Salt çocuk politikası (bilimleri) için önemli olmayan bir konu, barış çabaları için ve silahlanma ve savaş propagandası aracılığıyla savaş hazırlıklarına karşı demokratik, politik eğitimdir. Savaş ve barış, çoğunlukla dikkate alınmayan ya da yalnızca yüzeysel ele alınan başlıca insan hakları ve çocuk politikaları alanıdır. Dünya gezegeni üzerindeki insan yaşamının en önemli ön koşulları olarak barış ve halkların dostluğuna atıfta bulunmayan tek bir BM sözleşmesi yoktur. Savaş güncel bir konu oluşturuyor ve şu günlerde neredeyse her çocuk savaş hakkında bir şeyler duydu. Demokratik, politik eğitim için burada yöneltilmesi olası sorular şunlardır:
1. Savaş nedir?
2. Yetişkin ve çocuklara, kazanan ve kaybedenlere ne yapar?
3. Savaş olmaması barış mı ifade eder?
4. Barışçıl koşullar yaratmak için daha ne gerekli?
5. Savaşlar nasıl doğar?
6. Barışı desteklemek için – çocuklar tarafından da – neler yapılabilir?
7. Sonuç: Yalnızca devletler ve ordular arası tarihsel ve güncel barış önemli olmakla kalmıyor. Şehirde, topluluklarda, okulda, dernekte ve ailedeki günlük ve yaşamsal barış da aynı biçimde önemli. Çocuklar buna neler katabilir?
8. Barış pedagojisi temelli politik eğitimin öğrenim hedefi, savaş nedenleri ile savaş bahaneleri arasında ayrım yapmaktır: Savaş nedenleri çoğunlukla insanlar üzerinde (daha fazla) güç, petrol gibi hammaddeler, bölgeler üzerinde hâkimiyet kurmaktır. Savaş vesileleri ise Batı’yı, insan haklarını vb. savunmak için üretilen bahanelerdir. Savaş nedenleri genelde gizli kalır – savaş bahaneleri savaş propagandası aracılığıyla halka asıl savaş nedenleri olarak pazarlanır. Böylece silahlanma ve savaş propagandasıyla savaş ve barış hazırlanır. Bunun için her şeyden önce düşman imgeleri önemlidir. Eleştirel çocuk politikası (bilimleri) savaş propagandası ve silahlanmayı savaş hazırlığı ve uygulaması olarak eleştirir, bunların etkisi altında da çoğunlukla siviller, en çok da çocuk ve gençler acı çeker. Ordu, silahlanma ve savaşı diğer birçok insani kayıpların yanı sıra, dünya genelindeki en büyük iklim katili ve çevre kirleticisidir. Ekonomik abluka ve yaptırımlar gibi gizli savaşlar da, her şeyden önce ondan etilenen toplumdaki en kırılgan grupların yaşam durumunu kötüleştirir. Öyleyse her kim çocuk hakları veya insan hakları konuları ile ilgileniyor, ama yalnızca Avrupa ya da Almanya’ya ulaşan sığınmacı çocuk ve gençlerin bu haklarını ele almak istiyorsa, o önemli bağlantıları ve nedensel ilişkileri gizlemiş olur. Popüler demagogların aksine, savaş karşıtları ve asker kaçakları sözde sorumluluktan kaçanlar değildir, tam tersi, büyük Alman yazar Thomas Mann’ın da dediği gibi: “Savaş, barışın görevleri karşısında sorumluluktan kaçıştır”. Bunu dilsel örneklerle de desteklemek mümkün.
