünü olduğu söylenebilir. 2. Dünya Savaşı’nın sürdüğü önemli bir süre boyunca üzücü bir kıyım, yıkım ve ölümlerin ardından ve 1. Dünya Savaşı’nda yaşanan çatışmalar nüfusun büyük kısmında hafızalarda taze iken, 1948’de olan, bir bütün olarak dünya siyaseti ve insanlık açısından yıllarca etkisi sürecek, dikkate değer ve çok önemli bir ilerlemeydi.
Herkes için eğitim hakkını düzenleyen 26. madde, Bildirge’deki diğer maddelerin çoğuna kıyasla, en uzun maddelerden biri olduğu halde, eğitimden önsözde de bahsedilmektedir:
“..…insanlık topluluğunun bütün bireyleriyle kuruluşlarının bu Bildirgeyi her zaman göz önünde tutarak eğitim ve öğretim yoluyla bu hak ve özgürlüklere saygıyı geliştirmeye, giderek artan ulusal ve uluslararası önlemlerle gerek üye devletlerin halkları ve gerekse bu devletlerin yönetimi altındaki ülkeler halkları arasında bu hakların dünyaca etkin olarak tanınmasını ve uygulanmasını sağlamaya çaba gösterir.”
Dolayısıyla, eğitim kendi başına bir hak olmasının yanı sıra, Bildirge’nin amaçlarını hayata geçirecek ve dünya çapında teşvik edecek birincil araç olarak anlaşılmıştı. Herhangi bir insan gayretinde olduğu gibi, eğitim de değişimin ve özgürlüğün anahtarıdır.
Öte yandan, neredeyse yetmiş yıl geçtikten sonra, yöneltilebilecek basit bir soru da bildirgenin kabul edildiği dönemden önemli ölçüde farklı bir küresel ortamda yaşayıp yaşamadığımızdır. Artık, pek çok düzeyde daha ilişkili, teknik açıdan çok daha ileri ve küresel finans açısından muhtemelen daha zengin bir dünyada yaşıyoruz.Fakat, günümüz dünyasında daha az çatışma, yoksulluk, dışlanma ya da insan haklarının inkârı söz konusu mu? Ve hem Küresel Kuzey hem de Güney’de eğitimle bağlantılı olarak 26. maddede değişiklik gerektirecek ölçüde iyileşmiş küresel koşullarla gerçekten karşı karşıya mıyız?
Jeopolitik belirsizlikler de hesaba katıldığında, Bildirge’nin “insan haklarına ve temel özgürlüklere bütün dünyada saygı gösterilmesini sağlamaya” yönelik taahhüdü sarsılmış ya da en azından, pek çok açıdan şüpheli görünmektedir. Maddenin gerekliliklerini karşılamak için gereken eylemlerin herhangi bir ulusun finansal gelişmesiyle ayrılmaz bir biçimde bağlı olduğu düşünülürse, ki en hafif tabirle, herkes son yetmiş yılda dünyadaki finansal gelişimin önemli ölçüde eşitsiz olduğu konusunda hemfikirdir, belki de bir uyarı notu uygun düşecektir.
Bu bir değişikliği tartışmamamız gerektiği anlamına gelmez, öte yandan maddeye bağlı kalma konusunda küresel düzeyde bir başarıya ulaşmak daha pratik bir çabaya karşılık gelebilir. Örneğin, İrlanda Cumhuriyeti’nde beş yaşın altındaki çocuklara yönelik zorunlu erken dönem eğitimin kamusal tedariki oldukça yakın tarihli bir gelişmedir. 2009’da “Erken Dönem Çocuk Bakımı ve Eğitim Projesi” adı altında başlatılan bu Proje, kamusal eğitim sisteminin dışında, özel işletmeciler tarafından sağlanmaktadır. Ancak 2016 yılında, kamuoyu baskısı nedeniyle, devlet anaokulu ve yuva hizmetlerine katılım için kişi başı ücret ödemeye başladı. Buna karşılık, 3 ila 5 yaş arasındaki tüm çocuklar için ücretsiz, okul öncesi hizmeti sunuyorlar. Aynı zamanda, çocuklar 4 yaşından itibaren İlkokula kayıt yaptırabiliyor.
Maddenin diğer hususları da bugün için hâlâ geçerlidir. Özellikle ve yine İrlanda Cumhuriyeti’ndeki ilköğretim sistemi bağlamında, 26. madde (3) okul hamiliğine ilişkin güncel tartışmalarda kilit bir öneme sahip:
“(3). Çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek, öncelikle ana ve babanın hakkıdır”,
İrlanda Cumhuriyeti’ndeki ilkokulların önemli oranda (yaklaşık %90’ının) Katolik Kilisesi’nin himayesinde olması nedeniyle, çoğu kişi, ebeveynin “seçme hakkının” sağlanamadığı şeklinde bir değerlendirmede bulunabilir.
