Dr. Yeşim Kasap Çetingök
Goethe Üniversitesi / Frankfurt am Main
Popüler komedi sanatı toplumda var olan değerlerin çatışma alanı olarak karşımıza çıkar. Eleştirel bir bakışla kabere sanatını sergileyen, Almanya´ya göç eden toplum üyelerinden ikinci neslin eserleri, göç araştırmalarının önemli bir araştırma nesnesini oluşturmaktadır. Bu neslin kendileri veya birinci nesil hakkındaki Almanya`da geçerli olan söylemler etkisinde nasıl bir poziyon aldıkları sosyal bilimlerde sıkça araştırılan bir sorudur. Kaberede sahnelenen mizah sanatında özellikle azınlığı ve çoğunluğu oluşturan toplum üyeleri arasındaki sosyal ilişkilerin dinamiği incelenebilir.
Kaya Yanar azınlığı oluşturan toplum üyelerinden, ikinci nesile ait olarak görebileceğimiz bir kabere sanatçısıdır. „Şimdi sana bir şamar gelecek“ adlı skecinde göç eden birinci nesil hakkında, bir başka deyişle kendi ailesi hakkındaki, çocuk yetiştirmelerine dair söylemlere atıfta bulunmaktadır. Bu alandaki farklı araştırma sonuçlarına rağmen, bu söylemler hala negatif ve olumsuzdur. Bu genel açıklamaların özeli açıklayan bir gücü olmadığı açıktır. Ancak bir diğer önemli bir soru; bu söylemlerin nasıl oluşturulduğudur. Göçmen ailelerin ilk nesillerinin eğitim pratikleri hakkındaki negatif anlam, bu praktiklerin çoğunluğa ait toplum üyelerinin eğitim uygulamaları ile karşılaştırılmasından ve farklı öğeler olarak tanımlanmasından oluşmaktadır (Laclau/Mouffe 1984). Aktüel göç araştırmaları ikinci ve üçüncü neslin toplumda başarılı toplumsal pozisyonlar aldığından bahsetmektedir. Ancak bu ilk nesil hakkındaki negatif söylemin, ikinci ücüncü nesilleri de etkisi altına aldığı bir gerçektir. Onlar bu olumsuz söylemlere karşı kendi toplumsal konumlarını oluşturmak
zorundadırlar.
Kaya Yanar, özneleşme süreceni etkileyen ve sınırlayan bu birinci nesil hakkındaki hegemonik ve negatif söylemi skeçlerinde nasıl konu ediyor? Bu soruyu yanıtlamak için, toplumsal norm olarak geçerliliğini koruyan bu söylemsel düzeni, anlamları yeniden düzenleme konusunda savaşılan bir alan olarak tanımlamak gerekir (Dausien/Mecheril 2006: 162). Kaya Yanar´ın bu negatif söylem etkisinde bir pozisyon belirlemesi sosyal bir performastır. Özneler söylemlerin yeniden kurgulanışına veya değişimine katılmaktadırlar. Butler öznenin söylemsel normların tekrar etmesinden, ama aynı zamanda oluşturulan yeni özne konumları ile onlara karşı koymasından söz etmektedir (bakınız Butler 1997). Bu karşı koyuş aynı zamanda hareket alanını kullanma yetisi anlamına gelmektedir. Yukarıdaki sorunun cevabı, Yanar`ın bu hegemonik söylemi devam mı ettirdiği ya da yapı söküme mi uğrattığını da açığa çıkaracaktır.