Savaşın dili için örnekler:
“Nükleer silahlardan çekinmemek: Almanya şimdi neden nükleer silahlanma hakkında konuşmak zorunda”. Focus Online, 10.03.2022
“Rus faşist önder Putin’in başına, doğrudan ya da dolaylı olarak Ukrayna’nın bizi ilgilendirmediğini söyleyen Batılı liderlerden daha iyi bir şey gelemez. Lümpen pasifistlerin özellikle siyasette ve daha da çok barış partisi SPD’de birkaç güçlü ortağı var”. (Sascha Lobo, 20.04.2022, Spiegel Online’da çıkan yazı)
“Unutmamalıyız ki Ruslar her ne kadar Avrupalı görünüme sahip olsa da, onlar Avrupalı değil – şimdi de kültürel anlamda – şiddete, ölüme başka bir yaklaşımları var”. Florence Gaub, siyaset bilimci, Markus Lanz programındaki sözleri, 12.04.2022
“AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Ukrayna için daha fazla silah istiyor” Zeit Online, 09.04.2022
“Tarım bakanı Ukrayna’ya yeni silahlar göndererek küresel bir açlık felaketinin önlenmesi gerektiğini belirtiyor”. Berliner Morgenpost Online, 17.04.2022
“Yeşiller Partisi AB politikacısı Anton Hofreiter, Ukrayna’ya silah sevkiyatı konusunda, federal hükümete, çekingen duruşu nedeniyle çatışmanın dünya savaşına benzer bir boyuta tırmanma riskini göze aldığı suçlamasında bulundu. Almanya’nın tutumundaki sorun “bizim yaptırımlarda frenlememiz, silah sevkiyatında frenlememiz ve bu yüzden savaşın daha da uzaması tehlikesinin ortaya çıkmasıdır” diyor.
Welt Online, 20.04.2022
“Gerektiğinde birliğimizin her santimetre karesini savunacağız”. Annalena Baerbock, 20.04.2022
Savaş propagandasının bu dilsel ifadelerine her gün rastlamak mümkün. En yetkili Alman diplomatın Rusya’nın “mahvedilmesini” istemesi ve hızını alamayarak, görev süresi dört yıl olsa da, Rusya Federasyonu ile ticari ilişkileri tüm zamanlar için sonlandırmayı kararlaştırması, militarize düşünüşün yıkıcı aşırılıklarını gösteriyor.
20 yıl öncesinin dünyasına bir bakış Bu yüzyılın başlarındaki “muhteşem zamanları” anımsıyor musunuz? Ruslar karşısında bugün yurtiçi ve yurtdışında istenen zorunlu itiraf şöyle söylüyor: Rusya’da savaşa karşı çıkmaçıkmayan ve Batı’da açıkça savaşa ve Rus hükümetine karşı konum belirlemeyenler geleceklerini tehlikeye atmış olur.
20 yıl önce ABD’nde benzer bir durum vardı. Irak’a karşı uluslararası hukuku ihlal eden ve yüz binlerce ölüme yol açan saldırı savaşı için bayraklarını dışarıya asmayanlar, vatansever komşularıyla yüz yüze geliyordu ve barış hareketinden olanların zaman zaman polis ya da istihbarat kapısını çalıyordu. O sırada uluslararası hukuka aykırı Irak saldırganlığına katılmak istemeyen “kurbağa bacağı yiyicisi korkak Fransızları” cezalandırmak için şampanyalar sokağa dökülüyor, “French Fries”in kızarmış patateslerine “Freedom Fries” denmeye başlıyordu. Aynı esnada Almanya’da Angela Merkel ABD istila hazırlık ve uygulamalarını alkışlıyordu (o bugüne dek – sonucu IŞİD olsa da – tutumunu değiştirmemiştir) ve sözde güvenilir basının büyük bir bölümü Irak’ın bombalanmasına karşı gelen neredeyse herkese “anti Amerikancı” olarak davranıyordu. Her kim zahmet edip dönemin CNN gibi en seviyeli savaş haberciliğini, AB tarafından sansürlenen Russia Today’in şimdiki zaman formatıyla karşılaştırsa, aradaki farka ve olaylara politik-hukuksal yaklaşıma bakıp şaşıracaktır. “Batılı değerler toplumu”nun ve “kurallara dayalı barış düzeni”nin 2002/2003’teki bu doruk noktalarını çok az insanın anımsaması gariptir. Zamanların nasıl değiştiği ve yine de nasıl birbirine benzediği şaşırtıcıdır. “Ya bizimlesiniz ya da teröristlerle” demişti G. W. Bush. Ya %100 NATO anlatılarını savunursun ya da sen bir “Putin hayranısın” (yani anlaşılacağı üzere bir faşist).
