PoliTeknik Temsilci ve Kampanya Koordinatörü (Hindistan ve Güney Asya Pasifik Bölgesi)
2014’te, 263 milyon çocuk, ergen ve genç okula gitmiyordu (UNESCO GMER 2016). 2016 Küresel Eğitim İzleme Raporu aşağıdaki noktaları sıralamaktadır:
• Ortaokul çağında 62 milyon ergen (12-14)
• Lise çağında 141 milyon genç (15-17)
• Okula gitmeyen 131 milyon kız çocuğu
• 32,4 milyonu ilkokul çağında
• 29,8 milyonu ortaokul çağında
• 68,7 milyonu lise çağında
• Dünyanın en yoksul ülkesinde, en zengin ülkelere kıyasla, çocukların ilkokul ve ortaokula kayıt oranı 9 kat daha düşük olma eğiliminde.
Erken çocukluk eğitimine değinirsek; rapor, okul öncesi eğitimin yalnızca 38 ülkede en az bir yıl ücretsiz ve zorunlu olduğunu belirtmektedir. UNICEF raporuna göre, beş yaş altı 200 milyon çocuk kendi potansiyeline ulaşamama riski taşıyor. Ayrıca, erken çocukluk eğitimine ciddi ölçüde yatırım yetersizliği önemli bir sorun.
Bir projeksiyon yapan GMER raporu şöyle ifade etmektedir: “mevcut trendlere göre, küresel düzeyde ilkokulu tamamlama hedefine 2014’te (?), ortaöğretimi tamamlama hedefine 2059’da, liseyi tamamlama hedefine 2084’te ulaşılacaktır.”
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 4, 2030’a gelindiğinde “Herkes için kapsayıcı ve eşitlikçi nitelikli eğitimi garanti etmeyi ve yaşam boyu öğrenme fırsatlarını teşvik etmeyi” amaçlar. Kalkınmanın ana yönlendiricisi olan eğitimin önemli rolü, Incheon Deklerasyonu’nda (Dünya Eğitim Forumu 2015) dünya liderlerince kabul edilmiştir.
Eğitim 2030’un uygulanmasına yönelik bir kılavuz işlevi gören Eğitim 2030 Eylem Çerçevesi, WEF 2015’te tartışıldı ve temel unsurları Incheon Deklerasyonu’nda kabul edildi. Eylem Çerçevesi ülke/ulusal, bölgesel ve küresel düzeyde nasıl pratiğe döküleceğini ve Incheon’da verilen taahhüdü özetler. Eğitim ve amaçları üzerine Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi (SDG) etrafında tüm ülke ve partnerleri seferber etmeyi amaçlar, herkes için kapsayıcı, eşit ve nitelikli eğitimi ve yaşam boyu eğitim fırsatlarını garanti etmek üzere Eğitim 2030’un uygulama, koordinasyon, finansman ve izleme yollarına dair öneriler sunar.
Öte yandan, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri kapsamlı hedefler ve dar göstergelere sahip olması itibariyle eleştirilmektedir. Hesap verebilirlik, yatırım, nitelikli eğitim, tam zaman- lı, nitelikli ve eğitimli öğretmenlere sahip olma meselesi küresel Kuzey ve Güney’de oldukça tartışılmaktadır.
Daha da önemlisi, ulusal hükümetler kapsayıcı, eşitlikçi ve nitelikli eğitim hedefine ulaşmak üzere son derece öncü bir rol oynamak zorunda kalacaktır. Ancak, gelişmiş ve gelişmekte olan toplumlarda eğitimin özelleştirilmesi ve ticarileştirilmesi gibi zorluklar söz konusudur. Hükümetler eğitime yeterince yatırım yapmıyor ve eğitimde finansallaşma trendi, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi gündemine götürmemektedir. Eğitimin özelleştirilmesi yoksulların marjinalleştirilmesine yol açmakta, eşitsizliği daha da arttırmakta ve kamusal eğitim sistemini zayıflatmaktadır.
Şu anda dünyanın hiçbir yerinde, evrensel ilköğretim hedefinin özel sektör veya şirketlerce sağlanmadığını unutmamalıyız.
Eşitlik ve kapsayıcılık için, ulusal hükümetler, şu anda ne yazık ki söz konusu olmasa da, kamusal eğitim sistemini güçlendirmek zorundadır. Eğitimin temel bir insan hakkı ve devletin birincil yükümlülüğü olduğunu düşünüyoruz. Eğitim Hakkı Özel Raportörü (BM) Sn. Kishore Singh’in doğru bir biçimde belirttiği gibi, özelleştirme hem hak sahipliği hem de güçlendirme hususlarında eğitim hakkını negatif olarak etkiler. Dışlama ve marjinalleştirmeyi üretir, eğitimde fırsat eşitliğini ihlal eder.
PoliTeknik’in “Eğitim Haklarının Genişletilmesi” girişimi sayesinde, öğretmenler sendikası, sivil toplum kuruluşları, öğrenciler sendikası, eğitimcilerin yanı sıra bizler de, UNESCO’nun GMER 2016 raporunda vurgulandığı gibi henüz bir realite olmasa da, “Herkes için Eğitim” ilkesini hayata geçirmede devletin oynadığı rolün altını çizmek ve daha spesifik hedefler tanımlamak üzere İHEB’nin eğitim deklarasyonunu yenilemeyi ve modernize etmeyi savunacağız.