Prof. Dr. Jim Cummins | Toronto Üniversitesi
Bu makalede, göç kökenli çocukların okul başarısına ilişkin örüntüleri analiz ederek öğrencilerin eğitim başarılarının artması için bulgu temelli yönergeler öneriyorum. Her sosyal bağlam kendine özgü olsa da, düşük başarı nedenleri ve başarı örüntülerine ilişkin, araştırma bulguları temelinde bazı genellemeler yapılabilir. Dolayısıyla, nedensel faktörlerin belirlenmesi, bu nedensel faktörlere yanıt olarak üretilen öğretim müdahalelerine vurgu yapmamıza imkan verir.
Eğitimde dezavantajın potansiyel üç kaynağı, çoğu göç kökenli topluluğun toplumsal konumunu karakterize eder: (a) öğrencilerin ikinci bir dil aracılığıyla akademik içeriği öğrenmesi için aile-okul dili arasında geçiş zorunluluğu; (b) düşük aile geliri ve/veya ebeveynin düşük eğitim düzeyi ile bağlantılı, düşük sosyoekonomik statü (SES); (c) daha geniş toplumda, sosyal ayrımcılık ve/veya ırkçılıktan türeyen marjinalleşmiş grup statüsü. Farklı ülkelerdeki bazı topluluklar, bu üç risk faktörünün tamamı ile karakterize edilmektedir (ör. Birleşik Devletler’de İspanyolca konuşan öğrencilerin çoğu, farklı Avrupa ülkelerinde Türkçe konuşan öğrencilerin çoğu). Diğer durumlarda, sadece tek risk faktörü de işleyebiliyor (ör. Birleşik Devletler’de orta sınıf Afrika kökenli Amerikalı öğrenciler, Birleşik Krallık’ta okula giden ve Fransızca konuşan orta sınıf öğrenciler). Bu üç toplumsal koşul öğrencilerin akademik başarısında risk faktörü oluştursa da, yalnızca okulun buna uygun bir yanıt geliştiremediği ya da daha geniş toplumsal faktörlerin olumsuz etkisini güçlendirdiği durumlarda, eğitimde dezavantaj olarak realize olur. Örneğin Roman öğrencilerin Avrupa’da deneyimlediği sosyal ayrımcılık, onları zeka açısından yetersiz olarak etiketleyen ve ayıklanmış özel sınıflara yerleştiren eğitimciler tarafından, eğitim alanında güçlendirilmektedir.
Göç Kökenli Öğrenciler arasında
Okul Başarısı
OECD’nin Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) projesinde yer alan, çeşitli ülkelerden 15 yaşında birinci ve ikinci kuşak göç kökenli öğrencilerin okuma performansı Tablo 1’de gösterilmektedir. Öğrenciler, son 40 boyunca göçü destekleyen ve göçmenlerin topluma entegre olması için tasarlanmış, uyumlu bir altyapıya sahip (ör. ücretsiz yetişkin dil sınıfları, öğrenciler için okullarda dil desteği hizmetleri, tam vatandaşlık için hızlı yeterlilik) Kanada ve Avustralya gibi ülkelerde daha yüksek performans gösterme eğilimindedir. Ek olarak, hem Kanada hem de Avustralya, topluluklar arası saygıyı teşvik etme ve yeni gelenlerin geniş topluma entegrasyon sürecini hızlandırma amacıyla çok kültürlülük felsefesine ulusal düzeyde açıkça destek vermektedir. Kanada (2003 değerlendirmesi) ve Avustralya’da (2006 değerlendirmesi), (ev sahibi ülkede doğan) ikinci kuşak öğrenciler, anadili okulun eğitim dili olan öğrencilerden akademik anlamda biraz daha yüksek performans göstermiştir. Avustralya ve Kanada’nın bazı olumlı sonuçları, güçlü eğitsel niteliklere sahip göçmenlerin seçici göçlerinin katkısı olarak da değerlendirilebilir. Her iki ülkede de yetişkin göçmenlerin eğitsel kazanımları, nüfus genelindeki yükseklikte, yani ortalama değerdedir.
Tablo 1, 1. Kuşak = ev sahibi ülke dışında doğan birinci kuşak öğrenciler, 2. Kuşak = ev sahibi ülkede doğan ikinci kuşak öğrenciler; negatif skorlar ülke ortalamasının altında bir performansa işaret eder, pozitif skorlar ülke ortalamasının üzerinde bir performansa işaret eder; toplam ortalama 500’dür). Buna karşılık, ikinci kuşak öğrenciler, göçmenlere karşı sergiledikleri son derece olumsuz tutumlarıyla karakterize edilen ülkelerde (ör. Avusturya, Belçika, Almanya) çok düşük bir performans gösterme eğilimindedir. Bazı durumlarda (2003’te Danimarka ve Almanya; 2006’da Avusturya ve Almanya), tüm okul eğitimini ev sahibi ülkede alan ikinci kuşak öğrenciler, yeni gelen ve ev sahibi ülkenin dilini öğrenmek için muhtemelen daha az zamanı ve fırsatı olmuş birinci kuşak öğrencilerden daha düşük bir performans sergilemiştir. Bu veriler açıkça şunu önermektedir; basitçe ev sahibi ülkenin dilini öğrenmeye yönelik fırsatın dışında başka faktörler, bu ülkelerdeki ikinci kuşak öğrencilerin başarısını sınırlayacak şekilde etkili olmaktadır.