Nejla Kurul
Eğitim-Sen Genel Başkanı
Politik olarak çoğu zaman “kamusal/ toplumsal eğitim” ile “eğitimde özelleş- tirmeyi” bir ikilik içinde düşünüyoruz. Çünkü “bu, ya da bu!” türünden bir yol ayrımı ile karşı karşıyayız. “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler!” dediğimizde milyonlarca çocuğun eğitim hakkından mahrum kalacağını öğrendik. “Bırakın görece küçük bir azınlık özel okullara gitsin!” dediğimizde bu yaklaşımın dalga dalga kamusal eğitimin tasfiyesine doğru yöneldiğini de öğrendik. Bunlardan birini savunduğumuzda ve yaygınlaştırdığımızda diğerinin gücünün azaldığını gözlemliyoruz. İkisinin yan yana yürümesi de mümkün değil, bu politik tercihler birbirine rakip ve birbiriyle mücadele ediyorlar.
Eğitimin Toplumsallaştırılması/Kamulaştırılması
Eğitimin kamulaştırılmasını savun-duğumuzda, hiçbir ayrım gözetmeden, hiçbir çocuğu geride bırakmadan tamamına eğitim hakkını sağlamak gibi önemli bir görevle karşı karşıyayız. Bu bağlamda eğitim emekçilerinin eğitim hizmetini üretmesi de norm ve kurallara bağlanarak eşitlik ve adaleti sağlayacak biçimde düzenlenir. Nitelikli bir eğitim için kısa ve uzun erimli olacak biçimde sürekli politikalar geliştirmeli, bütçe hakkı bağlamında eğitime daha çok bütçe ayırmalıyız:
■ Kamusal eğitim, meşru temelini, barış içinde birlikte yaşamayı öğrenmek için kamu yararı ve çocuğun üstün yararından alır.
■ Okullar, doğrudan ve dolaylı vergilerin birikmesi ile oluşan havuzdan fi nanse edilir.
■ Okullar özellikle küçük çocukların evlerine yakın olur, okul binası politikası buna göre belirlenir.
■ Görece daha büyük çocukların okula ücretsiz ulaşımı iyi biçimde planlanır.
■ Okulda öğretmenlere ve öğrencilere bir öğün ücretsiz öğle yemeği verilir.
■ Okulların demokratik ve çoğul bir karşılaşma alanı olması için okulda buna uygun çok amaçlı salonlar, kütüphaneler, tiyatro salonları vb. mekânların hazırlanır.
■ Köy öğretmenlerinin ve çok uzak ilçelere giden öğretmenlerin buralarda barınması için öğretmen evi veya sosyal konut çalışması yapılır.
■ Öğrencilerin ve öğretmenlerin ya- rarlandığı yaz kampları onların yüzme, yürüme, koşma, eğlence, kültür üretimi vb. gereksinmelerini karşılanır.
■ Okul kooperatifl eri yoluyla temel yaşam ekonomisini temel alarak ucuz, güvenli, sağlıklı gıdaya erişim sağlanır, dayanışma duyguları geliştirilir.
■ Çocukların ve gençlerin eğitimi için doğal ve kültürel alanlar ayrılır ve korunur.
Bir kamusal alan olarak eğitim ancak ortak akıl ve duygu ile yaşatılabilir. Kamusal eğitimin demokratikleştirilmesi bu bağlamda çok önemlidir. Ortak alanın yaratılması, herkesin asgaride eşitlenmesi demek değildir. Eğitimin koşullarında ve sonuçlarında eşitlik, okulun çocukları aynılaştırması değildir. Eğitimde eşitlik koşulların birbirine yaklaştırılması ve çocuklara eş değer olanakların sağlanmasıdır. Koşullarını eşitlediğimiz alanı da demokratikleştirerek sonsuzca farklanmanın koşullarını da yaratırız.
Kamusal eğitimin herkese açık, kapsayıcı, demokratik ve çoğul niteliği suça uzanımı sınırlandırır, çünkü kamusal eğitim “Suça yönelme durumunda dur, yapma!” diyecek ve olayları tartışacak kişilerin ve toplulukların varlığına ve çokluğuna dayanır.
