*Bu yazı ilk defa ARREDAMENTO MİMARLIK Mart/Nisan 2024 sayısında yayınlanmıştır.
Prof. Dr., Şehir ve Bölge Plancısı, Çankaya Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Bölge
Planlama Bölümü, Ankara/Türkiye, ORCID: 0000-0002-1591-6383 , mehmettuncer56@gmail.com , +90 533 441 01 04
Bu yazıda; Antakya’daki büyük deprem felaketi sonrasında kamuoyunun (yerel ve merkezi yönetimlerin) ve sivil toplum kuruluşlarının yaklaşımları özetlenerek, yapılmış ve yapılmakta olan planlama çalışmaları özetlenecektir. Bölgesel ölçekte zemin sorunları ve fay hatları değerlendirilecek ve planlamaya ilişkin makro kararlar geliştirilecektir. Kamu ve STK’lar tarafından yürütülen planlama ve proje çalışmaları, kent genelinde ve kentsel sit alanlarında yürütülen çalışmalar ve enkaz kaldırma uygulamaları, akademik toplantılar ve bildiriler değerlendirilecektir.
6 Şubat 2023 depremi, başta Antakya, Defne, Samandağ, İskenderun, Kırıkhan ve Hassa ilçeleri olmak üzere Hatay’ın bir çok yerleşim alanını yok etti. Deprem sonrasında tüm yurttaşlarımız için insan onuruna yaraşır, nitelikli geçici barınma koşullarının sağlanmasının, güvenli ve sağlıklı barınma ihtiyacının kapsamlı bir sosyal konut atılımı ile birlikte düşünülmesi ve tüm sektörleriyle birlikte bütüncül bir yeniden inşa sürecinin organize edilmesinin önemi üzerinde durulmuştur.
TMMOB Şehir Plancıları Odası “bir yılda kentleri yeniden inşa etmeyi vaat etmek yerine bölgesel ölçekten mahalle birimlerine kadar planlı, şehircilik ilke ve esaslarına uygun bir sürecin izlenmesi gerektiğini belirtmiştir “
Aslında, çok zor bir konu olmasına rağmen, Antakya’da oluşan mekânsal ve kültürel tahribat dikkate alınarak, aslına uygun koruma planlı ve çağdaş bir kent olarak yeniden inşa edilmesi gerekmekteydi. Antakya (Antioch) arkeolojisi, tarihi nitelikleri, özgün ve geleneksel dokusundan ayrılmadan, çevreye duyarlı, güvenli bir şehir, insan odaklı, kimlikli ve akıllı bir şehir, afetlere dayanıklı bir şehir olarak ele alınmalıydı. Fakat benzer yıkımların yaşanmaması ve dirençli kentlerin inşası adına en önemli aracımız şehir planlama süreçlerinin sağlıklı işlemesi iken, daha depremin üzerinden 18 gün geçmişken planlama meslek alanı bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile tamamen devre dışı bırakıldı. Karar alma süreçlerine halk katılımını engelleyen, plan hazırlama, askı ve itiraz süreçlerini devre dışı bırakarak planlamayı bir zaman kaybı olarak gören, vaziyet planı ile gelişigüzel yer seçimi yapan, bütünleşik afet risklerini göz ardı eden bu aceleci yaklaşım vadettiği hedeflere ulaşamadı1 . “Deprem bölgesi ilçe ilçe, yaklaşık inşaat maliyetlerinin oldukça üstünde bedellerle müteahhit gruplara paylaştırıldı. Kentlerin önemli mekanları planlamanın temel ilkeleri düşünülmeden parsellenerek “star mimarlara” sunuldu. Bütüncül planlama yaklaşımı yerine rezerv alan ve riskli yapı ilanı gibi idari işlemlerle yıkıma uğrayan alanlarda yapılaşma kararları verildi. Tüm bunlar hızlı bir performans görüntüsü sunmak için yapıldı” (ŞPO Basın Açıklaması, 2024).
