Dr. Ertekin Özcan
Hukukcu/siyasal bilimci
Örgütleşme olgusu büyük ölçüde içinde yaşanılan ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel ve hukuksal koşulların bir ürünüdür. Almanya’daki toplumu, örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarını birinci etmen olarak büyük ölçüde bu ülkenin yukarıdaki koşul ve etmenleri belirler ve yönlendirir. Ancak Alman kuruluş ve örgütlerinden farklı olarak, azınlıkları ve örgütlerini ikinci etmen olarak geldikleri ülkelerin kültürel, siyasal, iktisadi, toplumsal ve hukuksal koşulları ve üçüncü bir etmen olarak da kendi iç dinamikleri de etkiler.
Almanya’daki Türkiye kökenli toplumunun örgütlenmesi, Türklerin Almanya’ya gelmesiyle başlamaktadır. İlk örgütlenme, yükseköğrenim amacıyla Almanya’ya gelen öğrenciler tarafından kurulan öğrenci dernekleridir. Bunların geçmişi işgücü göçü öncesine, hatta 1. Dünya Savaşı yıllarına kadar uzanmaktadır.
60 yıllık göç sürecini ve örgütlerini dört döneme ayırarak araştırmak olanaklıdır: 1. Göç Dönemi, 2. Aile Birleşimi Dönemi, 3. Yerleşme Dönemi, 4. Türkiye Kökenli Toplum Dönemi.
1. GÖÇ DÖNEMİ
Göç Dönemi 30 Ekim 1961’de Türkiye ile Federal Almanya arasında yapılan İşgücü Göçü Antlaşması tarihinden Almanya’nın petrol krizi nedeniyle işgücü alımını durdurduğu 23 Kasım 1973’e kadar olan dönemi kapsıyor. Bu dönemde 1962 yılında Münih’te bir araya gelen 9 öğrenci derneğinin temsilcileri ATÖF -Almanya Türk Öğrenci Federasyonu’nu kuruyorlar. ATÖF ve üyesi öğrenci derneklerinin üyeleri Almanya’da kurulan işçi derneklerinin kuruluşlarına büyük katkıda bulunmuş ve yönetimlerinde de görev almışlardır.
Göç Döneminin ilk evresinde (1960- 1967) ATÖF’ün yanında yalnızca yerel düzeyde “Türk İşçi Dayanışma ve Yardımlaşma Dernekleri”ne rastlanıyor. Bu derneklerin herhangi bir siyasal yönelimleri yoktu. 1967 yılından itibaren gerek ATÖF’te gerekse işçi derneklerinde dünyadaki, Türkiye’deki ve Almanya’daki siyasal ve toplumsal gelişmelere koşut olarak sol ve sağ eğilimli Türkiye kökenli gruplar kent düzeyinde kendi siyasal, ideolojik ve dinsel örgütlerini kurmaya başlıyorlar. Federal düzeyde 1968 yılında solda TİP -Türkiye İşçi Partisi yanlısı ATTF -Avrupa Türk Toplumcular Federasyonu; sağda ise 1973 yılında Almanya’nın Kempten kentinde MHP Yurtdışı Teşkilatı kuruluyor.
2. AİLE BİRLEŞİMİ DÖNEMİ ve
ÖRGÜTLENMELER
Aile Birleşimi Dönemi 23 Kasım 1973’ten ağırlıklı olarak Almanya’nın Türklere karşı vize zorunluluğu getirdiği 1 Ekim 1980’e ve özellikle 80’li yılların ortasına kadar devam eden dönemdir. Almanya’daki işçiler vizenin uygulamaya sokulduğu tarihten önce 10.000’lerce işçi ailesi ve 18 yaşından küçük çocuklarını Almanya‘ya getirirler. Türkiye’de 12 Eylül 1980’de yapılan Askeri Faşist Darbe aile birleşiminin ve siyasal baskılar nedeni ile Türkiye’den Almanya’ya sığınmacı olarak gelenlerin sayısı 100 bini bulur. Almanya işçi alımını durdurduğu için işgücü açığı aile birleşimi nedeni ile Almanya’ya gelen eş ve çocuklarla kapatılmaya çalışılır.