Eğitimin Özelleştirilmesi
Eğitimin özelleştirilmesi, bir bedel karşılığında, fiyatı ödenerek alınan bir eğitim hizmetini anlatır. Özel okullarda verilen eğitim hizmetinin bir bedeli vardır. Piyasa koşulları içinde eğitim hizmetinin bedelini tahmin etmek kolay da değildir. Bu bedeli ödeyebilenler toplam nüfus içinde az sayıda insanlar- dır. Yani “özel okullar da bir kamu hiz- meti görüyor” diyenlere şunu söylüyoruz: özelleştirilmiş okullar ve üniversiteler temel güdülenmesini işverenin “kâr”ından alan, kâr çıkarımını önceleyen yerlerdir. Özel okullar, okula devam eden çocukların tamamına eşit koşullar sağlayabilir, ancak eğitim demokratik değilse farklanmayı güvenceye almaz, aynılaştırıcı eğitim politikaları sürebilir.
Bu bağlamda, eğitimin özelleştirilmesi, herkese açık olmayan, kâr motivasyonu ile hareket eden, kolektif kurullarca değil, sermayedar tarafından hiyerarşik biçimde yönetilen, hizmetin toplumsal olarak üretilmesine karşı kârın özelleştirildiği alanlar oluşturur. Bu bağlamda suça uzanımı aşağıdaki her kategori için söz konusu olabilir:
■ Özel okullar kendilerini sınav odaklı, rekabetçi eğitim sistemleri içinde meşrulaştırırlar. Sınav, rekabet, acımasız yarış eğitimde şiddeti körükler.
■ Öğretmenlerin önemli bir kısmının ücretleri özel okullarda oldukça düşüktür ve güvencesizlik yaygın bir istihdam biçimidir.
■ Okulları, asıl olarak veliler finanse eder. Eğitimin fiyatlandırılması güçtür.
Çocuklarını özel öğretim kurumlarına gönderen veliler gelir düzeyi daha yüksek velilerdir. Özel okullar ayrıca devlet desteği de almaya çalışırlar.
■ Okul veya okul zincirleri, görece gelir düzeyi yüksek mahallelere, varsıl ailelerin dikkatini çekmek için kent dışında geniş alanlara yapılır.
■ Hangi yaşta olursa olsun çocukların ve gençlerin okula ulaşımı ücretlidir. Servis ekonomisi bir yandan velileri ciddi bir yükün altında bırakırken bir yandan da kentin trafi ğinin kalabalıklaşmasına yol açar.
■ Okulda öğretmenler ve öğrenciler bir öğün öğle yemeğini ücretini ödeyerek yiyebilirler.
■ Özel okullar köylere veya uzak ilçelere asla yönelmezler, kent merkezlerine yapılır. Özel okulların öğretmenlerin nasıl barınacağına ilişkin bir sorunu yoktur. Öğretmenler okula nereden gelirlerse gelsinler kiralarını kendileri karşılarlar.
■ Öğrencilerin kültür, sanat, spor, yüzme, eğlence vb. gereksinmeleri hep bir fiyat karşılığında karşılanır.
Eğitimde Özelleştirmenin Suça
Uzanması
Öncelikle şunu ifade edelim, kamusal eğitimde eşitsizlik, tahakküm, sömürü, yıldırma ve ayrımcılık gibi suça konu olan eğitim pratikleri tamamen ortadan kaldırılamayabilir. Ancak kamusal alanda, yasama, yürütme ve yargının birbirini denetlemesi, eğitimin denetlenmesi, eğitimin çoğul ve demokratik niteliği ile suçun işlenmeden kamusal tartışmalara konu olarak engellenmesi görece daha kolaydır. Ancak kamusal alana göre özelleştirilmiş alanlarda, başka karşılaşmalar olmadığı için sömürü, eşitsizlik, ayrımcılık, tahakküm ve yıldırma başladığında daha hızlı biçimde ilerler, çünkü “dur, yapma!” diyeceklerin sayısı ve çoğulluk düzeyi daha sınırlıdır.
Yakın dönemde Türkiye’de, eğitim tarihinde özelleştirmenin suça uzanımının üç türü görüldü; Bunlardan birincisi, özelleştirilmiş eğitim kurumlarında, ekonomik bağlamda kâr hırsı ile mutlak ve nisbi sömürü artırılarak eğitim emekçilerine büyük haksızlıklar yapıldı. İşsizliği bir insanlık suçu olarak görürsek 500 bine yaklaşan işsiz öğretmenin olduğu koşullarda, özel öğretim kurumlarında çalışan eğitim emekçileri ağır sömürü ve tahakküm ile karşılaşmaktalar. Devlet okulunda çalışan öğretmenlerden daha düşük ücret verilmeyeceğine dair yasal düzenleme değiştirildi ve esnek ücretlen- dirmenin önü açıldı. Yeni düzenlemeye göre asgari ücretin altında ücretle özel öğretim kurumlarında öğretmen çalıştırılabilmektedir. Özel okullarda öğretmenlerin 24 saatinin çok büyük bir kısmını ele geçirmeye yönelik ağır sömürü koşulları vardır. Özel öğretim kurumlarında güvencesiz çalıştırma yaygındır. Böylece var olan hukuksal düzenlemelere aykırı bir emek süreci yaratılarak suç işlenmekte, ancak kamusal ve toplumsal denetim yapılmamaktadır.
