Şükrü Durmuş | Tarım Orman-İş Sendikası Başkanı
Ülkemizde TÜİK 2013 verilerine göre toplam 6.5 milyon kişi tarım alanında çalışmaktadır. Tarım alanında çalışan sayının yarısı olan 3.25 milyon kişi mevsimlik gezici ve geçici işçi olarak, ülkemizin farklı alanlarında çalışmaktadır.
Bu tür işçilik yapan insanların büyük çoğunluğunun kayıt dışı, yani hiçbir iş güvencesi taşımaksızın çalıştırıldıkları düşünülmektedir. Mevsimlik gezici ve geçici işçilerin güvenli ulaşım, barınma, altyapı, iş güvenliği, gelir güvencesi gibi haklardan mahkum bir şekilde çalışmaktadırlar. Türkiye’nin bir ucundan diğer ucuna 6 ila 9 ay süre ile çalışmaya giden işçiler ekim, çapa, ilaçlama, sulama ve hasat işlerinde çalıştırılmaktadır. Tüm ücretli tarım işçileri arasında, mevsimlik tarımda çalışanlar çalışma ve yaşam şartları en zor ve sosyal güvenceden en yoksun olanlardır. Bu insanların SGK kapsamına alınması, öncelikle bu ailelerin sosyal güvence altına alınmasıyla daha insanca bir yaşama kavuşmasını sağlayacaktır.
TÜİK verilerine göre ülkemizde ortalama hane büyüklüğü 3.7 kişidir. Ancak mevsimlik gezici ve geçici işçilerin oluşturduğu aileler üzerinde yapılan araştırmalarda bu grubun ortalama hane büyüklüğünün 8 kişi olarak belirlenmiştir. Diğer bir anlatımla bu grubun ortalama aile büyüklüğünün Türkiye ortalamasından 2.16 kat fazla olduğu anlaşılmaktadır. Bu rakamlardan mevsimlik işçilerde anne ve baba dışında 6 adet çocuğun olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu gruptaki insanların ülkenin değişik yerlerinde 6-9 ay çalıştıkları varsayılırsa ailede bulunan çocukların anayasa tarafından tanınan eğitim hakkından büyük oranda yararlanamadıkları ortaya çıkmaktadır.
T.C. Maliye Bakanlığı, Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nün resmi sitesinde yer alan güncel verilerine göre ülkemizin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde toplam 253099 adet arazi parçasından oluşan 2178440 hektar alan, Doğu Anadolu Bölgesi’nde ise 606578 adet arazi parçasından oluşan 4321536 hektar alan hazine arazisi olarak devletin bünyesinde bulunmaktadır. Bu alanların önemli bir kısmı tescil edilmiştir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde toplam 243607 adedinin oluşturduğu 2091696 hektar, Doğu Anadolu Bölgesi’nde ise 586299 adedinin oluşturduğu 4078748 hektar alanı tescil işlemi tamamlanmıştır. Bu alanların bölgedeki fakir ve mevsimlik işçi olarak ülkenin değişik alanlarına giderek zor koşullarda yaşayan ve eğitim olanaklarından yararlanamayan insanlara dağıtılması durumunda bu insanlık dışı çalışma koşulları ortadan kalkacağı gibi ülkemizde kapsamlı bir toprak reformu gerçekleştirilmiş olacaktır. Bunun dışında ülkemizin güneydoğu bölgesinde Türkiye-Suriye sınır hattında 510 km x 350 m boyutlarında toplam 178500 dekar, diğer anlatımla 17850 hektar mayınlı arazi bulunmaktadır. Bu alanda toplam 615 bin adet mayın bulunmaktadır. Bu alanın mayından temizlenmesi durumunda tamamı birinci sınıf araziden oluşan çok verimli tarım alanı ülkemize kazandırılmış olacaktır. Çukurova’da bulunan birinci sınıf arazi varlığının 198000 hektar olduğu düşünüldüğünde, bu alanın %9’u kadar bir alan mayınlı arazi olarak atıl durumda bekletilmektedir. Söz konusu bu mayınlı alanların da temizlendikten sonra ülkeye ve insanlara kazandırılması durumunda ülkemiz için büyük bir tarımsal üretim artışını da beraberinde getirecektir.