Deprem sonrası yaşanan yıkımın ve on binlerce can kaybının ardından yine bir geceyarısı kararnamesiyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na inanılmaz yetkiler verildi:
1./ Ormana ve meraya inşaat yapılabilecek
2./ Planlar askıya çıkartılmayarak halktan saklanacak
3./ Planlara itiraz edilemeyecek
4./ Taşınmaz mülkiyeti veya imar hakları kısmen veya tamamen başka bir alana aktarılabilecek
5./ Vasıf değişikliği taşınmazlar üzerinde yapılabilecek, taşınmazların Hazine adına tescili de yapılacak
Antakya İçin Sürdürülebilir Planlama İlkeleri 1 : Depremsellik Ve Doğru Zeminde Doğru Yapılaşma : Antakya ve Defne, hem Asi Nehri’nin doğusunda, hem batısında hem de kuzeydeki Amik Ovası tabanında, 80-200 m yükseltileri arasında gelişim gösterir. Yapılması gereken; Doğru Zeminde Doğru Planlama ve depreme dayanıklı yapı yapmaktır. Bu amaçla : Depreme dayanıklı yapılar için tasarım ilkelerini yönetmelikler ve kanunlar çerçevesinde netleştirmek, uygulamalarda depreme dayanıklı yapı tasarım ilkelerine uyulmalıdır. (Atabey, E., 2023)
Şekil 1: Amik Ovası Çok Zayıf Zemini Üzerine Kurulmuş Antakya Yerleşim Alanı (solda), Antakya Jeoloji Haritası (Atabey, E., 2023)
- En zayıf zeminler: Dolgu alanlarındaki alüvyonlar, birikinti konileri ve yamaç döküntüleri bu tür zeminleri oluşturur. Alüvyonlar graben tabanı Amik Ovası’nda geniş alan kaplar. Gri, açık gri renkli, olgun ve az olgun farklı çakıllardan oluşan, çakıl, kum, kil ve silt kaya biriminden oluşur
- Zayıf zeminler: Asi Nehri’nin doğu ve batısındaki akarsu taraçalarından oluşur. Süreksizlik yüzeyleri tanımlamasına göre son derece zayıf kayaçlar grubunda yer alır . Birim çakıl, kum ve yer yer silt litolojisine sahiptir.
- Az sağlam zeminler: Asi Nehri’nin doğusu ve batısında daha geniş alan kaplayan çakıltaşı, kumtaşı, silttaşı ve kiltaşı ardalanması şeklinde bir litolojiye sahiptir.
- Orta derecede sağlam zeminler: Killi kireçtaşı, silttaşı, kiltaşı ve marn ardalanması ile çakıltaşı ve kumtaşlarından oluşur. Habib-i Neccar Dağı’nın doğu, güneydoğu ve kuzeydoğusunda bulunur.
- Sağlam zeminler: Habib-i Neccar Dağı’nın kuzeydoğu ve güney doğusunda dar bir alanda görülen farklı jeolojik yaşlarda kireçtaşı ile gabro, diyabaz ve serpantinden oluşur (Atabey, E., 2023)
Antakya İçin Sürdürülebilir Planlama İlkeleri 2 : Bölgesel Planlama
Deprem bölgesindeki iller ve Antakya-Hatay için bölgesel planlama yapılmalı ve şehirler çevresinde jeolojik olarak sağlam zeminler bulunarak “Afetzede Yeni Yerleşim Alanları” planlanması gerekliydi2.
