Brenda Passos dos Santos | Paraíba Federal Üniversitesi – Brezilya
Bu makalenin amacı, Brezilya konjonktüründe, ülkedeki yüksek öğretimin ana temasına ilişkin soruları tartışmaktır. Ele alınacak tartışma aşağıdaki soruları yanıtlamak niyetindedir: 1. Yüksek öğreniminizi nitelik açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? Saptadığınız eksiler ve artılar nelerdir? 2. Üniversitelerde verilen eğitim sizce bulunduğunuz ülkenin her yerinde eşit düzeyde mi? Ülkenizde iyi ve kötü üniversite ayrım yapılıyor mu? Yapılıyorsa bu ayrım hakkındaki fikriniz nedir? Ülkenizdeki eğitim ile, iyi eğitim sistemlerine sahip oldukları belirtilen ülkeler arasında karşılaştırma yapabilir misiniz? 3. Yükseköğrenim görebilmenizde sosyoekonomik konumunuzun bir rol oynadığını düşünüyor musunuz? 4. Çevrenizde eğitim için gerekli finansal kaynağı kredi alarak bulan öğrenci arkadaşlarınız var mı? Onların borçlanma durumu ve gelecek beklentileri hakkında bilgi verebilir misiniz? Yukarıda belirtilen öncüllere ilişkin açık yürekli bir sorgulamadan yola çıkılırsa, ülkenin yüksek eğitiminin geniş bir portresini özetlemek mümkün olabilir.
Ülkemdeki yükseköğretim iki alanı kapsamaktadır: kamusal yükseköğretim kurumları ve özel yükseköğretim kurumları. Kamusal yükseköğretimin teknik kalitesi belirgin şekilde yüksek olsa da, öte yandan, kurumsal varlığını ve yapısını üzerine inşa edebileceği kamusal kaynaklardan genellikle yoksundur, dolayısıyla bu da öğrencilerin eksiksiz bir eğitim alma olanağını olumsuz etkilemektedir. Yine de USP, UNB, vb. gibi bazı devlet üniversiteleri uluslararası düzeyde kabul gören öğretim vasıflarına sahiptir. Bu bilinen üniversitelere erişim, devlet okulu olsalar da son derece seçici hale gelmiştir, zira çok sayıda insan bu üniversitelere girmek istemektedir ve imtiyazlı eğitim koşullarından yararlanan ya da giriş sınavlarına hazırlanmaya yönelik kurslara yatırım yapmak için kaynağa sahip olanlar, bu eğitim kurumlarında kendilerine daha kolay yer edinebilmektedir. Diğer taraftan özel eğitim, eğitimin niteliği ve daha az giriş rekabeti olması nedeniyle pek itibar görmese de, yüksek düzeyde kurumsallaşmış alt yapıya sahiptir ve devlet okuluna giremeyen, özel kolejlerde okuyabilen yüksek yaşam standardına sahip kimseler için halen bir seçenektir. Esasında, her iki yükseköğretim modeli arasında bir ayrım yapılabilir. Bu nedenle devlet okulu ile özel okular asında eğitimin türüne ilişkin ufak bir farklılık olduğu ve devlet üniversitelerini kendi aralarında, özel üniversiteleride kendi aralarında mukayese ettiğimizde (merkezi hükümet veya eyaletlerin kaynakları nasıl tahsis ettiğine bağlı olarak) biraz daha fazla fark olduğu sonucuna varıyorum.
Brezilya, eğitimin niteliğinde ve yükseköğretime kayıt sisteminde hatırı sayılır ilerlemeler kaydetse de alt yapısı, çalışanları ve öğrencilerinin devamlılığı için ayrılabilecek güvenilir bir sektörel yatırımın eksikliğinden muzdariptir. Her şeye rağmen, ülkemizin olumlu bir yanı da iyi bir kamusal yükseköğretime erişimin halen mümkün olmasıdır. Eğitimin kalitesiyle öne çıkan diğer ülkelerdeki yükseköğretim incelendiğinde, bu kuruluşların büyük bir kısmının özel olduğu görülecektir. Uluslararası deneyimlerin aksine, Brezilya’daki eğitimin ve kamusal alandaki bilginin niteliği (bu bakımdan, yalnızca yükseköğretimi dikkate alıyorum), oldukça yüksektir ve aynı koşullardaki özel eğitimden daha elverişlidir.