Bu dönemde konut sorunu, kültürel, dinsel ihtiyaçların karşılanması, dil sorunu ve dışlanma sorunlarının yanında, aile birleşimi nedeni ile Almanya’ya gelen çocuk ve gençlerin eğitim, öğretim ve meslek eğitimi sorunları ağırlık kazanmaya başlar. Ama federal düzeyde kurulan örgütler ağırlıklı olarak sorunların çözümüne odaklanmaları gerekirken, Almanya’da kalıcılık düşünülmediği için Türkiye’deki siyasal, ideolojik, dinci akımları ve yapılanmaları yansıtır. Bu dönemde sol yelpazede 1968 ATTF, 1974’te TDF -Avrupa Türkiyeli Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu, 1976’da ATİF -Federal Almanya Türkiyeli İşçi Dernekleri Federasyonu, 1977‘de HDF- Sosyal demokrat Halk Dernekleri Federasyonu-Avrupa, ATTF ve TDF’in birleşmesiyle FİDEF- Federal Almanya İşçi Dernekleri Federasyonu, HBF -Halk Birlikleri Federasyonu, 1979’da DEV-YOL, TYBF Türkiye Yurtsever Birlik Federasyonu-, KOMKAR – Kürdistan İşçi Dernekleri Federasyonu ve DİDF -Almanya Türkiyeli Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu kurulur. Sağ yelpazede ise 1973’de kurulan MHP Yurtdışı Teşkilatı kapatıldığından yerine 1978‘de ADÜTDF (ATF – Avrupa Demokratik Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonu), 1975‘te Milli Görüşçü Avrupa Türk Birliği adı ile daha sonra AMGT -Avrupa Milli Görüş Teşkilatı, Süleymancı Tarikatını destekleyen İKZB -İslam Kültür Merkezleri Birliği (VIKZ), 1978’de Nurculuk Tarikatı, 1979’da HÜR-TÜRK kurulur.
3. YERLEŞME DÖNEMİ VE ÖRGÜTLER
Yerleşme dönemi bir yandan Türkiye’de 12 Eylül 1980’de olan askeri darbe, diğer yandan 1 Ekim 1980’de Almanya’nın Türkye Cumhuriyeti vatandaşlarına karşı koyduğu vize zorunluluğu ile ağır ağır başlayarak ve özellikle 80’li yılların ortasından itibaren artarak devam eder. Bu tarihten itibaren giderek Türkiye kökenli göçmenlerin Almanya’ya yerleşmeleri ve kök salmaları ile büyük ölçüde kalıcılaştıkları saptanır.
Helmut Schmidt’in başbakanlığındaki SPD/FDP-Hükümeti’nin bu dönem başındaki Göçü sınırlamak, geriye dönüşü teşvik etmek ve entegrasyonu desteklemek yabancılar politikası, 13 Ekim 1982’de Helmut Kohl’un başbakanlığında kurulan Muhafazakâr-Liberal (CDU-CSU-FDP) Federal Hükümeti ile sertleştirilerek, baskıcı, dışlayıcı uygulamalarla sosyal, siyasal, hukuksal alanlarda ve istihdam alanında devam eder. Bu baskıcı dönemi Berlin Yüksek İdare Mahkemesi Yargıcı Dr. Fritz Franz: “Federal Almanya Göçmenler açısından bir polis devletine dönüşmüştür.” cümlesi ile dile getirir. Federal Hükümet göçmenlerin, özellikle Türklerin sayısını sınırlamak için 28.11.1983’te “Geri Dönüşü Teşvik Yasası” (Rückehrhilfegesetz) çıkartır.
Bu dönemde Aile Birleşimi dönemindeki federasyonlara ek olarak kalıcılığın ortaya çıkması ile dini ihtiyaçları karşılamak için 1984‘te DİTİB ve Türkiye için lobi çalışmaları yapan Türk Koordinasyon Kurulları kurulur. AMGT’den ayrılan Cemalettin Kaplan İCCB -İslami Cemaat ve Cemiyetler Birliği, ADÜTDF’den ayrılan ATİB -Avrupa Türk İslam Birliği, FETÖ örgütleri, ANF -Avrupa Nizam-ı Alem Federasyonu ve AKP’yi destekleyen UETD (UİD) ile devam eder. Diğer yandan Türkiye’deki kökten dinci akımlara karşı ADD -Atatürkçü Düşünce Dernekleri, Alevileri temsil etmek ve dinsel gereksinmelerini karşılamak için AABF -Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu kurulur.