Bu çapta 12 ili etkileyen felaket bölgesinde bölgesel ölçekte “Stratejik Yapısal Plan” (1/250 000 ve 1/100 000) yapılması gerekliydi. Şehirler nereye taşınacak, sanayiler nerede yeniden kurulacak, teknik altyapı, yol, demiryolu Havalimanı nerede olacak, doğal ve kültürel değerler nelerdir ve nasıl korunacak vb3. Afete dirençli yerleşim planlamasında iklim, yöresel malzeme, yöre mimarisi, yöresel kent dokularına dikkat edilerek, mimari ve kentsel tasarım plan ve projeleri ile yeni yerleşmeleri ele almak gereklidir. Geleneksel mimari ve tarihi kent dokusu özellikleri korunmalı, yeni tasarımlarda bu dokuyla uyumlu ve Koruma Planı ilkeleri doğrultusunda plan ve projeler hazırlanmalıdır. Tarihi kent dokusunu «Dönüşüm Alanı» olarak görmek doğru değildir. 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve «Koruma Amaçlı İmar Planı, Koruma Kurulu onaylı mimari restorasyon projeleri doğrultusunda uygulamalar yapılmalıdır. Bakanlıklar, BŞB ve KUDEB işbirliği ile koruma amaçlı plan ve projeler bir “Eylem Planı” şeklinde ele alınmalı, “Koruma Amaçlı Stratejik Plan” (1/5000 ve 1/1000 Ölçekli) ve “Kentsel Tasarım Projeleri (ÖPA) (1/500-1/200 Ölçekli) hazırlanmalıydı. Antakya “Arkeolojik Ana Planı” hazırlanarak, önemli arkeolojik veriler belirlenmeli ve koruma altına alınmalıydı.
KENTİN ÇOK KÜLTÜRLÜ YAPISINI VE RUHUNU (Genius Logi) KORUMAK
Hatay Devleti Meclis Binası gibi öncelik insanların manevi dünyalarını ve sığınmalarını sağlayacak şekilde cami, kilise vd. anıtsal dini yapılardır.
Habib-i Neccar Camii tamamen yıkıldı. MS 638’de Müslüman Arapların şehri ele geçirmesiyle cami olan cami, modern Türkiye sınırları içindeki ilk cami olarak kabul ediliyor. Depremde yerle bir olan bir diğer önemli cami ise 16. yüzyılda inşa edilen Ulu Cami oldu.
Antakya merkezde bulunan Aziz Petrus ve Pavlus Doğu Ortodoks Kilisesi de yıkıldı. İlk olarak 1830’larda ahşap kilise olarak inşa edilen orijinal yapı, 1872’deki başka bir depremde yıkıldı. Daha sonra 1900’lerin başında Bizans mimarisinde inşa edilen bir taş kilise onun yerini aldı.
7033 Sayılı CBK ve 6306 Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun
Koruma planı içindeki Antakya’nın tarihi merkezi riskli ve kentsel dönüşüme girmesi gereken alan olarak ilan edildi. Bölgenin kültür varlıkları-kültürel miras bakımından önemi nedir? Bu bölgenin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkisinde kentsel dönüşüm kapsamına alınmasının anlamı ve önemi nedir? Sit alanlarının 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanununa ve ilgili mevzuata göre ele alınması gerekir. Bu düzenleme eski eserlerin korunmasına mı yoksa sit alanların kentsel dönüşümüne dolayısıyla da piyasalaştırılmasına mı hizmet eder? Bu alandaki örneğin ev ve iş yerleri ile bunların sahiplerinin durumu ne olacak? 6306 SK ve 126 Sayılı CBK, kamulaştırma mevzuatı ile birlikte değerlendirildiğinde bizi ne bekliyor? Ülkemizde veya diğer ülkelerde böyle uygulamalar var mı? Varsa, olumlu ve olumsuz uygulama örnekleri neler? Sorunların çözümü için somut öneriler ile yapılması gerekenler nelerdir?
Şekil 2: 6306 SK ve 126 Sayılı CB Kararnamesi İle İlan edilen Antakya Tarihi Dokusu RİSKLİ ALAN!
Yıkılmış Dokunun «Özel Proje» lerle Ele Alınması :
Deprem öncesi tüm ülkede olduğu gibi Antakya Tarihi Kent Dokusu da eskimiş, yıpranmış ve çöküntü bölgesi olmuştu! Ancak depremden hemen sonra, Antakya Tarihi Kent Merkezi’nde, henüz tescilli yapılar bile koruma altına alınamamışken, ağır iş makinalarıyla, çok hızlı bir enkaz kaldırma çalışması yapılmıştır.
