Tamaki Terazawa | Japonya Öğretmenler Sendikası – Uluslararası İlişkiler Direktörü
Mevcut eğitim politikaları muhafaza-kârdır ve diğer OECD ülkelerinde olduğu gibi uluslararası insan kaynaklarını geliştirmeyi amaç edinme eğilimi gösteriyor. Öte yandan Japonya Öğretmenler Sendikası, bir çocuk hakkı olarak herkes için nitelikli eğitimi garanti etmenin bizim görevimiz olduğuna inanıyor.
Japonya Öğretmenler Sendika kapsayıcı okullar, LGBTIQ, burs sisteminin iyileştirilmesi, vb. gibi alanlarda mücadele etti ve kimi kazanımlar sağladı. Ancak eğitim hakkına ilişkin halen çeşitli zorluklar bulunuyor.
1. Japonya Anayasasına Karşı Tehdit
Kuruluşumuzdan bu yana, sendika “çocuklarımızı asla savaş alanlarına göndermeyeceğiz” sloganını korudu. İkinci Dünya Savaşı sırasında Japonya Asya ülkelerini işgal etti ve eğitimciler de çocukları savaşa göndermeye razı oldu. Bundan son derece utanç duyduk ve aynı hatayı bir daha asla yapmayacağımızı deklare ettik. Japonya halkı geleneksel orduyu lağveden yeni anayasayı sevinçle karşıladı.
Son 70 yıl boyunca Japonya barışçıl anayasasını sürdürdü ve savaşa girmedi. Ancak şimdiki Başbakan Abe askeri güce sahip olmaya can atıyor ve anayasayı tadil etmeye çalışıyor. Hükümet bu amaçla, komplo kanun teklifi, ulusal güvenlik yasası vb. gibi Japonya’yı yurtdışında savaşmaya hazır hale getirebilecek düzenlemeleri muhalefeti ezerek zorla hayata geçirdi.
Bu durum bir ulus olma dayanağını tehdit ediyor ve Japonya Öğretmenler Sendikası bunun eğitim hakkını etkilemesinden endişe duyuyor. Sendika, Asya ve dünyada barış için anayasanın tadil edilmesini durdurmak üzere bu kaygıyı tüm toplumla paylaşmaktadır.
2. Eğitimcilerin Eğitim Reformu
Önerisi ve Eğitimin Özelleştirilmesi/Ticarileştirilmesi
Japonya Öğretmenler Sendikası eğitimcilerin sesi ile Çocuk Hakları Sözleş-mesi’nin fikir ve içeriğini yansıtarak, eğitimde reform gerçekleşmesini amaçlamaktadır ve Kasım ayını Eğitim Reformu Kampanya Ayı olarak belirlemiştir. Sendika, Kasım ayında üniversite öğrencileri, çocuklar, ebeveynler, kâr amacı gütmeyen kuruluş çalışanları, araştırmacılar ve resmi yönetimin katıldığı toplantı ve sempozyumlar düzenlemektedir. Bu etkinlikler medya aracılığıyla yayılmakta ve sosyal diyalog daha yoğun hale gelmektedir.
Japonya’da eğitimin özelleştirilmesi/ticarileştirilmesi sürmeye devam etmektedir. İlköğretim 6. sınıf öğrencileri ile ortaokul 3. sınıf öğrencileri için zorunlu Ulusal Standart Test söz konusu. Amacı ise bir bütün olarak öğrencilerin başarısını değerlendirmek. Japonya Öğretmenler Sendikası, bu sınavın tüm öğrenciler için gerekli olmadığı konusunda ısrar ediyor. Sınav bütçesi yaklaşık 6 milyar Yen (50 milyon ABD Doları). Ayrıca, eğitim bakanlığı üniversite sınavı şemasını değiştirmeye karar verdi ve İngilizce testleriyle bazı eğitim şirketleri ilgilenecek. Japonya Öğretmenler Sendikası kamu kaynaklarının daha yararlı amaçlara hizmet edebileceğine ve bu bütçenin eğitim şirketleri için değil, öğretmek sayısını arttırmak için kullanılabileceğine inanıyor.
3. Çocuk Yoksulluğu
Sağlık, Çalışma ve Refah Bakanlığı tarafından yayınlanan 2015 tarihli bir çalışma, 18 yaş altı çocukların yüzde 13,9’unun ya da bir başka ifadeyle her 7 çocuktan 1’inin, ulusal ortalama hanehalkı net gelirinin yarısından azıyla yaşamını idame ettiren ailelerden geldiğini buldu. Göreli yoksulluk oranı ise, şimdiye kadarki en kötü değer olan yüzde 16,3 değerinin saptandığı 2012 anketinden yüzde 2,4 puan düşük çıktı. 2015 değerlendirmesi, 12 yıldaki ilk iyileşmeyi kaydederek trendi tersine çevirdi. Fakat son rakamlar, OECD üyeleri de dahil 36 ülkenin yüzde 13,3 ortalama değerinden halen yüksek. Özellikle tek ebeveynli hanehalkları arasındaki yoksulluk oranı yüzde 50,8 gibi yüksek bir oranda seyrediyor.
