Prof. Dr. Claus Melter | Esslingen Yüksekokulu
Almanya ırkçı bir ülke mi? Bu soru birkaç yönden sorunlu görünüyor. Bu soru bir yandan kapalı bir sorudur ve ancak kesin bir evet ya da hayır ile yanıtlanabilir. Öte yandan “olmak” durumu, bir başka ifadeyle bu ülkenin, günümüz toplumunun oluş ve varlığını içeren tasarımın ne olduğunu sormak gerekir. Bir toplumun tamamı ırkçı olarak sınıflandırılabilir mi? Bunu da somutlaştırmak gerekir. Baştaki soruyu ayrıntılandıralım: Federal Almanya’da ırkçı tanımına uygun ve sistematik, kanıtlanabilir kurumsal uygulamalar var mı? Burada söz konusu olan şey, eylemlerin sistematik, kanıtlanabilir kurumsal uygulamalar olduğunu hangi ölçütlerin belirlediği ve uygulamaların hangi ölçütlere göre ırkçı olarak adlandırılabileceği ya da adlandırılıp adlandırılamayacağıdır.
Kurumsal Irkçılık
Almanya’da kurumsal ırkçılık İngiltere’de Stephen Lawrence Inquiy’e dayanarak, “kurumların/kuruluşların (yasalar, genelgeler, yönetmelikler ve erişimi sağlayan kurallar, çalışma biçimleri, usule ilişkin düzenlemeler ve süreçler aracılığıyla) ya da çalışanlarının, etnisiteleştirilmiş, ırksallaştırılmış ve kültürselleştirilmiş kişilere, dini topluluk üyelerine, “Alman olmayan” veya “Hristiyan olmayan” (Melter 2006, 27) ya da “yerleşik değil” (bkz. Strauß 2011) sınıflandırmasına giren kişilere karşı uyguladığı ya da uygulanmasına göz yumduğu, dışlayıcı, dezavantaj yaratan ya da uygunsuz ve böylece profesyonel olmayan eylemleri şeklinde anlaşılabilir. Bu tanımlamada ulusal devletin uyguladığı ayrımcılık ile ırkçı ayrımcılık, iç içe giren ayrımcılık biçimleri olarak görülüyor, analitik olarak ulusal devletin bazı ayrımcılıkları ırkçı ayrımcılık olarak görülemez. Ancak genelde Alman olmamanın sosyal tanımlaması ırkçı tasarımlarla bağlantılıdır. Temel soruyu tekrarlayalım ve farklı formüle edelim: Federal Almanya’da okula devam eden öğrenciler ırkçı tarzda ve sistematik olarak sınıflandırılıyor mu ve Alman, beyaz, Hristiyan ve/ya da yerleşik değil kategorilerine göre ayrılan öğrenciler, Alman, beyaz, Hristiyan ve yerleşik olarak sınıflandırılan öğrencilere kıyasla, kaynaklara, olanaklara ve de destek uygulamalarına erişimde dezavantajlı konumda mı?
Birçok görgül araştırma, ırkçı tarzda “diğerleri” olarak görülen ve öyle davranılan farklı grupların bu ırkçı dezavantajlara maruz kalıp kalmadığı sorusuna olumlu bir yanıt veriyor: Romanlar ve Sintiler, siyah Almanlar, Türk göç geçmişine sahip öğrenciler vb. (Ozawa 2014; Sachverständigenrat deutscher Stiftungen zu Integration und Migration 2014; Antidiskriminierungsstelle des Bundes/Zentrum für Türkeistudien und Integrationsforschung 2013; Karayaz 2013; Rottleuthner/ Mahlmann 2011; Strauß 2011; Herzog-Punzenberger/ Schnell 2011; Gomolla/Radtke 2009; Boos-Nünning/ Karakasoglu 2006).
PISA gibi uluslararası araştırmalar (bkz. Huisken 2006) ya da TIES araştırması Federal Almanya’da ırkçı tanımlama nedeniyle “farklı” olarak görülen öğrencilerin sistematik bir ayrımcılığa tabi olduklarını doğruluyor. TIES araştırmasında en büyük göçmen grubu ve onu izleyen kuşak (Türk göç geçmişine sahip öğrenciler) ile aynı gelir düzeyine sahip çoğunluk çocukları ve ikinci büyük göçmen grubu karşılaştırıldı (bkz. Simon 2008). TIES ve farklı araştırmalar göç geçmişine sahip, mali durumu itibariyle yoksul ya da/ve engelli olarak görülen öğrencilerin sistematik ayrımcılığa maruz kaldığını kanıtlamıştır (bkz. Melter/Karayaz 2013). Ve araştırmalar birçok ülkede eğitim alanında gözlemlenen ayrımcılık boyutlarının çok daha düşük olduğu ayrıca görülmektedir.