Şekil 3: Antakya Tarihi Kent Dokusu Deprem Öncesi de Bakımsız ve Yer Yer Çöküntü Bölgesiydi
Yerel platformlardan paylaşılan fotoğraf ve videolar üzerine bir araya gelen koruma platformları, Kültür ve Çevre-Şehircilik bakanlıklarına, Tarihi Merkezdeki enkaz kaldırma çalışmalarının acilen durdurulması talebiyle başvuruda bulundular. “Temizlenmekte” olan alanlarda (tescil kaydı olmasa da) tescile değer olan 1500’e yakın yapı olduğunu vurgulayan STK’lar, alanın Kentsel Sit, 1. Derece Arkeolojik ve 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı statüsünde olduğuna dikkat çekiyorlar. Kalıntıların büyük özenle ve uzmanlar eşliğine kaldırılması halinde, pek tarihi çok özgün yapı duvarı, dolaplar, tavanlar ve oymalı taşlar gibi değerli elemanların yeniden onarımlarda kullanılabileceği vurgulanıyor. Antakya Tarihi Kent Merkezi’nde, henüz tescilli yapıların koruma altına alınması bile tamamlanamamışken, ağır iş makinalarıyla ve çok hızlandırılan bir enkaz kaldırma çalışması yapılmakta olduğu belgelenmiştir. Kentsel, 1. Derece ve 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı içinde yer yer “temizlenmiş” alanlar açma uğruna, tescilli ya da tescile değer nitelikteki yapı kalıntıları hızla yok edilmektedir.
Şekil 4: Antakya’da Tarihi Kentsel Sit Alanı İçinde Ağır İş Makinaları İle Yıkımlar
Kentsel Sit Alanı içinde 600 civarında tescilli, 1300’e yakın tescile değer yapı vardır. Bunlar Koruma Amaçlı İmar Planı ile tespit edilmiş durumdadır. Bu yapıların tescilli olma şartı aranmadan tümünün sahada işaretlenerek “kontrollü enkaz kaldırma” kapsamına alınmaları gereklidir. Bu önlemler alınmadan sürdürülen “temizlik” harekâtı, yüzlerce yıllık Roma, Memlük, Osmanlı, Fransız mandası dönemi, erken Cumhuriyet ve Modern Miras dokusuna ait yapıların kalan izlerini de yok etmiş ve etmektedir. Sivil Toplum Kuruluşları Nisan 2023 başından itibaren;
- Kentsel ve 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı ile 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı sınırları içindeki enkaz kaldırma işlerinin durdurulması;
- Antakya Koruma Amaçlı İmar Planı ile tespit edilmiş tüm tescilli ve geleneksel (tescile önerilen) yapıların emniyet bandı ve tabelalarla işaretlenerek enkazlarının koruma altına alınması;
- Kentsel ve 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı ile 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı sınırları içinde yapılacak tüm enkaz kaldırma yetkisinin Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkisinde yürütülmesini talep etmişlerdir (Oartak Açıklama, STK’lar).
307 hektarlık sit alanı 7033 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle “Afet riskli alanı”na dönüştürülen Antakya için hayati önemde olan Koruma Amaçlı İmar Planının hazırlanıp hayata geçirilmemesi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı adına yetkili kişinin izniyle sit alanındaki bazı kültür varlıklarının moloz yığınına dönüştürülmesi, kadim Antakyalılar yanında bu kentin güzelliklerini bilenleri derinden yaralamıştır (Şekil 5).
Şekil 5: Antakya Kentsel Sit Alanı Koruma Planı (Deprem ve Yıkım öncesi)
Bu konuda duyarlı olan Hataylıların kurmuş olduğu dernekler (Başta Kadim Antakya Dostları Derneği), vakıflar, odalar ve platformların gerek yerelde Valilik-Belediyeler düzeyinde gerekse merkezi düzeyde Bakanlıklarla defalarca görüşmeler yapmalarına, konuyla ilgili raporlar hazırlamalarına, basın açıklamaları, panel ve sempozyumlar düzenlemelerine karşın Antakya başta olmak üzere deprem yıkımının en çok yaşandığı yerlerdeki enkaz kaldırma, moloz taşıma ve depolama çalışmaları bile insan sağlığına, kaynak sularının ve tarım alanlarının korunmasına uygun biçimde yapılmamıştır. Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği değerlerin 3 katına çıkan zararlı havayla Hatay halkının sağlıklı yaşama hakkı yok edilmiştir (Kabadayı, M, 2023).