Politik bilimci Frank Deppe şöyle yazıyor: “Bir düşünün: Rus/Çin ve Kübalı askerler Meksikalı askerlerle birlikte ABD’nin Teksas eyaleti sınırında tatbikat yapıyor. Küba Krizi esnasında (1962; M.K.) ABD savaş gemileri Küba’ya silah taşıyan Sovyet gemilerini engelledi. ABD başkanı öncesinde ablukayı delmenin ABD ve Sovyetler Birliği arasında bir savaş anlamına geleceğini açıklamıştı”. Küba bir yıl öncesinde (1961) ABD’nin saldırısına uğradığı için saldırgan karşısında kendini savunma hakkı vardı. Buna rağmen saldırgan kendisini kurban olarak sunabilmiştir (ayrıca konuya ilişkin ders çıkartılacak ve ABD hükümet bakış açısını anlatan bir film var: “Thirteen Days”; Almanca fragman: https://www.youtube.com/ watch?v=ywbLVeGQbHs). Küba Krizi olarak adlandırılan 1962 olayının çözümü şu andaki uluslararası ilişkiler için önemli bir ders oluşturuyor.
Çift zemin üzerinde politik eğitim
Baden Württemberg Eyaleti Politik Eğitim Merkezi Ukrayna savaşı hakkında bir broşür yayımladı. “Putin’in barışa açtığı savaş” başlığını taşıyan bu broşür, Donbas’taki bölgelerin sekiz yıldan bu yana bilhassa Ukrayna toplarıyla vurulduğunu kolayca unutturuyor, nitekim Birleşmiş Milletler 24 Şubat 2022 tarihine kadar 13.000 ölü olduğundan yola çıkmıştır. Baden Württemberg Eyaleti Politik Eğitim Merkezi’nin üzerinde Putin’in barışa açtığı savaş” yazan broşürünün ön kapağındaki karikatürde (https://www.lpb-bw.de/fileadmin/ lpb_hauptportal/pdf/machs_ klar/2022/mk52/krieg_ukraine.pdf) bir Rus askeri arkadaşına şöyle diyor: “Onlar (Ukraynalılar; M.K.) insan gibi görünüyor, ama aslında kana susamış, nefret dolu birer canavarlar!” Böylece düzeyli ve savaş propagandasından uzak demokratik bir politik eğitim için çıta oldukça aşağıya çekilmiştir.
O arada Federal Politik Eğitim Merkezi de (BpB) konuya ilişkin bir broşür yayımladı. Başlığı: “Neler oluyor? Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaş” (https://www.bpb.de/system/ files/dokument_pdf/Bpb_Ukraine-Krieg_ 220603_UA_Doppelseiten.pdf). Almanya’nın tüm çocukları bu broşürle “Rusya otoriter yönetiliyor”u öğrenmek zorunda, buna karşın Ukrayna bir “demokrasi”dir. Ukrayna’da kısa süre önce yasaklanan 14 parti ve hükümet dışı medya BpB’ye mutlaka teşekkür edecektir.
Olayın kronolojisinde “NATO” bir savunma ittifakı olarak ilan ediliyor. Yazarlar verilen tüm sözlere rağmen hızlandırılan NATO yayılmacılığına değinmiyor, 20 yılı aşkın süredir uluslararası hukuku ihlal eden saldırı savaşlarına da (yüz binlerce ölü, çoğunlukla Arap, göründüğü kadarıyla sayılmıyor). Dolayısıyla şu sıralar Moskova’da “savaş”tan söz edilmesine izin verilmediğine daha kolay değinilebilir ve 1999’dan bu yana savaş için Almanya’da hangi güzel, yedek sözcüklerin kullanılması için talimat verildiğine değinmek zorunda kalınmaz (“insani müdahale” ya da “Almanya’yı Hindukuş’ta savunuyoruz” vb.)