Alman ve Avusturya eğitim sistemlerinde karşılaşılan ayrımcı uygulamalara ilişkin bu bilgi neredeyse 100 yıllık bir bilgidir. Siegfried Bernfeld gelir düzeyi düşük ailelerden gelen öğrencilerin okulda sistematik ayrımcılığa maruz kaldıklarını 1927’de yazmıştı (Bernfeld 1927). Ve eğitim alanındaki bu durumun tarihsel sürekliliği örneğin Romanlara, Sintilere ve Siyah Almanlara karşı da kanıtlanmaktadır (bkz. Addick/ Mehnert 2001; Oguntoye u.a. 2006; Strauß 2011). Cinsiyet, sınıf, engellilik ve ırkçılık ilişkileri daima ve hala ulusal devletlerde ve sömürgelerde eğitim sistemi aracılığıyla sağlamlaştırılmakta ve yeni koşullara uyumlandırılmaktadır.
Irkçı Toplumsal Söylemler, Irkçı
Profiller Oluşturmak ve Irkçı Tehdit Steryotipleri
Son yıllarda özellikle Sarrazin’in ırkçı, sosyal darvinist ve de Müslüman karşıtı görüşleri Alman kamuoyunun gündemindeydi (bkz. Friedrich 2011). Gerek Sarrazin’in ırkçı kitabının satışlardaki başarısı, gerek partisi SPD’nin ve diğer siyasi elitlerin mesafeli davranmaması Avrupa Birliği tarafından kınanmıştır. Bu ırkçı steryotipler kadar, genel olarak polisin gösterdiği ırkçı kontrol ve soruşturma yöntemleri ve özellikle NSU seri cinayetleri kapsamında adli kovuşturmanın uygulamaları, polis ve kovuşturma kurumlarına ve de siyasete olan güveni kalıcı biçimde topyekün zedelemiş (bkz. Alman Federal Meclisi) ve toplumsal atmosferi, böylelikle de öğrencileri, ebeveynleri ve öğretmenleri olumsuz etkilemiştir.
“Stereotip Threat” ya da steryotip tehdit kavramı uluslararası ayrımcılık araştırmalarında kullanılan bir kavramdır (bkz. Goff u.a. 2008). Bu tehdidi ikiye ayırmak olanaklı: 1) Öğretmenler erişim, destek ve değerlendirmeler konusunda olumsuz tahminleri ve olumsuz tutumları ile öğretmenleri tehdit ediyor. 2) Öğrenciler olumsuz tahmin ve tutum gerçeğinin ya da olasılığının bilinci ya da beklentisi içerisindedir, Paul Mecheril bu ikinci noktayı ırkçılık deneyimi beklentisi olarak adlandırıyor (bkz. Mecheril 2006). Öğrencilerin ırkçı steryotipler nedeniyle güveni sarsılabilir, başarım gücü düşebilir, değersizleştirmeyi özümseyebilir ya da onu reddedebilir ve dönüştürebilir (bkz. Ozawa 2014). Adı geçen araştırmalarda, kurumsal ırkçılık kavrayışı anlamında (bkz.: yuk.), genelde belirsiz değil, aksine ırkçı steryotipler gündemdedir, eğitim sisteminde kurumsal ırkçılık söz konusudur (bkz. Gomolla/Radtke 2009). Frank Olaf Radtke ırkçı tarzda tasarlanmış gruplara karşı polisin yürüttüğü takip yöntemleri, beyaz Alman olarak görülen şahısların takip edilmemesi ve de ırkçı saldırıya uğrayan kişilerin adli kovuşturma kurumlarınca korunmaması (bkz. Amadeu-Antonio Vakfı 2012) ile eğitim sisteminde varolan ırkçı ayrımcı mantık ve mekanizmaların birbiriyle uyuştuğunu öne çıkarıyor (bkz. Radtke 2013).
