Manolya Özkıyıkçı
Merhabalar. Benim adım Manolya ve 17 yaşındayım.
Annem 11 yaşında iken dedem Hollanda’da iş bulduğu için buraya yerleşmişler ailece, şu an tam olarak 35 yıldır Hollanda’da yaşıyor ailem. Babam buraya 18 yaşında annem ile Türkiyede tanışıp evlendikten sonra gelmiş.
Ben kendim 17 yaşındayım, 26 yaşında bir abim ve 8 yaşında bir kız kardeşim var. Biz hepimiz Hollanda’nın Oss şehrinde doğduk ve büyüdük. Aramızda konuşurken genelde Flemenkçe ve Türkçe bir arada kullanıyoruz. Hollandalıların yanında genellikle sadece Flemenkçe konuşuyoruz ve Flemenkçeyi bilmeyen aile fertlerimizin (Türkiye de ki ailemiz) yanında genellikle sadece Türkçe konuşuyoruz. Anne ve babamız her iki dilede sahip oldukları için onlarlada konuşurken her iki dili kullanıyoruz.
Türkiye ile ilişkilerimiz çok sıkı. Orda ki ailemle bağımız fazlasıyla iyi ve bunun yüzünden her yaz Türkiye’ye gidiyoruz. Ailesi orda olduğu için babam her kışta gidiyor aslen geldiğimiz Gaziantep’e. Kimi kışlar babam ile birlikte bende gidiyorum. Ailemiz orda çok büyük olduğu için ve her bir halam, amcam ve kuzenlerimle çok sıkı bir bağım olduğu için her defa zevk ile gidiyorum.
Türkiyede tuhafıma giden bir çok şey var. Öncelikle bunlardan biri eğitim sistemi. Öğrencilere sınava girmek için sadece iki şans veriliyor ve bu yüzden çok öğrenci ya okuyamıyor yada istediği mesleği yapamıyor. Ondan sonra çok tuhafıma giden şey ise, genelde fakirlerin veya tanışları olmayanın Türkiyede çoğu konuda bir çok zararı oluyor. Sağlık gibi önemli meselelerde bile.
Hollandada Oss şehrinde yaşıyoruz. Burda da büyük ve aile bağımızın güçlü olduğu bir ailem var. Burda olanlar annemin ailesi. Baba tarafından Hollanda da yaşayan kimse yok. Ailem Türkiye ye kesin dönüşü düşünmüyor. Her ne kadar orda olan ailemizi özleselerde burda yaşam şartlarının daha kolay ve daha iyi olduğunu düşünüyorlar.
Şu an Mondriaancollege okulunda Havo seviyesinde lise 4’e gidiyorum. Bundan sonra bir senem daha var ve ondan sonra HBO (Yüksek Meslek Eğitimi) yapacağım. Sınıfımda 30 kişiye yakın öğrenci var. Sınıfımda genellikle Hollandalı var. Yabancı olarak biz 3 Türküz ve bir Faslı. Okulda en iyi anlaştığım arkadaşım Hilal. Öğretmenimin en sevdiğim özelliği ise, gösterdiği yakınlık. Bizlere karşı olan sevgisini çok belli ediyor ve bu çok hoşuma gidiyor. Okulumda en çok sevdiğim kural ise, kim olursa olsun herkes birbirine karşı hoşgörülü olmak zorunda ve olmadığı zaman cezalandırılıyor. Mantıksız bulduğum kural şu an aslında aklıma gelmiyor.
Eğitimden beklediğim, öğretmenlerin bizlere yeni bir şey ler öğretip ileriki hayatımız hakkında adım atarken bize yardımcı olmaları. En önemli bulduğum şey ise, kimsenin maddi durumuna bakılmadan herkezin eğitim konusunda şanslarının aynı seviyede olması. Hangi mesleği yapacağım hakkında fazla bir fikrim yok. Bir ihtimal Almanca öğretmenliği.
Benim için Hollandanın en önemli özelliği, ülkesinde ki insanlara çok iyi bakması. Her ne olursa olsun bu ülkede karnın doyar ve ülkenin biz yabancılara katkısı çok var. Büyük bir ihtimal Hollanda küçük bir ülke olduğu için ülkesine bakması daha kolay olması gerek ve belkide bu yüzden bu fazlasıyla iyi bir şekilde oluyor.
Arkadaşlarıma genelde dışarı çıktığımda çarsıya veya bir cafeye gidiyorum. Etrafımda ki arkadaşlarım genellikle Türk, bu yüzden Türkçe ve Flemenkçe karışık konuşuyoruz. Boş zamanımızda genellikle ailemle vakit geçiririm ve kitap okurum.
Hollandalıların çoğu çok anlayışlı insanlar. Anlaşması kolay oluyor genelde. Fakat Hollandada herkes kendi sorumluklarıyla uğraşıyor ve biz Türkler genelde birbirimizi çok düşünen ve kollayan insanlarız. En büyük farkları bu ve soğuk kanlı olmaları. Türkler olaylara genellikle daha duygusal yaklaşırken onlar çok soğuk kanlı kalıp duygularını katmadan hareket edebiliyorlar.
Diğer ülkelerde ki göçmen arkadaşlarıma söylemek istediğim şu ki, her zaman kabul edildiğimiz için bu ülkelere minnettar olun fakat geldiğiniz toprakları es geçmeyin. Biz gelecek nesiller çifte vatandaşlar olarak iki ülkeninde ortasını bulmalıyız.