Kaya Yanar`ın bu kaberesinde seyirci hem çoğunluğa hem de azınlığa ait toplum üyelerinden oluşmaktadır. Komik bulunan, hakkında gülünülen şeyin hangi durumda ve kime söylendiği ile ilgilidir ve o kişinin yorumuyla değişebilir (bakınız Leontiy 2012: 8, Berger 1998: 80). Kaya Yanar skecine „Bugün başka bir sey hakkında konuşacağım, anne babam hakkında (…) çok otoriter bir babam vardı!“ diyerek başlamakta ve bu sözler seyirciyi güldürmektedir. Başka bir bölümde ise Yanar, çoğunluk toplumundan bir babanın çocuğuna „Konuşmamız lazım“ dediğini anlatmaktadır. Yanar bu eğitim pratiğini çocuğu ima ederek, „Bu adamcağız ne konuşabilir ki“ diyerek yorumluyor ve çocuk adına bir cevap veriyor: „Avukatım olmadan olmaz“. Yanar´ın bu sözleri hem çoğunluk hem de azınlık toplum üyelerinin çocuk eğitimi uygulamaları hakkındaki söylemlere atıfta bulunurken, aynı zamanda onları yapı söküme uğratıp farklı anlamlarda yeniden üretmektedir.
Bu yeni anlamların mizah sanatı ile yeniden üretilmesi, her iki grubun da bu söylemlerde üretilen bilgilere sahip oluşu ile açıklanabilir. (bakınız Leontiy 2013) Mizah önceden edinilmiş bir bilgiyle mümkün olmakta ve bu ortak bilgi aynı zamanda grubun sınırları da çizmektedir. Bu gülme sahnelerinde her iki grubun, söylemlerde üretilen eğitimde farklı grup kimliklerine karşın, sadece tek bir grup olup gülmesi mizah sanatının bir gücü olarak karşımıza çıkmaktadır. Komik bulunan ifadelerin analizi (Angermüller 2007) sosyal dil çalışmaları (Kotthoff 1998) kapsamında; örneğin çok seslilik (Polyphone) ve ön konstrüksiyon (Vorkonstrukt) kategorileri ile incelenmektedir. Skeçteki „Bugün başka bir şeyden, yaşamımda bana zarar veren bir şeyden bahsedeceğim; anne ve babamdan; değil mi? Konuşalım bakalım bunun üzerine“ ifadeleri seyirciyi güldürmektedir. Bu ifadelerde mizah nasıl ortaya çıkmaktadır? Öncelikle stil olarak anne babalar ve zarar verme arasındaki anlam zıtlığı dikkat çekicidir. Genel olarak anne ve baba çocuğuna zarar vermek istemeyen ve onu iyi eğitmek isteyen kişilerdir. Söylemlerde önceden inşa edilen bilgi özellikle Türkçe konuşan ailelerin çocuklarını iyi eğitemedileri için zarar verdikleri
bilgisidir. Bu aynı zamanda onların çocuklarının da iyi bir kisilik geliştiremedikleri görüşünü de kapsamaktadır. Bu bağlamda ilginç olan Yanar´ın kendisinin bu bilgiyi doğrulamadığı gerçeğidir.
O bir sanatçıdır ve sahnededir. Seyircinin bu ifadelere gülmesi geçerli bu söylemlere kritik bakışını yansıtmaktadır. Diğer gülünen bir sahnede, Yanar, çoğunluk toplum üyesi babanın oğluna nazikçe, ”Kay-Uwe birbirimizle konuşmalıyız”, dediğini anlatıyor. Yanar bu isteğe, Kay-Uwe adına “Adam 5 yaşında, ne demeli, avukatım olmadan olmaz” şeklinde cevap veriyor. Bu ifadelerde, söylemlerdeki ön konstrüksiyonlar birbiriyle ilişkilendirilmiştir: Çoğunluk toplumununda çocukla konuşmanın bir eğitim pratiği olarak sıkça uygulanması ve avukatsız konuşmaması gereken suçlu kişiler. Bu ön konstrüksiyonlar Yanar`ın ifadesinin arka planını oluşturan söylemsel bilgilerdir. Ancak bu ifadede daha önce geçerli kontekstler artık geçersizdir. Bu iki ön konstrüksiyon, çocuğun avukat eşliğinde anne ve
babası ile konuşmasi Yanar´in kullandığı kontekste birbiriyle ilişkilendiremez niteliktedir. Bu, ön konstrüksiyonlara uygun olmayan bağlantılar seyirciyi güldürmektedir. Bu bağlamda anlamlar zıtlaştırılarak mizahsel sanatsal iletişim mümkün olmuştur. „Avukatım olmadan olmaz“ ifadesi Yanar için çoğunluk toplumuna ait görülen eğitim uygulamalarını eleştirmek için bir araç işlevini gördügünü söylemek mümkündür; bu eleştiri aynı zamanda gülen seyiricinin de eleştirisidir.