4. EŞİT HAK VE UYGULAMALARA
YÖNELİK ÖRGÜTLENMELER
Yerleşme döneminin başından itibaren Türkiye kökenli göçmenlerin bir bölümü Federal Almanya’nın fiilen bir göçmen ülkesine dönüştüğünü ve göçmenlerin çok büyük bölümünün Türkiye’ye geri dönmeyeceklerini; bu nedenle Almanya‘daki sorunları saptamaya ve çözmeye katkıda bulunmak için örgütlere gereksinim olduğunu savunur. Bu konuda ilk girişim Mayıs 1980’de Berlin’de “Eşit Haklar ve Toplumsal Uyuşum Çalışma Grubu” (İGİ -Initiativkreis Gleichberechtigung und “Integration”) ile olur. Berlin’deki dernek, sendika temsilcileri, bilim insanları, sosyal hizmet uzmanları ve gazetecilerden oluşan İGİ bir yıl çalışarak 1981’in Mayıs’ında “Yabancıların, Yabancılar Politikasına İlişkin Görüşleri“ni basına ve kamuoyuna tanıtır. İGİ’nin İstem ve önerileri özet olarak şunları içerir (IGI, 1981:S. 5): „En az 5 yıldan beri yasalara uygun olarak Federal Almanya ve Batı Berlin’de yaşayan yabancı işçiler ve aileleri için yerleşme hakkı adlı yeni bir yasal statü oluşturulmalıdır. Yerleşme hakkına sahip olan yabancılara hiçbir kısıtlama olmaksızın oturma ve çalışma hakkı, politik katılım hakkı, yani yerel düzeyde seçme ve seçilme hakkı, serbestçe iş yeri açma ve meslek sahibi olma hakkı sağlanmalıdır. Alman vatandaşlığına geçişi kolaylaştırılmalı ve 8 yıl Almanya’da yaşayanlara çifte vatandaşlık hakkı tanınmalı, Göçmen Çocuklarının eğitim, öğretim ve mesleki eğitim durumlarının iyileştirilmesi için Eğitim ve Meslek Eğitim Reformu yapılmalı; göçmenlerin konut gereksinimleri karşılanmalı, belli bölgelere koyulan taşınma yasakları kaldırılmalı, kültürel ve dinsel ihtiyaçların karşılanması sağlanmalıdır.“
Buna benzer görüşleri Batı-Berlin’deki değişik uluslardan sosyal demokrat ve sol görüşlü siyasal örgütlerin „Yabancılar Politikası Çalışma Grubu“nun (Arbeitskreis Ausländerpolitik) 1981‘de yaptıkları eşit haklar ve toplumsal uyum çalışmaları ile göçmen örgütleri ve insiyatif gruplarının çalışmaları izler. Bu öneri ve istemler HDF’nin 17-18 Nisan 1982 tarihlerinde Duisburg kentinde yaptığı Olağanüstü Program ve Tüzük Kurultayında görüşülüp, tartışıldıktan sonra “Yeni bir Yabancılar Politikasının Çerçeve Koşulları” adı altında kabul edilir. Bu görüşler 2 Ekim 1982’de Essen Gruga-Halle’de 6.000 kişinin katıldığı JUSO (SPD Gençlik Örgütü), HDF, İtalyan Sosyalist Partisi, İspanyol Sosyalist Partisi ve Yunanistan Sosyalist partileri Almanya örgütlerinin ve “AWO’nun (Arbeiterwohlfahrt) “Birlikte Yabancı Düşmanlığına Hayır” belgisi altında düzenledikleri “Uluslararası Halklar Festivalinde“ kamuoyuna sunularak tartışılır.
80’li yılların başında başlayan bu çalışmalar, 1983 yılında BTT – Eşit Haklar İçin Berlin Türk Topluluğu, TGB –Berlin Türk Cemaati, 1985’te Berlin Türk Veliler Birliği, Berlin Türk Sağlık Elemanları Derneği, Berlin Türk İşadamları Derneği, Münih Yabancı Veliler Birliği, 1986’da Hamburg‘da TGB -Türkiye Göçmenler Birliği-Hamburg ve Hamburg Türk Veliler Birliği’nin kurulması ile devam eder. Bu çalışmalar Federal İçişleri Bakanı Wolfgang Schäuble’nin hazırladığı 1990 tarihindeki Yeni Yabancılar Yasa Tasarısına karşı Türkiye kökenlilerin siyasal, ideolojik görüşlerini geri plana atarak Almanya’nın onlarca kentinde 30-31 Mart 1990 tarihlerinde yapılan 100 binin üzerinde göçmenin katıldığı protesto yürüyüş ve mitingleri ile doruğa çıkar. İki Almanya’nın birleşmesi ile artan ırkçı saldırılar ve katliamlar, özellikle Mölln ve Solingen katliamlarından sonra artan yabancı düşmanlığı, Türk düşmanlığı ve ırkçılığa ve saldırılar ve katliamlara karşı Türkiye kökenli toplumun bilinçli kesimlerinin daha iyi mücadele vermek için federal düzeyde örgütler kurmalarında etkili olur.
1990’lı yılların ortalarına doğru federal düzeyde Türkiye’ye yönelik çalışma yapan siyasal, ideolojik ve dinsel federasyonların yanında, tamamen Almanya’daki sorunların çözümüne yönelik çalışmalara odaklanan federal düzeyde Türkiye kökenli örgütler kurulur.