Bu durumla alarma geçen Japonya Öğretmenler Sendikası, özellikle okul öncesi ve üniversite eğitimi alan imtiyazsız çocukların eğitim hakkını garanti etmek için eğitim ve sosyal refaha ayrılan bütçenin artırılması gerektiğini savunmaktadır. Okul öncesi eğitimin yüzde 90’ı, ücretleri hanehalkı gelirlerine dayalı olan özel kuruluşlar tarafından üstlenilmektedir. Bu da ekonomik uçurumun, çocukların akademik başarısı üzerinde etkili olma eğilimi gösterdiği anlamına gelir. Ulusal üniversitelerde bile 4 yıllık eğitimin maliyeti 2.500.000 Yen (21.000 ABD Doları) tutmaktadır, ancak destek bursları son derece zayıftır. Üniversite öğrencilerinin yarısından fazlası, çalışmaya başladıklarında bir kaç milyon Yen’lik borca sahip olmalarına neden olacak burslardan yararlanmaktadır. Genel İşler Bakanlığı’na göre 20-24 yaşındakilerin yaklaşık %49’u geçici işlerde çalışmakta ve borçlarını ödemekte zorlanmaktadır. Japonya Öğretmenler Sendikası kampanya faaliyetlerinin sonucunda, Japonya hükümeti ihtiyaç halindeki öğrencilere daha fazla destek bursu sunmaya karar verdi, ancak bu yeterli değil.
Japonya’da Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 4’ün gelişmekte olan ülkelerle ilgili bir mesele olduğuna inanılmakta, fakat yerel olarak bizi de ilgilendiriyor. Japonya’daki tüm çocukların nitelikli eğitime erişimini temin etmek için, sendika bu realiteyi paylaşıyor, savunuculuğunu yapıyor ve bu bir fark yaratacaktır.
4. Öğretmenlerin Çalışma Saatlerini Düzenlemeye Yönelik Kampanya
Japonya Öğretmenler Sendikası 2016’da ‘Öğretmenlerin İş Yükü ve Çalışma Saatlerine İlişkin Gerçeklik’ başlıklı bir anket çalışması yürüttü. İlköğretim öğretmenlerinin yüzde 72,9’unun ve ortaokul öğretmenlerinin yüzde 86,9’unun haftada 60 saatten fazla çalıştığı saptandı. Sağlık, Çalışma ve Refah Bakanlığı haftada 60 saatten fazla çalışanların aşırı çalışmaya bağlı ölüm anlamına gelen ‘karoshi’ yüksek riskini taşıdığını tanılamıştır. Anket sonuçlarıyla alarma geçen sendika acil önerilerde bulunmuştur;
– Hükümet yürütmekte olduğu aşırı çalışmaya ilişkin düzenleme tartışmalarına öğretmenleri de dahil etmelidir.
– Öğretmenler fazla mesai ödeneği almayıp, aylık olarak maaşlarına %4 ilave bir ödeme alıyor. Bu oran 1966’daki çalışma saatlerine göre belirlenmiştir ve tekrar gözden geçirilmelidir.
– Belediyelerin eğitim kurulları ‘okul gününden sonra faaliyet yok’ veya ‘toplantı günü yok’ ilkelerini belirlemeli ve öğretmenleri okuldan tam saatinde ayrılmaya teşvik etmelidir.
– Eğitim kurulları öğretmen sayısını arttırmalı ve sınıf nüfusunu küçültmelidir.
Bu tavsiyelerle, sendika politik ve pratik çözümler önerecek ve nitelikli eğitimi garantilemek üzere yasal iyileştirme talebinde bulunacaktır.
5. Rekabetçi Eğitim
Ulusal Standart Test eğitimde daha fazla rekabetçiliğe yol açmaktadır. Öğretmenlerin ön testler hazırlaması gerekiyor ve çocukların bunları yapmaktan başka çaresi yok. Sınav neticesinde, il ve/veya bölge sıralamalarını gösteren sonuçlar yayınlanıyor. Sendika, bunun gerçekliğini inceleyerek çocukların özel ihtiyaçlarını ulusal sınavın dışında tutan okullar olduğunu görmüştür.
Lise ve üniversitelere giriş sınavlarında rekabetçilik, BM İnsan Hakları Komitesi ve Çocuk Hakları Sözleşmesi tarafından daha önce vurgulanmış bir konudur. Çocuklar güvenli ve konforlu okullardan faydalanma hakkına sahiptir.
6. Doğu Japonya Büyük Depreminden Etkilenen Bölgeler
Doğu Japonya Büyük Depremi 11 Mart 2011’de gerçekleşti. Üzerinden neredeyse 7 yıl geçti, ancak halen yardıma ihtiyaç duyan çok sayıda aile ve çocuk bulunuyor. Okul rehberleri etkilenen bölgelere gidiyor, ama bunu her gün yapmıyorlar. Bu nedenle, özel ilgi için öğretmen sayısını arttırmak gerekiyor, öğretmen sayısı henüz yeterli değil. Çocuklara ayrılan ulusal bütçeye yıllık bazda karar veriliyor, ancak daha uzun vadeli olarak belirlenmelidir. Tahliye talimatı kaldırılmış olsa bile, yalnızca öğrencilerinin %1’inin eski okullarına geri döndüğü bazı okullar vardı. Bu çocuklar nükleer materyallerden zarar görerek kanserden etkilenebilirler.
Sendika, yetkili makamlardan bu sorunları çözmeye ve bu insanları desteklemeye devam etmeye yeterli bütçe ayrılmasını talep ediyor, böylece etkilenen bölgelerdeki çocuklar için de nitelikli eğitim garanti edilebilir.
Genel anlamda, sahip olan ve olmayanlar arasındaki eğitimle ilgili, ekonomik, sosyal uçurum genişlemektedir. Herkes için nitelikli eğitim talebinin peşinden gitmek için, daha adil bir gelir bölüşümü gereklidir. Eğitim insan kaynaklarını arttırmanın bir yolu olarak görüldüğünde, eğitime erişim herkes için adil şekilde sağlanamaz. Eğitim tüm çocukların hakkıdır.