Bu bağlamda, skeçteki bu iletişimsel müzakereler o anlık değil, söylem öykülerine atıfta bulunularak üretilmiştir. Bu bağlamda ifadelerin homojenliği sorgulanmış ve heterojen anlamlar açığa çıkarılmıştır. Bir sonraki sahnede Yanar, babasının bu eğitim pratiğine karşı tutumundan bahsediyor. Yanar, babasından bu eğitim pratiğini benimsemesini istiyor ve bu talebinin babasının reddettiğini anlatıyor. “Sana sohbet edeceğim” ifadesi, dilsel olarak yanliş bir ifadedir, fakat bu sahne de yine seyircinin gülmesi ve alkışı ile son bulmuştur. Bu cümlenin dilsel olarak yanlış olması, bir sahne stili olarak mizah görevini üstlenir ve bu şekilde birinci göçmen ailelerin almanca bilgisinin yetersiz oldugu söylem bilgisi de yapı söküme uğratılmıştır.
Sonuç olarak Yanar bu kabere ile etiket ve norm üreten söylemsel bilgiyle nasıl başa çıkılabileceğini mizah yoluyla göstermektedir. Çoğunluk ve azınlık toplum üyelerinin bir grup olarak bütünleşmesi ve gülmesi, onun kritik bakış acısı ile gerçekleşmektedir. Kaya Yanar sanatı ile zor kullanmadan bir perspektif degişimine neden olmaktadır. Çoğunluk toplumu, bu skeçle kendi değer ve normlarını da sorgulama olanağı bulmuştur. Bu açıdan kabere sanatı, çoğunluğu ve azınlığı oluşturan toplum üyeleri için, söylemsel bilginin sorgulanmasında ve yaşananların yorumlanmasında önemli bir rol oynamaktadır. En önemlisi de sanat aracılığı ile oluşturulan yeni özne konumlari yeni nesiller için hegemonik söylemler hakkında farkındalık oluşturması açısından ayrı bir öneme sahiptir.
Kaynakça
Angermüller, J. (2007): Diskurs als Aussage und Äußerung. Die enunziative Dimension in den Diskurstheorien Michel Foucaults und Jacques Lacans. In: Ingo Warnke (Hrsg.): Diskurslinguistik nach Foucault. Theorie und Gegenstände. Berlin[u.a.]: De Gruyter, S. 53–80.
Dausien, B./Mecheril, P. (2006): Normalität und Biographic. Anmerkungen aus migrationswissenschaftlicher Sicht. In: Bukow, Wolf-Dietrich/Otterbach, Markus/Tuider, Elisabeth/
Yildiz, Erol (Hrsg.): Biographische Konstruktionen im multikulturellen Bildungsprozess: individuelle Standortsicherung im globalisierten Alltag. Wiesbaden: Verl. für Sozialwiss., S. 155-178.
Kotthoff, H. (1998): Spaß verstehen. Zur Pragmatik von konversationellem Humor. Tübingen: Niemeyer. S. 93-95.
Laclau, E./Mouffe, C. (1984): Hegemony and Socialist Strategy. Towards a Radical Democratic Politics. London: Verso.
Leontiy, H. (2013): Komik, Kultur und Migration Institutionelle und Alltagskomik in deutsch-türkischen und russlanddeutschen Kontexten. Eine Projektskizze1 In: Zeitschrift für Literatur- und Theatersoziologie 6/2013, S. 33-84.
Peter L. (1998): Erlösendes Lachen. Das Komische in der menschlichen Erfahrung. Aus dem Amerikanischen von Joachim Kalka. Berlin [u.a.]: De Gruyter.