Eğitim sisteminde ırkçı ayrımcılık – bu okul başarılarına rağmen iş piyasasında yaşanan ayrımcılıkla artıyor – (atfedilen) göç geçmişine sahip ya da sahip olmayan ailelerin iş piyasasına erişimini zorlaştıran ve düşük gelirli olmalarına yol açan sonuçlar doğuruyor. “Göç kökenli aileler, göç kökenli olmayanlara kıyasla toplamda yaklaşık iki kat daha fazla yoksullaşma tehlikesiyle yaşıyor. Hatta göç kökenlilerin ve yabancı ülke vatandaşlarının yoksullaşma riski oranları, göç kökenli olmayanlara kıyasla üç kat yüksektir. (…) Böylece 2009 tarihli temsili nüfus sayımının özel analizine göre, göç kökenli aileler, yoksullaşma tehlikesiyle karşı karşıya olan 18 yaş altı çocuk sahibi tüm ailelerin %45’ini oluşturuyor. Özellikle aileler tek ebeveynli ya da üç ve üzeri çocuk sahibi ise yoksullaşma riski oranları daha da yükseliyor” (Federal Hükümet 2013).
Eğitim Sisteminde Irkçılığa Karşı
Değişik Yaklaşımlar
Mechthild Gomolla (2010), Imir/ Inssan/Life (2013) örgütleri ya da Kiyoshi Ozawa (2014) eğitim sisteminde ırkçı ayrımcılığın algılanması ve konu edilmesi, ırkçı ayrımcılığa maruz kalanların özörgütlenmeleri ve de şikayet yönetimi ile ilgili kapsamlı öneriler hazırlamışlardır. Eğitim sisteminde tüm öğrencilerin eşitlenmesine odaklı zorunlu değişikliklerin yanı sıra (tamgün uygulaması, sekizinci sınıfa kadar birlikte öğrenim ve bireysel öğretimbilgisi – bkz. Melter/Karayaz 2013), çoğunluk toplumu ve eğitim kurumlarının uyguladığı, “farklı” olarak görülen kişilerin tarihsel sürekliliğe sahip ırkçı ayrımcılığa maruz kalmasının – özellikle eğitim sisteminde – nihayet konu edilmesi, bu ırkçılığın azaltılması ve kaldırılması için uzun soluklu olmak ve birçok anlaşmazlığı aşmak gerekecek. Alana Lentin’in belirttiği gibi, genelde böylesi değişim süreçlerine ezilen grupların özörgütlenmelerinin, belki de kendiliğinden onlarla dayanışmaya giren seçkinlerin ve ardından kısmen eleştirilen kurumların devreye girmesiyle başlayabilir (bkz. Lentin 2004). Buna karşın Federal Hükümet’in son 30 yılda izlediği entegrasyon ve eğitim politikası, esas itibariyle tüm öğrencilere ve de tarihsel ve güncel ırkçı eşitsizliğe karşı sistematik çabalar göstermek yerine, “farklı” olarak tasarlanmış öğrencilere atfedilen eksikleri gidermeye ağırlık vermiştir.
Kaynak
Addick, Christel/ Mehnert, Wolfgang (2001): Deutsche Missions- und Kolonialpädagogik in Dokumenten – eine kommentierte Quellensammlung aus den Afrikabeständen deutschsprachiger Archive 1884 – 1914 Frankfurt
Antidiskriminierungsstelle des Bundes/ Stiftung Zentrum für Türkeistudien und Integrationsforschung (2013): Wechselwirkung zwischen Diskriminierung und Integration. Analyse bestehender Forschungsstände. Berlin
Amadeu-Antonio-Stiftung 2012: Das Kartell der Verharmloser. Wie deutsche Behörden systematisch rechtsextremen Alltagsterror bagatellisieren. Berlin
Bernfeld, Siegfried (1927): Sisyphos oder die Grenzen der Erziehung. Frankfurt am Main
Boos-Nünning, Ursula/ Karakasoglu, Yasemin (2006): Viele Welten leben. Münster u.a.
