Frederik Eckerle
Heidelberg Üniversitesi
Almanya’da Özel Alan
Okuldan sonra tek başına bir eve taşınmak ve özel bir arabaya sahip olmak. Bahçeli bir ev ve rahatça dinlenebilmek için evi çevreleyen biraz doğal bir set. Baş başa yaşlanmak ve akşamları televizyonun önünde ya da şöminenin yanı başında oturmak.
Özel alan Almanya’da büyük harflerle yazılan önemli bir değerdir. Çaba göstermeye değer birçok hedef, tek başına ya da insanın kendi seçtiği başka insanlarla birlikte olunacak bir ortama sahip olunması olanağını içerir. Pratikte bu olanaktan sıkça yararlanılır. İmkânı olan evinden taşınır ve birçok otomobilde yalnızca bir kişi oturur. Ev kapısı genelde gelmesi planlanan ziyaretçiye açıktır. Açık bir komşuluk ilişkisi yerine, daha sık pencereden çevredeki insanları inceleyen bakışlar vardır. Belki de bu kısa ve tek boyutlu bir anlatım olabilir, ancak ben bunun toplum içerisinde yitirilmiş olan hoşgeldin kültürü ile doğrudan bağlantısı olduğuna inanıyorum. Sığınmacılara çoğu kez kuşkuyla bakılıyor ve onların oturduğumuz semtlerde yaşamalarına da izin vermiyoruz. Bunun yerine nüfusun bir bölümü sözümona ulus olarak bir arada bulunuyor ve özel alanlarını korumaya çalışıyor. Medyatik anlatım burada önemli etkide bulunabilir. Özel alana sahip olma çabamız ve bu özel alanda yaşamak mercek altına alınmalıdır. Bu dışlayıcı değerin yerini birliktelikten duyulan zevkle doldurmak için büyük bir olanak var. Karşılıklı olarak tanışmakla ve birbirimizi anlamakla, desteklemekle ve daha birçok açıdan bizi zenginleştiren bir birliktelik. Bu salt bir olasılık değil, aksine bir görevdir. Çünkü tek başına yaşam yok, hayat müşterektir.