- Deprem sonrası müdahalelere esas oluşturmak üzere, sit alanları ile tescilli veya tescilsiz kültürel miras niteliğinde yapıların konumları ve sınırlarını gösteren haritalar ilgili kurum ve kuruluşlara ivedilikle iletilmeli; bunlarla ilgili yerinde gerekli işaretlemeler yapılmalıdır.
- Bu alanlarda tespit, değerlendirme ve enkaz kaldırma çalışmaları çok büyük bir hassasiyetle, enkaz sahibine de haber verilerek ve mutlaka uzman gözetiminde gerçekleştirilmeli; bu alanlara ağır iş makineleri sokulmamalıdır. Denilmesine rağmen Antakya tarihi dokusu hemen hemen tamamıyla yok edilmiştir.
KADOP (Kadim Antakya Dostları Platformu) kurucusu Murat Tenekeci’nin şu saptaması da çok önemli: “Sayın Kalyoncu ve TTV, sayın ÇŞİD Bakanı Özhaseki, Antakya’yı belki de hayatında görmemiş mimar Bjarke İngels’i getirmekle sorunları çözmüş gibi övünüyorlar. Biz ise, 85 milyona karşı yapılan bu saygısızlık karşısında utanıyoruz.”
Antakya İçin Sürdürülebilir Planlama İlkeleri 2:
CBS Kullanımı ile Yerleşime Uygun Alanların Belirlenmesi : Yeni yerleşim bölgeleri oluşturulurken CBS teknolojileri kullanılarak uygun zemin alanlarını planlanması gereklidir.
Depreme Dayanıklı Malzeme ve Yapım Teknolojileri kullanılması : Yapı düzeninin ayrık, iki ve üç katlı olarak, seçilmesi depreme karşı alınmış önemli bir önlemdir. Uzun kitlelerden kaçınılması da ayrı bir deprem önlemidir. Binalar arası mesafe, depremden dolayı yıkılmaları halinde birbirlerini etkilemeyecek şekilde belirlenmelidir.
Antakya İçin Sürdürülebilir Planlama İlkeleri 3:
Coğrafi Bilgi Sistemleri Kullanarak Ekolojik-Teknolojik Yeni Bir Kent Modeli : EKO-TEK / CBS
Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ile tematik haritalar ve 3 boyutlu modeller hazırlanmalıdır. Daha sonra bu tematik vektörel haritalar grid’e CBS yardımıyla çevrilerek puan esasına göre derecelendirilerek eşik analizi yapılmalıdır. (Örneğin sağlam zeminler, güney yamaçlar, su dağıtma noktaları, rüzgar alan alanlar, %20 altı eğimli yerler, yerleşime uygun, tarım toprağı olmayan alanlar yüksek puan alacaktır).
(Yurday, İ., Tunçer, M., Öztürk, B., 2023)
Bunun sonucunda eko-tek yaklaşımla tasarlanması düşünülen Antakya gelişme alanının yerseçimi belirlenmelidir. Eko-tek yerleşimlerin alan envanteri için yapılması gerekli analizler olan topoğrafya, bitki örtüsü, flora, toprak sınıfları, jeolojik yapı, iklimsel durumu, arazi kullanımı, altyapı, ulaşım gibi analizler yapılmalıdır (Tunçer, M., Yalçıner, Ö., 2014).
Analizler için arazi çalışmaları yapılmalı, bölgenin doğal ve kültürel değerleri ile diğer çevre kaynakları saptanmalıdır. Alanın niteliği, mevcut arazi kullanımı ve doku analizi yapılmalı, sorunları ve olanakları belirlenmelidir. Daha sonra bir CBS programında koordinatlara oturtularak tüm doğal ve yapılı çevre analizleri sayısallaştırarak tematik haritalar halinde oluşturulmalıdır.
Eko-tek yerleşim için önemli faktörler şunlardır: Güneşten maksimum yararlanmak için güney yamaçlar, rüzgardan enerji olarak yararlanmak için hakim rüzgarı alabilen alanlar, tasarım açısından hafif meyilli alanlar, su dağıtma alanları, tarım toprağına yakın alanlar, ana yolun gürültüsünden ve yarattığı egzos kirliliğinden uzak alanlar ve yerleşime uygun, tarım yapılmayan, bağ-bahçe olmayan alanlar.