Bunlardan en önemlisi 20 Mart 1994 tarihinde BETB -Berlin Türkiye Göçmenler Birliği ve TGB -Hamburg Türkiye Göçmenler Birliği‘nin çağrıları ile Almanya’nın değişik kentlerinden gelen Eyalet Türkiye Göçmen Birlikleri ve Türk Toplumu örgütlerinin 20 Mart 1994’te Hamburg’da yapılan Genel Kurul’da Dr. Ertekin Özcan’ın genel başkanlığında kurulan TGD -Almanya Türk Toplumu’dur (Türkische Gemeinde in Deutschland). TGD’nin 21 aylık örgütleşme ve genişleme çalışmalarından sonra 2-4 Aralık 1995 tarihinde yapılan Büyük Kurultayda genel başkanlığa seçilen Prof. Dr. Hakkı Keskin* ile kamuoyuna yönelik çalışmalar hızla devam eder.
TGD Kurucu genel başkanı Dr. Ertekin Özcan 2-4 1995’te yapılan Kurultay‘da 21 aylık çalışmaları kapsayan Genel Yönetim Kurulu Raporunu sunarak TGD’nin nasıl bir kuruluş olduğunu şöyle açıklar. „TGD -Almanya Türk Toplumu, partiler üstü, çoğulcu ve özerk bir kuruluştur. Özgürlükçü demokratik hukuk devleti ilkelerine bağlıdır. Kimden ve hangi gerekçeyle gelirse gelsin kaba kuvveti ve ırkçılığı reddeder ve bu eğilimdeki kuruluş ve kişilerle ilişkiye girmez.“ (TGD Leidfaden/ Elkitabı: Mayıs 1996, S 35-37).
TGD Alman yurttaşlığına geçişin kolaylaştılması, çifte yurttaşlığın sağlanması, çocukların eğitim, öğretim, meslek öğrenim koşullarının iyileştirilmesi ve çocuklara hem Almanca hem de Türkçenin en iyi şekilde öğretilmesi, ırkçılığa, yabancı, Türk, İslam ve Musevi düşmanlığına ve de daha bir çok alanda yaptığı çalışma ve kampanyalarla Türkiye kökenli toplumun en canalıcı sorunlarının çözümüne katkı sağlar ve büyük projeler gerçekleştirir. Bunları yaparken Türkiye kökenli toplumun önemli bölümünü de harekete geçirerek hem onların hem Federal Almanya siyasal partilerinin ve sivil toplum kuruluşlarının, Federal Hükümetin ve eyalet hükümetlerinin hem de Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin takdirini kazanır.
Bu dönemde Türkiye kökenli toplumun çocuk ve gençlerinin eğitim ve öğretimi alanında 1995’te FÖTED -Almanya Türk Veli Dernekleri Federasyonu; ATÖF -Almanya Türk Öğretmenler Federasyonu, Yüksek öğrenim ve akademisyenlerle ilgili 1996’dan itibaren BTS, ATAK ve EATA, işveren ve serbest meslek alanında ATİAD, TİDAF, TDU, BTEU, Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası, MÜSİAD, ATİYAB, BUV ve YKK gibi örgütler kurulur.
Ancak yine de Almanya’da 60 yıllık göç süreci içerisinde bugün geldiğimiz noktada Türkiye kökenli Toplum, bir yanda Almanya, diğer yanda Türkiye’nin siyasal, sosyal, kültürel ve dinsel koşulları ve etkileri arasında sıkışmış ve yeterli ölçüde kendine özgü bir TÜRKİYE KÖKENLİ TOPLUM bilinci yaratamamıştır. Almanya’da yaklaşık 6.000 örgütün federal düzeydeki çatı kuruluşlarının çok büyük bir bölümü siyasal görüş, ideoloji, cemaat ve tarikat prangalarını koparamamış ve genel olarak Almanya’daki on yıllardır karşılaşılan yığınla somut sorunlarını birlikte çözmeye odaklanamamışlardır. Umalım önümüzdeki on yılda bu odaklanmayı gerçekleştirerek eşit hak ve uygulamalara biraz daha yaklaşabilelim.
*TGD‘ye 20 Mart 1994’ten 2 Aralık 1995’e kadar Dr. Ertekin Özcan’ın, 2 Aralık 1995’ten 2005 dek Prof. Dr. Hakkı Keskin’in, 2005’ten 2014‘e değin Kenan Kolat genel başkan olarak; 2014-2015 yılları arasında Gökay Sofuğlu ve Safter Çınar, 2015-2017 arasında Gökay Sofuoğlu ve Aysun Özdemir Eş Genel Başkan olarak görev yaptılar. 2017’den bu yana Gökay Sofuoğlu ve Atilla Karabörklü Eş Genel Başkan olarak bu görevi yapıyor.