Açılışta sempozyum koordinasyonu adına söz alan Prof. Dr. Michael Winkler, eğitim haklarını genişletmek amacıyla bir çalışma başlatma ve belki de bu genişletme çabası için siyasi bir süreç içerisine girme isteğinin ilk bakışta cüretkâr görülebileceğine işaret etti.
Böyle bir girişimin geniş bir hareketi, birçok toplumsal kesimin ve herşeyden önce eğitimden dışlanmışların ve elbette güç sahiplerinin desteğini gerektirdiğini belirten Prof. Winkler, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Belki de artık bireyler değil, aksine yeni biçimler alan kolektif çabanın özel bir şekli önemlidir. Öte yandan: Birkaç kişinin inisiyatif almasına alternatif var mı? Bir düşünceyi geliştiren ve onu ileriye taşıyan daima birkaç kişi, az sayıda insan olmak zorunda değil mi? Başarısız olsalar da ya da öngördükleri sonuç çıkmasa da?” dedi.
BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 26. maddesinin dünya genelinde henüz hayata geçirilemediğine ve UNESCO verilerine göre 60 milyon çocuğun okula gidemediğine değinen Winkler, özel okullar nedeniyle eğitim hakkının temel taleplerinin dahi etkisizleştirilme eğilimiyle karşı karşıya olduğunu vurguladı. BM’in, Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Engelli Hakları Bildirgesi ile eğitim hakkının güçlendirilmesini ve genişletilmesini sağladığını söyleyen Prof. Michael Winkler, dünyadaki dramatik değişimler nedeniyle eğitimin yeniden tasarlanması gerektiğini dile getirdi ve sözlerine şöyle devam etti: “Belki de insan haklarını konu alan tartışma geç kalmış bir tartışmadır, çünkü merciler kaybedildi […] ve bu bakımdan şunu söylemek abartılı olmasa gerek: Artık insanlığın geleceği söz konusu”.
Eğitim hakkı açısından kavramsal boyuttaki bir soruna da değinen Prof. Winkler, BM’in eğitimden söz ettiğini (education), ancak 26. maddeye bakıldığında farklı bir anlayıştan da hareket edildiğini, kültür ile yakından bağlantılı Almanca “Bildung” kavramıyla daha iyi çalışılabileceğini, Rusça ve Fincede de benzer içerikli kavramlar olduğunu dile getirdi: “Kişilik ve dünyaya odaklı olmak, özgürlük ve dayanışma, özel durum ve gelişim ve de değişim ‘Bildung’ kavramının temel özelliklerini oluşturur”.
Amaç insan haklarını genişletmek olduğunda temel taleplerin neler olabileceğini sıralayan Winkler, başta tüm insanları ilgilendiren ve kendi yaşamlarını şekillendirebilmelerini sağlayan içeriklere yoğunlaşılması gerektiğini ifade etti. Temel talepler bağlamında, insanlara temel haklarını savunabilmeleri ve günlük yaşam dünyasında bağımsızca hareket edebilmeleri için gerekli dili edinmeyi ve kullanmayı sağlamak gerektiğine işaret eden Prof. Winkler, meslek eğitimi hakkını, eğitim süreçlerinde etkin olma ve dayanışma içerisinde bulunabilme hakkını da temel talepler arasında sıraladı.