Sonuç yerine; deprem öncesini ve deprem anını, sonrasını iyi yönetemeyen kamu kurumları, orduyu devreye sokamamış, yolları açamamış, gerekli ekipleri zamanında sevkedemiş ve binlerce kişinin enkaz altında can vermesine neden olmuşlardır. Ülkenin 1999 Marmara depreminde edindiği görgü, bilgi ve planlama deneyimi bu büyük felakette yok sayılmış, afetzede yerleşim alanları acilen inşa edilememiştir. Deprem sonrası acilen yapılması gerekli jeolojik yapıya ilişkin haritaların elde edilmesi, Antakya’nın sağlam zeminlere doğru yeniden kaydırılması, tarihi dokunun koruma planları hazırlanarak ele alınması gerçekleştirilememiştir. Seçim süreçlerine bağlı olarak yapılan her iş politik bir gösteri haline getirilmiştir.
KAYNAKLAR
ATABEY, E., 2023, “Hatay’da Depremin Yıkıcı Etkisi Ve Kentin Yeniden İnşası İçin Uygun Zeminler”
https://www.temizmekan.com/hatayda-depremin-yikici-etkisi-ve-kentin-yeniden-insasi-icin-uygun-zeminler (Erişim: 10.11.2023)
KABADAYI, M., 2023, “Hatay(I/A) Çök(Ert)Me!”, Yayınlanmamış bildiri metni.
TUNÇER, M., ERCOŞKUN, Y., Ö., 2014, “Malatya Ekolojik-Teknolojik Yeni Yerleşme Planlaması”, Nazım ve Uygulama Planları, Kentsel Tasarım, AND Planlama ve Modern Planlama Ltd., İşortaklığı,1/25 000, 1/5000, 1/1000, 1/500.
YURDAY, İ., TUNÇER, M., ÖZTÜRK, B., 2023, “Deprem Sonrası Antakya Planlama Çalışmaları
Ve CBS Kullanılarak Sürdürülebilir Planlama Yaklaşımı”, ICSULA 2023
Ortak Açıklama, Nisan 2023, Hatay Ortak Meselemiz Platformu, Ortak Akıl Antakya Platformu, Hatay Turizm Derneği, Hatay Fotoğraf Sinema Derneği, KADOP (Kadim Antakya Dostları) Buradayız Hatay Derneği, Korder- Koruma ve Restorasyon Uzmanları Derneği, Mimarlar Derneği 1927, Türk Serbest Mimarlar Derneği, Çekül, docomomo_Türkiye Ulusal Çalışma Grubu, Europa Nostra Türkiye, Tarihsel Çevre ve Yapı Korumacıları Derneği
TMMOB, ŞEHİR PLANCILARI ODASI, “Bir Yılda Yıkım Yaşanan Kentlerin Yeniden İnşa Edileceği Vadediliyordu; Peki 1 Yılda Neler Oldu?” Basın Açıklaması; 2024-02-05, https://www.spo.org.tr/detay.php?sube=0&tip=3&kod=12691 (Erişim: 19.02.2024)
[1] “Bir Yılda Yıkım Yaşanan Kentlerin Yeniden İnşa Edileceği Vadediliyordu; Peki 1 Yılda Neler Oldu?”
Basın Açıklaması; 2024-02-05, https://www.spo.org.tr/detay.php?sube=0&tip=3&kod=12691 (Erişim: 19.02.2024)
[2] Tuncer, M., (2 Nisan 2023), Dünya Mirası Antakya (Antioch) İçin Planlama ve Koruma (2023 Bahar Konferansları 3 -Sunumu), https://www.youtube.com/watch?v=u8SCEJLGRdE (Erişim: 19.02.2024)
[3] Tuncer, M., Şubat 2023, “Kadim Antakya Dostları Grubu (KADOP) için Hazırlanan Afet Bölgesi ve Antakya Planlama Önerileri”.