Gezici ve geçici işçilerin çalışma koşullarını yerinde tespit etmek için Ankara Polatlı ilçesi Yassı Köyü mevkiinde çalışmakta olan işçiler ziyaret edildi. Ziyaret esnasında işçilerin çalışma koşulları, barındıkları çadırlardaki hijyen durumu, içme suları, içme suyu deposu, umumi tuvalet ve çadırlar hakkında yerinde tespit edilen hususlar aşağıda belirtilmiştir.
Madde 1- Bu işçilerin 14-15 saat çalışma karşılığında 35 ila 40 TL arasında yevmiye aldıkları ve bunların çalışması üzerinden, emek sarf etmeden, dayı başı denen kişiler tarafından ücretin belirli bir kısmının alındığı görülmüştür. Asırlar önce kölelik düzeninin kalkmasına rağmen buralarda tam bir kölelik sisteminin hakim olduğu bizzat tespit edilmiştir.
Madde 2- Burada çalışan işçiler devletin hiçbir hizmetini alamamaktadır. Sosyal Güvenlik kapsamı dışındadır. Bir kısmının yeşil kartı olması nedeniyle sağlık hizmetinden faydalanabildiği, büyük bir çoğunluğunun ise sağlık problemlerine rağmen devletin bu hizmetinden yararlanamadığı tespit edilmiştir.
Madde 3- Burada çalışan ailelerin ortalama 6-7 çocuğunun olduğu düşünüldüğünde, bu çocukların büyük bir bölümünün öğrenci olmasına rağmen eğitimlerine zamanında başlayamadığı tespit edilmiştir. Özellikle ilk ve orta dereceli okullarda okuyanlar 11. ayın başına kadar burada çalışmak zorunda oldukları için, eğitimlerine geç başlayacaklar.
Madde 4- Burada çalışmakta olan işçilere öncelikle bir sağlık taramasının yapılması, temiz içme suyu temini ve seyyar tuvalet ihtiyaçlarının karşılanması gerekmektedir.
Madde 5- Acilen buradaki Okul çağındaki çocukların bir an önce okula gitmeleri sağlanmalıdır.
Yukarıda belirttiğimiz ön yazıda da bahsedilen temel sorun, bu insanların memleketlerinde toprak sahibi olmamalarıdır. 70’li yıllarda Doğu ve Güneydoğu’da yapılan tarım reformu ve toprak dağıtımı esnasında, buradaki hakim güçler (aşiret ağaları) dağıtılan toprağın hemen hemen tamamını kendi adlarına kaydetmişler ve ırgat sisteminin bugüne kadar taşınmasına neden olmuşlardır. Bundan sonra toprak reformu kapsamında dağıtılacak olan topraklarda gerçek üreticilere toprağın verilmesi ve bulundukları yerde öncelikle istihdamlarının sağlanması gerekmektedir. Bu çözüm aynı zamanda Türkiye tarımına ve hayvancılığına da ciddi katkıda bulunacaktır. Sorun bununla da bitmemektedir. Tarım alanlarında gezici ve geçici işçilere her zaman ihtiyaçduyulabilir. Devletin bir an önce bu alanda çalışanlar için Sosyal Güvenlik kapsamı çerçevesinde yasal düzenleme yapmasına ihtiyaç vardır. Ülkemizdeki savaş mağduru Suriyeli sığınmacılara nasıl yasal bir düzenleme yapılmışsa, işçiler için de düzenleme mümkün olabilir. Bu konudaki şimdilik kısa kapsamlı raporumuz bu şekildedir. Arzu edilirse daha geniş kapsamlı bir rapor sunabiliriz. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü’nün resmi verilerinden alınan, sadece mayınlı sahanın kullanılmasına yönelik cetvel incelendiğinde adil bir toprak dağıtımının olumlu yansımaları görülecektir. Bilgi için bu cetvelden de yararlanılabilir.
Sayın Zeynel KORKMAZ
Sendikamız TARIM ORMAN-İŞ (Tarım Orman Hayvancılık ve Çevre Hizmet Kolu Kamu Emekçileri Sendikası) 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları kapsamında faaliyet yürütmektedir.
Türkiye’de tamamı Doğu Anadolu ve Güneydoğu bölgelerinden 3,5 milyon insan tarım ve ormancılık alanında Gezici ve Geçici işçi olarak çalışmaktadır. Bu işçilerin bulundukları memleketlerinde üretim yapabilecekleri toprağının olmaması nedeni ile yaşamlarını gezici ve geçici işçi olarak sürdürmektedir. Bu kapsamda Eskişehir Sivrihisar ilçesi ile Ankara-Polatlı ilçesi arasında toplam 180 bin gezici ve geçici işçi çalışmaktadır.
Sendikamız TARIM ORMAN-İŞ bu işçilerin yaşamış olduğu sorunların öncelikle tespitini daha sonra da çözümü yönünde bir çalışma başlatmıştır.
Yaşanan Sorunlar:
Bu işçilerin bulundukları memleketlerinde üretim yapabilecekleri topraklarının bulunmaması,
İnsan tacirleri tarafından kazançlarının yarısına el konulması,
Bu insanların % 60-70’inin çocuk yaşta ve çoğunluğunun öğrenci olması,
Okul çağındaki çocukların okullarından 2 ay erken ayrılıp 2 ay geç başlamalarından dolayı toplamda dört ay eğitimden eksik yararlanmaları,
Çalıştıkları alanlarda temiz içme suyunun olmaması ilkel çadırda yaşamaları ve çok sayıda insanın son derece sağlıksız koşullarda bir arada kalmaları,
Günlük çalışma sürelerinin 14-15 saati bulması,
Devletin sağlık ve sosyal güvenlik hizmetinden yoksun olmaları,
Beş yaşında çocukların sabahın 05:00 – 06:00 sularında tarlaya gittikleri aileleriyle birlikte 13-14 saat tarlada kaldıkları tespit edilmiştir.
Özellikle soğan işinde çalışan bu işçilerin çuval başı ücret anlaşması yaptığı bir çuval soğanı 5 Tl’ye hasat ettikleri yetişkin bir insanın, ancak on çuval topladığı toplamda kazandığı 50 Tl’nin yarısının dayıbaşı tarafından elinden alındığı, Sendikamız Tarım Orman-İş burada yaşanan dramı yaklaşık 5 yıldır TBMM grubu bulunan siyasi partilerin tümüne rapor etmiş, arzu edilen yanıtı alamamıştır. Bunun üzerine Sendikamız öncelikle okulda olması gereken çocukların kırtasiye, giysi ve gıda ihtiyacını karşılamak üzere bir kampanya başlatmış, 2017 yılında kampanya sonucu yaklaşık iki bin beş yü öğrenciye, giysi ve kırtasiye, iki bin kadına ve bin beş yüz erkeğe giysi ve gıda yardımında bulunulmuştur. Toplamda iki bin beş yüz aileye ulaşılmıştır. 2018 yılında Ankara Sivrihisar İlçesi yakınlarında bulunan doğu illerinden gelerek çalışan işçilere yardım kampanyası yürütülmüş bu kampanya kapsamında 1500 okul çağındaki çocuğa kırtasiye ve giyim yardımı 1000’e yakın kadına da giyim ve gıda yardımı yapılmıştır.
Beş yıldır yürütmüş olduğumuz bu çalışma ile öncelikle siyasi iktidarı ve parlamentoda gurubu bulunan siyasi partileri konuya duyarlı hale getirmek hedeflenmiştir. Ne yazık ki yürütmüş olduğumuz bu çalışma karşısında parlamentodan sorunun çözümüne ilişkin herhangi bir yasal düzenleme çıkmamıştır. Gezici ve geçici çalışanlara yönelik bu insanlık dışı uygulamanın kalkmasına özellikle okulda olması gereken çocuklarının tarlalarda emeğinin sömürülmesine karşı yürütmüş olduğumuz mücadeleyi uluslararası boyuta da taşıyıp kamuoyu oluşturmayı hedeflemekteyiz. 2019 yılında, 2500 öğrencinin okula dönmesini sağlayacak, temel ihtiyaçlarını (giysi, okul ihtiyaçları vb) yardım kampanyası yoluyla temin etmeyi hedeflemekteyiz. Ayrıca, 1000 aileye ulaşarak öncelikle sağlık taramasının yapılması, insani ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik çalışma yürütülecektir. Bu konuda gönüllü kuruluşların Sendikamızla iletişime geçmeleri önemlidir.
Sendikamız Tarım Orman-İş’in bu çalışmaya ilişkin, hazırlamış olduğu teknik rapor ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz olunur.
Şükrü Durmuş
Genel Başkan