Dr. Mehmet Alpbek | FÖTED Genel Sekreteri
Almanya anayasasının 6. maddesine göre “çocukların bakım ve eğitimi velilerin doğal hakkı ve öncelikle onların görevidir. Bu hak ve görevin uygulanması devlet tarafından denetlenir”. Anayasal bir güvence altına alınmış bu hak velilerin okul sistemi içindeki konumunu da belirlemektedir.
Federal bir yönetim yapısına sahip olan Almanya’da okul sistemi eyalet hükümetlerinin yetkisindedir. Bu nedenle Almanya’da 16 ayrı okul yasası ve ilgili yönetmelikler bulunmaktadır. Bu uygulama, bir taraftan bölgesel özellikleri ve kısmen yenilikçi uygulamaları desteklerken, ülke düzeyinde eğitimle ilgili birçok temel konuda federal düzeyin eyaletlerle ortak hareket etmesini zorlaştırmaktadır. Son anayasal değişiklikler bağlamında alınan, federal hükümetin eğitimi finanse edememesi ve eyalet hükümetleri ile eğitim konularında ortak çalışmalarını kısıtlayıcı kararlar, bu noktada (yeniden) acil bir reform gereksinimi olduğunu göstermektedir.
Eyalet okul yasaları velilerin yukarıda belirtilen anayasa güvencesindeki ‘’bakım ve eğitim’’ hakkına vurgulama yapmaktadırlar. Aynı zamanda Almanya’daki okul yasaları gözden geçirildiğinde velilerin (anne-babaların), görevlerinin yanı sıra, geniş katılım haklarının olduğu görülmektedir.
Okul yasaları velilere bilgilendirme ve katılım hakkı tanımaktadır. Temsil edilme “sınıf ve okul veli temsilcilikleri” yolu ile gerçekleşmektedir. Velilerin sınıfta çocuklarının katıldığı dersleri izleme hakkı da (Hospitationsrecht) bulunmaktadır. Okulun en yüksek karar alma organı olan “okul kurulunda” (Schulkonferenz) veliler öğretmenler ve öğrencilerle birlikte (genelde eşit sayıda) temsil edilmekte ve bu sayede okulla ilgili karar mekanizmalarına doğrudan katılma hakkına sahip olmaktadırlar. Bu (eyaletler arasında farklılıklar olsa bile) okulun kendi bütçesinden olan harcamaların belirlenmesi, ders içerikleri, okulun ad değişikliği, öğrencilere karşı uygulanan disiplin kararları, okul iç tüzüğü v.b. gibi önemli konu ve alanları kapsamaktadır.
Yukarıda değinilen yasal temelin yanı sıra, siyasetçiler ve eğitim kurumları (özellikle okullar) tarafından sürekli velilerin eğitim sistemi içindeki önemi vurgulanmakta ve daha katılımcı olmalarının beklendiği dile getirilmektedir.
Yukarıda belirttiğimiz gibi, okul yasaları velilere geniş katılım hakları tanırken, diğer taraftan onların bu katılımının fahri çalışma ile gerçekleşmesi beklenmektedir. Çocuklarının hakları ve geleceği söz konusu olduğu için -bir noktaya kadar- anne-babalardan olan bu beklentinin doğru olduğu kabul edilebilirse de, okul gibi karmaşık bir yapıya sahip bir kurumda velilerin üstüne büyük bir sorumluluk gelmektedir. Bu sorumluluğun veliler tarafından -tüm okul eğitimi sürecinde- fahri çalışma ile en iyi şekilde yerine getirilmesi beklenmektedir. Fakat, aynı zamanda ”okul sisteminin” içinde velileri bu görevlerine hazırlayan sürekli ve destekleyici mekanizmalar yoktur. Örneğin yeni veliler okula geldiğinde onların ne şekilde bilgilendirileceği ve kendilerinden beklenen görevlere – okul ya da kamu eğitim idaresi (Schulverwaltung) – tarafından nasıl hazırlanacağı kesin bir şekilde belirlenmemiştir. Aynı şekilde, örneğin veli temsilcisi olarak aktif olmak isteyen velilere okul/ eğitim idaresi tarafından bilgilendirme toplantısı ya da kurs sunulması zorunluluğu yoktur. Bu genelde okul müdürlerinin ”iyi niyetine” kalmıştır, ya da okul dışında başka kuruluşlar (genelde eğitim alanında çalışan sivil toplum kuruluşları) tarafından sunulmaktadır. Bundan dolayı, aktif çalışma yapmak isteyen birçok veli, okul sistemi/okul yasaları hakkındaki bilgi eksikliği nedeni ile veli temsilcisi olmaktan çekinmektedir. Birçok göçmen kökenli veli ise Almancalarını (çoğu zaman bu değerlendirme doğru olmasa bile) böyle bir çalışmaya katılacak kadar yeterli görmemekte ve aday olmamaktadır.
Gönüllülük/fahri çalışma ilkesine bağlı olan bu sistemde anne-babaların/ velilerin okulda kalma ve çalışmalara aktif katılma süreleri, çocuklarının okul eğitimi sürelerine bağlıdır. Bu süre içinde edinilen bilgi birikimi (yukarıda belirtilen yapısal eksikliklerden dolayı) daha sonra gelen anne-babalara/velilere gerektiği gibi aktarılamamaktadır. Böylece velilerin okul yaşamına katılımının “sürekliliği”, istenilen düzeyde gerçekleşmemektedir.
Sonuç:
Bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de Almanya okul sistemi içinde vazgeçilmez olan “fahri veli/anne-baba” katılımının yan ısıra, velilerin bu görevlerini daha iyi bir şekilde yerine getirebilmesi için, kendilerine okullarda destek olacak sürekli altyapıların (ücretli çalışan profesyonel) kadroların oluşturulması gereklidir.
Geçmiş yıllarda Almanya’nın çeşitli yörelerindeki okullarda süreli projelerle farklı adlarda (veli kılavuzu, eğitim kılavuzu, uyum kılavuzu gibi) velileri destekleyen kişiler çalışmıştır ve kısmen çalışmalarını halen sürdürmektedirler. Fakat bunların çalışma ilkeleri, her yerde farklıdır ve ortak (çalışma/ meslek) standartları saptanmamıştır. Genelde gönüllü/fahri, çoğu zaman düşük ücretli ve çok azı kadrolu olarak çalışan bu “veli kılavuzlarının” uzun vadeli çalışabildikleri okullarda hem veliler, hem öğrenciler hem de öğretmenlere büyük destek oldukları kanıtlanmıştır.
Bu nedenle, gelecekte de velilerin daha verimli ve sürekli bir katılımı isteniyorsa, okul sistemi içinde velilere destek olacak, velileri bilgilendirecek, gereğinde haklarını savunacak kadroların oluşturulması gereklidir. Bu kadrolar -velilerin haklarını rahat bir şekilde savunabilmeleri için- doğrudan okul hiyerarşisine bağlı olmamalı, fakat okuldaki profesyonel kadrolarla (okul müdürü, öğretmenler, okul sosyal çalışanları v.b.) yakından iletişim halinde olmalıdır. Örneğin, veli ve öğrenci hukuk danışma kurulu, ders ve karne notlarındaki uyuşmazlıkları, itirazları değerlendirme kurulu gibi. Aynı zamanda okula gelen her anne-babanın/velinin yaşadığı eyaletteki okul sistemi içinde, velilerin hakları ve görevleri hakkında bilgilendirilmeleri ve veli temsilcilerine (okul yılı başında) bilgilendirme seminerleri sunulması zorunlu hale getirilmelidir.