Bundesregierung (2013): Lebenslagen in Deutschland Armuts- und Reichtumsberichterstattung der Bundesregierung. Berlin
Deutscher Bundestag (2013): (NSU-Untersuchungsausschuss-Abschlussbericht) Deutscher Bundestag Drucksache 17/14600. 7. Wahlperiode 22. 08. 2013 . Beschlussempfehlung und Bericht des 2. Untersuchungs-ausschusses nach Artikel 44 des Grundgesetzes*. Berlin
Friedrich, Sebastian (Hrsg.) (2011): Rassismus in der Leistungsgesellschaft. Analysen und kritische Perspektiven zu den rassistischen Normalisierungsprozessen der „Sarrazindebatte“. Münster
Goff, Phillip Atiba/ Steele, Claude M./ Davies, Paul G. (2008): The Space Between Us: Stereotype Threat and Distance in Interracial Contexts. In: Journal of Personality and Social Psychology 2008, Vol. 94, No. 1, 91–107
Gomolla, Mechthild (2010): Institutionelle Diskriminierung im Bildungs- und Erziehungssystem. Berlin Zu finden unter: http://www.migazin.de/2010/04/22/institutionellediskriminierung-im-bildungs-underziehungssystem/(Zugriffsdatum 15.08.2014)
Gomolla, Mechtild/Radtke, Frank-Olaf (2009): Institutionelle Diskriminierung. Die Herstellung ethnischer Differenz in der Schule, Wiesbaden
Herzog-Punzenberger, Barbara/Schnell, Philipp (2011): Bildungsforschung (in) der Migrationsgesellschaft. Entwicklungen und Perspektiven in Österreich. In: http://www.uni-graz.at/paedabww_schnell_herzog-punzenberger.pdf (Recherchedatum 15.11.2011)
Huisken, Freerk (2006) Der „PISA-Schock“ und seine Bewältigung. Oder: Wie viel Dummheit braucht die Republik? Wiesbaden.
Imir/Inssan/Life (2013): Diskriminierungsfreie Schule – eine bildungspolitische Notwendigkeit. Policy Brief. Arbeitspapier.
Karayaz, Erol (2013): Männliche Jugendliche mit Migrationshinter-grund: Ergebnisse eigener Untersuchungen und was diese für eine diver-sitätsbewusste Pädagogik bedeuten können. Oldenburg
Lentin, Alana (2004): Racism & Anti-Racism in Europe. London
Mecheril, Paul (2006): Was Sie schon immer über Rassismuserfahrungen wisssen wollten. In Leiprecht/Kerber (Hrsg.): Schule in der Einwanderungsgesellschaft. Schwalbach/Ts.
Melter, Claus (2006): Rassismuserfahrungen in der Jugendhilfe. Eine empirische Studie zu Kommunikationspraxen in der Sozialen Arbeit. Münster u.a.:
Melter, Claus/Karayaz, Erol (2013): Die fehlende Debatte über Diskriminierungsformen im Bildungssystem in Österreich und Deutschland. In: Mecheril, Paul/Thomas-Olalde, Oscar, Arens, Susanne/Romaner, Elisabeth/
Melter, Claus (Hrsg.): Migrationsforschung als Kritik? Wiesbaden, S. 245-260
Oguntoye, Katharina/ Ayim, May (Opitz)/ Schultz, Dagmar: Farbe bekennen. Afro-deutsche Frauen auf den Spuren ihrer Geschichte. Berlin 2006
Ozawa, Kiyoshi (2014): Underrepresentation of male youth with migration background at higher education in Germany: Voices of society vs. voices of youth. Oldenburg Dissertation
Radtke, Frank-Olaf (2013): Schulversagen. Migrantenkinder als Objekt der Politik, der Wissenschaft und der Publikumsmedien Der Essay beruht
auf einem Vortrag bei der von NAVEND – Zentrum für Kurdische Studien e. V. veranstalteten Fachtagung „Chancen durch Vielfalt in Bildung und Erziehung“ in Berlin am 20. Februar 2013 und wurde vom Autor im September 2013 für den Mediendienst Integration aktualisiert.
Rottleuthner, Hubert/ Mahlmann, Matthias (2011): Diskriminierung in Deutschland. Vermutung und Fakten. Baden-Baden
Simon, Patrick (2008): Discrimination in the TIES-Survey. A cross country comparison on the Turkish Second Generation. Amsterdam Sachverständigenrat deutscher Stiftungen zu Integration und Migration (2014): Diskriminierung am Ausbildungsmarkt Ausmaß, Ursachen und Handlungsperspektiven. Berlin
Strauß, Daniel (Hrsg.) (2011): Studie zur aktuellen Bildungssituation deutscher Sinti und Roma. Dokumentation und Forschungsbericht. Marburg.