Bu tartışmanın argümanı, tüm okullarda çeşitlilik nosyonudur. INTO İlköğretimde Hamilik ve Çoğulculuk Forumu’na (Haziran 2011) görüş bildirerek, ebeveyn ve topluluğun çeşitlilik yönündeki taleplerini oluşturmanın önemli bir adım olarak savunuculuğunu yaparak ve hamilik transferi/tasfiyesinin idaresiyle uğraşarak bu tartışmaya aktif şekilde dahil olmuştur. INTO ayrıca, söz konusu Forum’un İlkokullarda Kapsayıcılığın Teşviki (Kasım 2013) başlıklı raporuna yorumda bulunmuştur.
Yakın tarihli bir köşe yazısında, İrlanda’daki İnsan Hakları Delegesi Emily Logan okulların “sınıflarındaki artan öğrenci çeşitliliğini” eğitmen kadrolarına yansıtmalarını sağlamak için daha fazla şeyin yapılması gerektiğine dikkat çekmiştir (Irish Independent Gazetesi, 24 Mart 2017). İrlanda toplumunda, son 15 yılda, benzeri görülmemiş bir değişim yaşandığı sırada Logan’ın yorumları, İrlanda’da erkek ve kadın öğretmenler arasında ve ayrıca ırk ve azılık gruplar bakımından eğitmenlerin niteliğindeki gömülü dengesizliklere ışık tutmuştur. Bu gözlemler İrlanda’da öğretmen eğitimine erişim ve kalifikasyon meselesinin özüne inmekte ve INTO’nun hakkında önemli görüşlere sahip olacağı bir sorun haline getirmektedir.
Herhangi türden bir değişime verilecek destek açısından genellikle önemli olan, belirli bir kesinlik ölçüsünde, değişim sürecinin daha ileri bir sonuç sağlayıp sağlayamayacağı ya da en azından, sürecin sınırlı çabalarla beklenmeyen sonuçlar doğurup doğurmayacağıdır.
Eylül 2015’te Sürdürülebilir Kalkınma için Küresel Hedefler metninin imzalanması, Eğitim’de küresel düzeyde bir değişimin tamamlayıcı aracı olarak görülebilir. Eğitim Hedefi 4’ün kriterlerini bir çalışma şablonu olarak uygulamak ve mevcut eğitim provizyonları ile beklenen sonuçlara karşı, hem Küresel Kuzey hem de Küresel Güney’de çalışma yürütmek enternasyonel öğretmen sendikası hareketinin angaje olabileceği daha güvenli bir model sağlayabilir. Yalnızca Eğitim Hedefi için on hususun yer aldığı, her Hedef için belirlenmiş maddelerin yanı sıra, örneğin Hedef 3 – Sağlıklı Bireyler: “Her yaştan birey için sağlık bir yaşamı garanti etmek ve sıhhati teşvik etmek”, Hedef 5 – Toplumsal Cinsiyet Eşitliği: “Cinsiyet eşitliğini sağlamak, tüm kadın ve kız çocuklarını güçlendirmek” ve Hedef 8 – İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme: “Uzun süreli, kapsayıcı ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi, tam ve üretken istihdamı ve herkes için insana yakışır işi teşvik etmek” gibi diğer çok sayıda hedefe ek olarak Eğitim Hedefi 4: “Herkes için kapsayıcı, eşitlikçi ve nitelikli eğitim sunmak ve yaşam boyu eğitim fırsatlarını teşvik etmek” ilkesinin ilişkiselliği, her türden ekonomide eğitime ilişkin gerekli çıktı ve zorlukların kapsamını belirlemede yardımcı olmalıdır. Küresel Hedeflerin küresel sahipliği, tüm öğretmen sendikaları için birleştirici bir strateji haline gelebilir.
İnsan Hakları Bildirgesi’nin 26. maddesinde değişikliğe ilişkin tam vaktinde yapılan bir tartışma çağrısını memnuniyetle karşılamakla birlikte, bu değişim arzusu, toplumun maddenin mevcut ifade tarzıyla bağlantılı olarak eğitim hususunda hangi aşamada olduğuna yönelik algıyla dengelenerek ılımlı hale getirilebilir.
* Kıdemli Kurumsal ve Küresel Dayanışma Koordinatörü – İrlanda Ulusal Öğretmenler Örgütü (INTO) – İrlanda Cumhuriyeti’nde İlkokul öğretmenlerine yönelik tek öğretmenler sendikası INTO ayrıca, Kuzey İrlanda’da hem ilkokul hem de ortaokul öğretmenlerini temsil etmektedir.