Eğitim kamusal olsa da ülkenin en yoksullarının buna erişimini arttırdığı sonucunu doğurmaz. Kamusal olması erişilebilir olduğu anlamına gelmemektedir. Brezilya’nın kamusal yükseköğretim kuruluşları çok sayıda insanın girmeyi istediği ve hatta mali açıdan refah içerisinde olanların bile devlet okuluna girmeye öncelik verdiği ölçüde ünsahibidir (özel tıp fakülteleri bunun dışında tutulabilir, maliyetini karşılayabilenler “elitist” ve seçici niteliği nedeniyle bu alanda özel eğitimi tercih etmektedir). Daha geniş bir senaryoda, üst düzey kursların çeşitliliği de göz önünde bulundurulduğunda, erişim daha da çekişmeli hale gelmekte ve devlet üniversitelerine giriş daha da arzulanmaktadır. Bu nedenle, hayatı boyunca ve eğitim süreçlerinde gelişimlerine yönelik en elverişli koşullara sahip olan insanlar “vestibulares” olarak adlandırılan üniversite giriş sınavlarında iyi bir sonuç elde ederek, kontenjan çekişmesinde yüksek bir avantajı garantilemektedir.
Brezilya devlet üniversiteleri sistemi “kota” mekanizmasına sahiptir, yani kontenjanların bir kısmı “düşük gelirli” insanlara, “siyahlara”, “yerlilere” ayrılır, yine de kamusal eğitim sisteminde barınmalarını sağlayacak mekanizma yoktur, çünkü bu kimseler gıda, ulaşım, barınma ve başka türden kaynaklarada ihtiyaç duyarlar. Son yıllardaki muazzam ilerlemeye rağmen, ülkemizde yükseköğretim halen elitist bir mekanizmadır. İyi bir yaşam standardına sahip olanlar yükseköğretim kurumuna girmenin daha kolay olduğunu bilirler ve giremediklerinde, yine de özelbir eğitim kurumunda bir kursa yazılma olanağına sahiptirler.
Eğitim hayatlarında gecikmeler yaşayarak geriye düşenler ya da sosyal ve ekonomik yaşamıyla ilgili sorunları olanlar için geriye kalan olasılık maliyetlerini kendi başlarına finanse ederek özel eğitim kurumuna girmektir. Özel kolejin seçim süreci, bir devlet üniversitesinde olduğu ölçüde rekabetçi değildir. Ülkemizdeki bu durumu açıklayan bir olgu da çoğu özel kolejin yalnızca ticari amaçlarla kurulmuş olmasıdır ,ticaretini yaptıkları şey de sundukları derslerdir. Özel sektördeki yatırımlara yönelik hiçbir kaynak kısıtlaması yoktur, buna karşılık daha fazla yatırım yaptıkça yeni öğrenci alacak daha fazla alanınız olur ve bunun geri dönüşü olarak, bu öğrenciler kuruluşa yeni kârlar sağlayarak önceki yatırımların masrafını karşılayacaktır. Dolayısıyla, çoğu özel koleje girişin görece kolay oluşu, kamusal eğitimde kontenja niçin rekabet edemeyen ve olası bir sosyal yükselişe imkân verecek yegane olasılığı değerlendirmekle ilgilenen çoğu insan, devletin ya da kurumun sağladığı (daha önce daha güçlü, şimdi ise kıt olan) mekanizmalar vasıtasıyla ileri düzeydeki derslerini finanse etmeye yolaçmaktadır.