Özelleştirilmiş eğitim kurumlarında, politik ve ideolojik saik ve hırslarla hem öğrencilerin hem de eğitim emekçilerinin bedenlerinin sömürgeleştirilmesi ikinci bir suça uzanım alanıdır. Gülen Cemaatinin okulları genellikle özel okullar sistemi içinde kendilerine yer bulmuşlardır. Dünyanın pek çok yerinde, ABD’de, Balkanlar’da Asya’da ve Afrika’da, Gülen cemaati ile ilişkilendirilen çok sayıda dinci cemaat okulu bulunmaktadır. Türkiye’de de Gülen Cemaatine bağlı okul sayısı iktidarı paylaştıkları dönemde 1000’i aşmış, 15 üniversite bu cemaat tarafından kurulmuştur. Başarısız darbe girişiminin ardından OHAL döneminde Gülen cemaatiyle ilgili görülen 35 sağlık kuruluşu, 934 okul, 109 öğrenci yurdu, 104 vakıf, 1125 dernek, 15 üniversite ve 19 sendika suçlanmış ve kapatılmıştır.1 Bu okullardaki işleyiş kamusal eğitimin tam tersi biçimdedir: Koşullara göre, psikolojik ve toplumsal olarak açık ya da örtük baskıcı ve aynılaştırıcı eğitsel yaklaşım izlenmiştir. Sert ve katı bir hiyerarşik yapının olduğu bu okullarda, otoriter bir lidere sorgusuz sualsiz itaat kültürü üretilmiştir. Bu okulların dini referansı gereği, herkese açık olmayan, inanç çoğulluğunu dikkate almayan, dış dünyaya kapalı, biz ve öteki vurgusuyla ötekileri düşman kişiler olarak gören bir bakış açısı egemendir. Kapatılması sırasında Gülen okulları tartışılmış, ancak bunun gibi oluşumların önünü açan eğitimin özelleştirilmesi sadece çok sınırlı bir çevrede gündeme gelmiştir.
Eğitimin özelleştirilmesinin üçüncü örneğini şirket gibi çalışan sivil toplum örgütlerinin eğitim alanına girişi ve kamu kaynaklarıyla güçlendirilmesidir. Bu STK’lar, siyasal iktidara yaslanarak finansmanını, devletin ya da vergi mükellefl erinin sağladığı ama kamusal eğitimin dışında ideolojik ve politik eğitim yapan dernek ve vakıf görünümlü tarikat ve cemaatlerdir. Bu yapılar, politik ve ideolojik olmadıklarını ifade etmelerine karşın açıktan politik ve ideolojiktirler. Siyasal iktidara yakın oldukları için kamusal ve toplumsal denetimden uzaktırlar. Bu alanda suça uzanımları vahim düzeye ulaşabilmektedir. Dinci vakıf ve dernekler, yurtta çocukların yanması, yine yurtta bir gencin tarikat çalışanı tarafından öldürülmesi, genç intiharları, kız çocuklarının evlendiril- mesi, çocukların cinsel istismarı, şiddetin çocuklara yönelmesi gibi bir dizi suçla anılır olmuştur. Bunlar kamuoyunun duyduğu olaylardır, buz dağının bir de görünmeyen yüzü vardır. Dinci tarikat ve cemaatler, siyasal iktidarı İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeye zorlamış ve başarmışlardır. Siyasal iktidarın İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesiyle devletin kadın cinayetlerini ve ev içi şiddeti önleme yükümlülüğü ortadan kaldırılmıştır. İşte suça bir davet daha!
Eğitimin özelleştirilmesi, kamusal, bilimsel, parasız, laik, cinsiyet eşitlikçi, anadilinde, ekolojik ve demokratik eğitimin yaşama geçirilmesinin önünde ciddi bir engeldir. Bu nedenle kamusal, laik, parasız ve demokratik eğitim daha güçlü biçimde savunulmalıdır.
- https://t24.com.tr/haber/ohal-kararnamesiyle-kapatilan-dernek-ve-okullarin-illere-gore-listesi,351578 ↩