BpB broşürüne göre Ukrayna’da 8 yıldır birbiriyle savaşan “Rusya yanlısı ve “Avrupa yanlısı” güçler var. Bu noktada bir kez daha duralım: “Avrupa yanlısı mı”? Avrupa 27 AB üyesinden fazlasıdır. BpB’nin dünya haritasında Avrupa’nın en büyük kenti: Moskova (nüfusu 8,6 milyon). Ve tüm eski kahverengi (Naziler kastediliyor; PoliTeknik) ve yeni zeytin yeşili Stalingrad savaşçıları şimdi çok güçlü olmalı: BpB’nin bu dünya haritasına göre Avrupa’nın en uzun nehri Volga nehriymiş (3.688 km). Kremlin’in başında kim/nasıl/ne varsa: O sabah Avrupa’da uyanıyor ve akşam Avrupa’da yatağa giriyor. Her kim en üst düzeyde politik eğitim veriyorsa, bu noktalarda daha titiz olmalı. Düşman imgesi yapılandırmalarının şu anki en aşırı ve tehlikeli aşamasında yukarıda belirtilen karşılaştırma en basit ifadeyle sorumsuzcadır.
Görünüşe bakılırda BpB’ye göre Almanya’da öğrencilerin 2014 ila 2022 arasında Minsk anlaşmasının varlığından haberdar olmaları gerekmiyor, çünkü Kiev hükümeti aynı dönemde BM Güvenlik Kurulu tarafından da onaylanan Minsk anlaşmasına uymayacağını açıkça belirtti – sonuç ise BM’e göre Ukrayna ağır topçu birlikleri ve de Asow paralı askerleri yüzünden 2014 ila Şubat 2022 arasında Donbas’ta 13.000 yurttaşın ölmesiydi. Bu da Baden Württemberg Eyaleti Politik Eğitim Merkezi’nin “barış“ olarak adlandırdığı duruma sözde “Putin’in saldırısı“ idi (Brecht’in sorusunu yöneltirsek, tek başına mı saldırdı yoksa yanında bir aşçı var mıydı?).
BpB’ye göre bilinen kronolojilerin belirttiği gibi Rus birliklerinin yazın değilde, 2021 ilkbaharında sınıra hareket ettiği pek de önemli olmasa gerek. Bir mevsim neyi ifade eder ki? Ancak birkaç coğrafi bilgiyi BpB’den beklememiz gerekir. Öyle ki Ukrayna’nın batısında Polonya’nın, Slovakya, Macaristan ve Romanya’nın yerini belirlemek genel teamüldür; kuzeyde Beyaz Rusya; güneyde: Kırım ve doğuda Rusya. BpB’ye göre (Prof. Dr. Jan C. Behrends’in bilimsel incelemesi altında) 24 şubat 2022’de “Rus birlikleri Ukrayna’ya kuzey, güney ve batıdan (sic; M.K.) girdi”. Ancak bu Polonya, Slovakya, Macaristan ve Romanya’yı şaşırtacaktır. Ve bu denli az sayıda Rus birliğinin doğudan girmesi biraz hayrete düşürüyor olsa gerek.
