Rama Kant Rai ve Kumar Ratan
Hindistan Ulusal Eğitim Koalisyonu
Hindistan’daki koşullar; İlköğretim hakkı için anayasal taahhüt:
Dakar deklarasyonunun imzacısı olan Hindistan, 2002’de Anayasa’yı tadil ederek (Seksen Altıncı Değişiklik) ilköğretimi temel hak olarak tanımladı. 21A Maddesini içerecek şekilde değiştirilerek yasaya şu ifade eklenmiştir:
“Devlet altı ila on dört yaş arası tüm çocuklara, devletin yasayla belirlediği şekilde, ücretsiz ve zorunlu eğitim sağlar.
Eğitim Hakkı Yasası’nın (Nisan 2010) icrası, öğretmenler sendikası da dahil geniş yelpazedeki sivil toplum örgütleri ve ağlarının kesintisiz halk seferberliğiyle mümkün olmuştur. Hindistan Anayasası artık, 6 ila 14 yaş arasındaki çocuklara ücretsiz ve zorunlu eğitim sunmakta ve okul sistemine kayıtlı olmayan çocukları resmi eğitim sistemine dahil etmeyi amaçlamaktadır. Özellikle dezavantajlı gruplarda yer alan ve engelli çocukların kapsanması için özel bir çaba gösterilmektedir. Yasa ayrıca öğretim ve eğitimin kalitesini artırmaya da odaklanmıştır. Öte yandan, bu önlemler kayda değer olduğu halde, tartışmaya açık bir başka önlem de hayata geçirilmiştir; eğitim hizmetlerinin sunulmasında kamu-özel ortaklığına destek.
Okullaşma sisteminin ilerleyişi: Anayasal değişikliğin ve 2009 Eğitim Hakkı Yasası’nın uygulanması halen yavaş ilerliyor ve çocukların tümü okula kayıtlı değil. DISE (Okul Eğitimine İlişkin Bölge Bilgileri) verisi ilköğretimdeki ilerlemenin kuşkulu olduğunu açığa çıkaran şaşırtıcı bir rapor ve okul kaydında, özü itibariyle yanlış bir şeyler olduğunu gözler önüne seriyor. ‘Çocuklara Ücretsiz ve Zorunlu Eğitim Hakkı Yasası’, bu ülkenin çocukları için uzak bir hayal gibi görünüyor.
Okula Kayıtlı Olmayan Çocuk Sayısında Olağanüstü Oran!!!
2011 Census rakamlarına göre, Hindistan’da 6 ila 14 yaş arası 233.583.108 çocuk bulunuyor. Ancak, DISE 2012-13 Flash Statistics, sayfa 27’de yer alan 2011-2012 toplam okul kaydı rakamlarına bakıldığında (“buna resmi olarak tanınmamış okullar ve medreseler dahil”) yalnızca 199.055.138 çocuğun okula gittiği görülüyor. Yani Eğitim Hakkı Yasası kapsamındaki 34,5 milyonun üzerinde çocuk okula kayıtlı değil.
Devlet okullarında yok olan çocuk sayısı: DISE 2013-14 verisi, ne yazık ki, 2013-14 yılında ilköğretime kayıt oranının düştüğünü kanıtlamaktadır. 2012-13 eğitim-öğretim yılında ilkokulda okuyan (1. ila 5. sınıf) 134.784.272 çocuk sayısı, 2013-14’te 132.428.440’e düşmüştür. Dolayısıyla daha birinci basamakta 2.355.832 çocuk kaybedilmiştir. Benzer şekilde üst basamak ilköğretimde (6. ila 8. sınıf), 2012-13 eğitim yılında 64.926.077 çocuk mevcutken, 2013-14 yılında 66.471.219’a çıkmıştır. Bu durumda İlköğretimdeki toplam çocuk sayısı 199.710.349’dan (2012-13) 198.899.659’a (2012-14) düşmüştür. Yani 2013-14 eğitim-öğretim yılında toplam çocuk sayısı 810.690 azalmıştır. (Oldukça kayda değer bir rakam???)
Özel okullar; mantar gibi yayılan bir sektör: Eğitim Hakkı Yasası altyapı, öğretmenler ve okul idaresi konusunda özel okulların izlemesi gereken belirli norm ve standartlar oluşturduğu halde, nadiren bunlara uyuluyor ve özel okulların sayısı artıyor. Ayrıca devlet okulları boş öğretmen pozisyonları, kötü yönetişim ve öğretmenlerin öğretim dışı aktivitelerde görevlendirilmeleri nedeniyle ebeveynler için pek cazip görünmüyor. Bu da özel okul kayıtlarında kademeli bir artışla sonuçlanmıştır. Aşağıda (tablo 5) gösterildiği gibi;
(Tablo 5)
Özel Okullar (Milyon cinsinden) | |||
Yıl | İlkokul (1 ila 5) | Ortaokul (6 ila 8) | Toplam Özel İlköğretim Okulu (1 ila 8) |
2010-11 | 38,24 | 20,88 | 59,11 |
2011-12 | 41,90 | 22,97 | 64,86 |
1012-13 | 44,48 | 25,27 | 69,75 |
2013-14 | 45,67 | 25,57 | 71,23 |
Resmi olarak tanınmayan okullar: DISE verisi (Flash Statistics 2013-14) resmi olarak tanınmayan okulların sayısını göstermektedir. (5) no’lu tabloda gösterildiği gibi, 2009 Eğitim Hakkı Yasası’nın resmi olarak tanınmayan okulları yasaklayan hükmüne rağmen, bu okulların sayısı artmaktadır. Resmi olarak tanınmayan okullarla ilgili bir sorun da, Eğitim Hakkı normlarına bağlı olacaklarına dair herhangi bir bildirimde bulunmamış olmalarıdır. (Bkz. tablo 6
(Tablo 6)
Tanınmayan okullara kayıt
(milyon cinsinden) |
||
Yıl | İlkokul (1 -5) | Ortaokul (6-8) |
2010-11 | 2,08 | 0,56 |
2011-12 | 3,24 | 0,98 |
1012-13 | 3,81 | 1,09 |
2013-14 | 3,62 | 1,14 |
Hindistan okul sistemini özelleştirme ve ticarileştirme felaketi
Eğitimin özelleştirilmesi hamlesinde, İnsan Kaynaklarını Geliştirme Bakanlığı, Hindistan Hükümeti eğitimde özelleştirme sürecinin başlatılmasına ilişkin, “Kamu Özel Ortaklığı” adıyla bir konsept notu yayınladı. Hükümet evrensel bir ilköğretimin teminatı için, eğitimdeki bürokratik denetimlerin özel-kamu ortaklığıyla birlikte acilen profesyonel düzenlemelere yerini bırakması gerektiğine ikna olmuş durumda. Ayrıca, yüksek ve orta öğretimdeki rekabet de eşit derecede önemlidir.
Kamu Özel Ortaklığı hamlesi kapsamında, Hindistan Hükümeti özel sektörün eğitime el atması konusundaki niyetini açığa vurdu. On ikinci Beş Yıllık Plan belgelerinde şöyle belirtilmiştir: “On İkinci Beş Yıllık Plan’da, yayılma ve kalite iyileştirme hedefine ulaşmak için, özel sektörün daha anlamlı şekilde dahil olmasını sağlayacak tüm olanaklar araştırılmalıdır.”
Bir dünya trendi olan eğitimin özelleştirilmesi, özel okulların artışı, kamu ve özel okullarda kurumsal iştiraklerin yükselmesi sürecinden Hindistan da nasibini almıştır. Doksanlara kadar, kamu okullaşmasının bazı biçimleri ya da hayır kuruluşları ve gönüllü organizasyonlar tarafından idare edilen okullar bir normdu. Bugün ise Hindistan, Pearson gibi küresel şirketler, Bridge International Academies gibi uluslararası zincirler, Dell ve Bill and Melinda Gates Foundation gibi şirket vakıfları ile eğitim sektöründe özellikle geniş ve keşfedilmemiş bir pazar niteliğinde olduğu düşünülen, düşük gelirli çalışan sınıfın oluşturduğu toplulukları hedef almış ticari girişimlere teşvik ve yatırımda bulunan uluslararası danışman ve risk sermayesi şirketleri için yükselen bir pazardır.
Hindistan’da kamusal eğitimde düşüş ve buna bağlı olarak özel eğitimdeki büyüme üç ana faktör üzerinden izlenebilir. Öncelikle, yetersiz eğitim bütçesi talebi karşılayamamaktadır. Hindistan, yarısı 25 yaşın altında olan 1,2 milyarlık ülke nüfusuyla, dünyadaki en büyük genç popülasyonuna sahip ülkedir. Ancak eğitim bütçesi gayrı safi milli hasılanın yüzde 3,8’i dolaylarında seyretmektedir (Hindistan Hükümeti, 2016). Dahası, 1968’de Hindistan devleti GSMH’nın yüzde altısını eğitime ayıracağını taahhüt etmiş olsa da, bugün bu gerçekleştirilemeyen bir hedef haline gelmiştir (Tilak, 2009, 2006). Kamusal eğitimin finansmanında siyasi irade eksikliği, eğitimde özel sektör “çözümünü” ve iştirakini meşrulaştırmaktadır.
İkincisi, Hindistan Devleti 1991’de sağlık ve eğitim gibi sosyal sektörleri dahil kamu sektörünün liberalleşmesi, yeniden düzenlenmesi ve özelleştirilmesi için geniş kapsamlı reformlar başlatmıştır (Nayyar, 2008; Venkatnarayanan, 2015). Sonuç olarak eyalet hükümetleri, Andhra Pradesh’te ve her yerde, kamu okullarından ellerini çekerek, sektörü küçültmüş ve kaliteyi olumsuz yönde etkilemiştir. Çalışmalar şunu göstermektedir; “hükümetlerin ilköğretime yeterli kaynak sağlamaya önem vermemesi, ilköğretim düzeyindeki okullarda özelleştirmelerin artmasını dolaylı olarak etkilemiştir” (Venkatnarayanan, 2015). Ayrıca bu reformlar, özellikle İngilizce dil eğitimine talebi yükselten bilgi teknolojileri alanında, küresel ekonomi ve genişleyen hizmet sektörüyle entegrasyona kapı aralamıştır. Devlet okullarında, özellikle ilkokul düzeyinde, öğrencilerin anadilinde eğitim verilmelidir.
Öte yandan, değişen arzular ve azalan kalite bağlamında, devlet okulları yeni ekonomide başarı için bir ayak bağı olarak görülmektedir (Lukose, 2009; Jeffrey vd., 2008; Faust ve Nagar, 2001). Son yirmi yıldır gerçekleşen bu ekonomik, toplumsal ve siyasi dönüşümler ülkede (İngilizce eğitim veren) özel okulların çoğalmasına yol açmıştı. Evrensel temel eğitimle ilgili normların yerine getirilmesi için insanların gösterdiği savunma ve direnç, 2010’da Eğitim Hakkı Yasası’nın yayınlanmasına neden oldu. Öte yandan, Eğitim Hakkı Yasası özel hizmet sağlayıcıların örneğin öğretmen niteliği, müfredat, öğrenci-öğretmen oranı ve okul olanaklarıyla ilgili olarak kamu okulları için belirlenmiş standartlara uymasını şart koşsa da, eğitimde özel hükümlere izin vermektedir. Ülke çapında eğitimin özelleştirilmesi dalgasında, eşitsizlikler daha da büyümüştür. Farklı gelir düzeyine sahip hane halklarına hitap eden çok sayıda farklı türde okul ortaya çıkmıştır.
Kaygılarımız:
Devletin sorumluluğunda olan ilköğretim, okulları kâr amacıyla işleten özel aktörlerin eline geçmeye başladı. