Aylin Esra Yanbul
Ailem kırk yıldır Almanya’da yaşamaktadır (otuz beş yıldır Duisburg Marxloh’da yaşıyorlar ondan önceki beş yıl Walsum’da yaşamışlardır). Abim Türkiye’de doğmuştur, 1992’de Adapazarı/Karasu’da, ben ise Almanya’da, Duisburg/Hamborn’da doğmuşum, 1998 yılında. Ben on altı yaşındayım, abim ise yirmi üç yaşında. Evimizde genellikle Türkçe konuşuyoruz, yeri geldiğinde Almanca da konuşuyoruz. Velilerimizle Türkçe konuşuyoruz, ama babamla Almanca da konuşuyoruz, Almancası çok gelişmiş ve okumuş olduğundan dolayı. Yaz tatilinde genellikle Türkiye’ye seyahate gidiyoruz, anneannemleri görmeye. Ne yazık ki onlar Türkiye’de yaşıyor, biz ise Almanya’da. İnsan çok üzülüyor tabii ki, ama ben Türkiye’de yaşamak istemezdim. Tabii ki kültürümüzü, denizimizi seviyorum, ama seyahat yetiyor. Hele o İstanbul’un trafiğini gördüğünde şaşakalıyor insan. Almanya’daki yaşam şartlarımızla Türkiye’deki yaşam şartları arasında büyük bir uçurum var. Almanya’da yaşamak daha rahat ve kolay Türkiye ile kıyaslandığında. Almanya’da halam, amcalarım, babaannemler ve biz yaşıyoruz. Annem ve babam Türkiye’ye taşınmayı düşünüyorlar, abim ve benim mürüvvetimi gördükten ve bizi yuvalarımıza yerleştirdikten sonra.
Ben Herbert Grillo – Gesamtschule’ye gidiyorum, 10A sınıfındayım, derslerimde oldukça başarılıyım, sınıfımızda 25 öğrenciyiz. Sınıf öğretmenimi çok seviyorum, Herr Faeser çok iyi bir öğretmen ve çok iyi bir insan. Gerçi bütün ders gördüğüm öğretmenlerimi seviyorum, Türkçe öğretmenimi de candan seviyorum, Perihan Önder-Ridder. Nesibe ile iyi anlaşıyorum, benim sınıf arkadaşım oluyor kendisi. Sınıfımızda değişik kökenli öğrenciler çok çoğunluğumuz Türkiye’den geliyoruz, ama Rus, Bulgar ve Kürt arkadaşlarımız da bulunmaktadır.
Okulumuzda mantıksız kural varsa o da teneffüs zamanında dışarıda durmamızdır bence, bunun dışındaki tüm kurallar mantiklidir. Eğitimimizi çok değerli öğretmenlerimizden gördüğümüzden dolayı çok memnunum böylesi değerli isimler ile ders görmemiz zaten bir ayrıcalık olduğundan, okulla ilgili başka herhangi bir özel beklentim yok. Ben lise olgunluk sınavını bitirmek ve inşallah polis olmak istiyorum, bu benim en büyük dileğimdir.
Babam bizi genellikle yemeye çıkarıyor, hafta sonlarında bir şeyler içmeye de gidiyoruz, evimizde de değerli, rahat ve mantıklı zaman geçiriyoruz. Bazen sinemaya, bazen de bowlinge ya da misafirliğe gidiyoruz. Çoğunlukla ani karar verdiğimizden dolayı nerde ve kimle zaman geçirdiğimiz önceden belli olmuyor. Benim adım Aylin Esra Yanbul, okuduğunuz için teşekkür ederim.
Ahmet Zengin
Ailem 41 yıldır Almanya’da, Duisburg’da yaşamaktadır. Ben on beş yaşındayım. Abim ve ben Duisburg’da doğduk. Aramızda Almanca ve Türkçe konuşuyoruz, her yerde ve her zaman. Annemle hem Almanca hem de Türkçe konusuyoruz. Babamla sırf Tükçe konuşuyoruz, çünkü Babamın Almancası iyi değil.
Türkiye’de babaannem ile ve amcam ya da kuzenlerim ile görüşüyorum. Her iki yılda bir yaz tatilinde Türkiye’ye gidiyoruz ve üç hafta ya da daha fazla orada kalıyoruz. Türkiye’de en sevdiğim sey şehir merkezinde gezmek ve güneşte dışarıda kalmak. Türkiye’de beni en çok şaşırtan şey trafik. Kimse emniyet kemerini takmıyor ve herkes kırmızı lambada geçiyor. Almanya’da bizden başka anneannem ve dedem yaşıyor. Abim ve ben okullarımızı bitirip, bir iş sahibi olup, kendi evlerimize yerleşince, belki o zaman annem ve babam Türkiye’ye dönmeyi düşünür. Bundan önce emekli olmak isterler tabii ki.
Ben “Herbert Grillo – Gesamtschule” adlı bir ortaokulun 10. sınıfında öğrenciyim. Sınıfımda yirmi bes kişi var, Türkçe kursumda ise on üç öğrenci var. En sevdiğim okul arkadaşlarımın ikisi Türk, ikisi Alman. Öğretmenimin en sevdiğim özelliği aslında iyi kalpli birisi olması. Sınıfımda Almanlar, bir Rus, Kürtler, Araplar var ve geri kalanların hepsi Türk. Okulumdaki güzel olan kurallar şunlar: Birisi konuşurken diğerlerinin dinlemesi gerektiği. Gecikince not edilmesi. Aslında her kural iyi. Mantıksız kurallar ise sunlar: sınıfta şapka giyme ve sakız çiğneme yasağı. Kantine ve okulun dışına açılan koridoru kullanma yasağı da saçma.
Okul eğitiminden beklentilerim şunlardır: derslerde gelişmek, sağlam bir eğitim almak ve öğrendiğim konuları başka yerlerde de değerlendirebilmek. Ama bazı öğretmenler bazı dersleri yeterince iyi anlatamıyorlar. Olumsuz olan başka bir şey de bazı öğretmenlerin davranışları, mesela bir öğrenci dersi rahatsız edince ona kızması iyi değil, çünkü çoğu zaman bu yüzden ders kaynıyor. Şu ana dek meslekler üzerinde çok düşünmedim ve sonra hangi mesleği yapmak istediğimi de henüz bilmiyorum. Önce liseyi bitirmek istiyorum.
Ben Duisburg’da yaşıyorum ve burası çok sıkıcı, hiçbir şey yok neredeyse. Ben Marxloh’da oturuyorum ve buralarda yerler çok pis, bazı çocuklar terbiye görmemiş. Yaşadığım kentte, okul dışında gittiğim yerler cami ve alış veriş merkezleridir. Bazen alış verişe çıkarım. Sosyal çevremi oluşturan arkadaşlarım Almanlar ve Türklerdir. İki dili de konuşuyorum, ama en çok Almanca konuşuyorum. Ben hiçbir etkinliğe katılmıyorum. Boş zamanlarımda bilgisayarda oyun oynuyorum ve ara sıra gezmeye çıkıyorum. Çevremde sokakların temiz olmamasını olumsuz buluyorum ve bazı çocukların davranış şekillerini beğenmiyorum. Bunun dışında olumsuz bulduğum bir şey yok. Göç kökenli olmayanlar hakkında pek olumlu ya da olumsuz bir yargım yok. Herkesin bir davranış şekli vardır ve bazılarınki iyi değildir. Yaşadığım ülkedeki insanlar ve Türkiye’deki insanlar birbirine benzemiyor. Konuşmaları, giyim kuşamları ve alışkanlıkları farklı.
Diğer ülkelerde yaşayan gençlere herhangi bir mesajım veya önerim yok, aklıma bir şey gelmiyor. Ama yaşadıkları ülkenin ve çevrelerinin nasıl olduğunu veya olumlu ve olumsuz buldukları şeylerin neler olduğunu sormak isterdim.