Ukrayna’da “gönüllü savaşan insanlar da” var, diyor BpB broşürü. asker kaçaklarını 24.2.2022 tarihinden bu yana neyin beklediğine dair ipucu verilmesini beklemek fazla olur (öncü medyamız bununla ilgilenmiyor; o yalnızca Ukraynalı “kahraman” haberlerini biliyor). Birçok kişi de “işlenen savaş suçlarının kurbanı oldu”. İddia edilen savaş suçları (örneğin Butscha, Kramatorsk, vb.) gerçekten de derinlemesine ve tarafsız kesimlerce soruşturulmalıdır. Sivil halkın “insani koruma kalkanı” olarak suistimal edilmesinin, savunmasız sivillere işkence yapılması ve onların öldürülmesi kadar bir savaş suçu oluşturduğu da mümkünse dikkate alınmalı. Bu olaylara son aylarda ne derece ve hangi sıklıkla kimler tarafından sebebiyet verildiği tarafsız kesimlerce araştırılmalı. Ve Ukrayna hükümeti halka yüz binlerce hafif silah (Almanya’dan gelen silahlar da dahil) dağıttığından, bu yüz binlerce silah önümüzdeki yıllarda Avrupa’da belli başlı felaketlere neden olacak, isterse o zamana kadar Ukrayna savaşı çoktan bitmiş olsun (Irak, Afganistan, Suriye, Libya gibi – eski – savaş bölgelerine bakın, gönderilen silahlar günümüze dek istikrarsızlığa yol açıyor).
Broşürün sonunda BpB soruyor: “Barış nasıl yapılır?” Henüz Şubat 2022’de Başbakan Scholz ve Fransa Başbakanı Macron’un Münih’te Ukrayna Başbakanı Selenski’ye sunduğu ve onun Türkiye’deki barış görüşmelerinde tekrarladığı önerilere değinme gereği bile duymaması (tarafsızlık ve otonomi düzenlemesi) BpB’nin kendi sırrı olarak kalıyor. Şimdi çatışma analizi açısından elbette tüm noktalarda, Beutelsbach Uzlaşısı temelinde, farklı, tartışmalı görüşlere sahip olunabilir – ancak BpB bunu dikkate almıyor. Bu nedenle rahatça “savaşa dönük politik tepkiler”den söz edilmesi pek şaşırtıcı değil. “Almanya ve diğer ülkeler Ukrayna’ya silah sevkediyor” ve “Almanya ordusunu gelecek için daha donanımlı hale getirmek istiyor”. 100 milyar avro ve ek olarak gayrisafi milli hasılanın %2’sini (yılda 70 milyar avro) silahlanmaya ayırıyor. Bu para mutlaka iyi yatırılmıştır ve Alman hastahanelerinin, çocuk yuvaları, okulları ve yüksekokullarının ve Almanya’nın yol ve köprülerinin durumunu bir hayli düzeltecektir. Herkesi ne kadar rahatlatacak. Bu esnada Alman toplumunun çoğunluğu haklı olarak Almanya’nın savaşa girmesinden, nükleer tehditten ve yaptırımlar nedeniyle düşen yaşam standartlarından korkuyor.
Öyleyse Almanya’daki öğrenciler
broşürden neyi öğreniyor?
Endişe etmeyin. Her şey yolunda ve “elbette kendi kendimize zarar da veriyoruz” (Habeck), “Rusya’yı mahvedeceğiz” ve –“ilelebet” (Baerbock) – enerji hammaddesi ithal etmeyeceğiz ya da – 8 Mayıs 2022 tarihli “Scholz doktrini”nin 4 başlığından biri – “tüm önlemler Rusya’ya bizden daha fazla zarar vermeli” diyen insanların emin ellerinde.
Böylece ABD Başkanı Biden kaya gazından, silahlarından ve kendini zayıflatan Avrupa’ya gösterdiği ilgiden memnun. Buna karşın ABD’de yapılan bazı savaş analizlerinin, aşağıdaki belgenin de gösterdiği gibi, ne denli aydınlanmış ve acımasız-net olduklarını hiçbir Alman öğrenci bilmemeli:
“ABD’li duayen ekonomist Jeffrey Sachs birçok Doğu Avrupa ülkesinin piyasa ekonomisine geçişine eşlik etti. Şimdi o Ukrayna’da binlerce ölüye yol açacak uzatılmış bir savaşı öngören ABD stratejisi nedeniyle uyarıyor. Avrupa için başka bir yol öneriyor.
WELT gazetesi: Almanya ve Avrupa’da Rusya’ya karşı enerji yaptırımları uygulanması ve böylece Putin’in petrol ve doğalgazdan elde ettiği gelirin engellenmesi tartışılıyor. Bu Putin’in tutum değiştirmesini ve Ukrayna savaşını sonlandırmayı sağlayacak uygun bir önlem mi?
Jeffrey Sachs: Savaşı sonlandıracak olan şey, hafta başında Ankara’da gerçekleşen pazarlık görüşmelerinde Başbakan Wolodymyr Selenskyj’nin Rusya’ya yaptığı önerilerdir. Ukrayna’nın tarafsızlığı, Donbas için otonomi ve savaşı pazarlık masasında bitirme isteği; bunlar barış için gerekli olan esaslar. Avrupa Birliği Komisyonu, Almanya ve diğer AB ülkeleri şimdi pazarlığı hızlıca sonuca bağlayacak çözümü desteklemeye odaklanmalı. Sürekli yaptırım ya da askeri destek üzerine konuşuluyor, ama pazarlığın nasıl sonuça bağlanacağına pek değinilmiyor (…)
seviyor. Ben ABD’nden hangi öneri ve mesajların geldiğini dikkatlice gözlemliyorum. ABD hükümeti Rusya’yı dize getirmek için fırsat kolluyor. Ama Avrupa buna güvenmemeli. Avrupa’daki gelecek kuşaklar Rusya ile komşu olarak yaşamak zorunda. Biden gerçekten de uzun bir çatışmaya hazırlıklı olmamız gerektiğini söyledi. Bu çok kötü bir fikir. Uzun yıllar sürecek bir savaş; burada Soğuk Savaş yıllarından kalma anılara sahip yaşlı bir Amerikalı konuşuyor. Konuşan kişi geleceğin adamı değil. Dünya uzun bir savaşa hazırlanmamalı. O daha çok savaşı pazarlıklarla sonlandırmaya çalışmalı. Bu, ABD hükümetinin inandığının aksine olasıdır. AB öncelikli olarak pazarlığa yatırım yapmalı ve Ukrayna’yla birlikte uzlaşı için önerilerde bulunmalı. AB ve Ukrayna’nın önerileri mantıklıysa, o zaman dünyadaki birçok ülke bunun arkasında duracak.
WELT gazetesi: Bu söyledikleriniz sanki ABD’ne savaş kışkırtıcılığı suçlamasında bulunuyormuşsunuz gibi yansıyor.
Sachs: ABD yayılmacı bir politika izliyor. Washington’daki ruh bu. ABD’nin amacı dünyada egemen olmak. Size soruyorum: 21. yüzyılda kim hâlâ böyle düşünüyor?
WELT gazetesi: Çin? Sachs: Hayır. Çin daima çok kutuplu bir dünya düzeni hedeflediğini söylüyor. Buna inanmalıyız. ABD hükümeti ABD’nin egemenliğinden söz ediyor. Bu ciddi bir sorun”. (1.4.2022 tarihli WELT gazetesi)
Sonuç
Böylece şu netlik kazanıyor: Savaşlar silaha ve savaş propagandasına ihtiyaç duyar. Federal Politik Eğitim Merkezi her ikisi için de çok iyi bir temel hazırladı. Bu noktada gün yüzüne çıkan eğitim anlayışı 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 26. maddesini, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 28. ve 29. maddelerini ve de BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin 13. maddesini pek karşılamıyor. BM İHEB, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi ve BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nde öngörülen demokratik ve barış yönelimli eğitim yerine, çocuk ve gençlerin bu biçimde demagojik militaristleştirilmesi, çocuk refahının yapısal olarak tehlikeye atılması şeklinde tanımlanabilir.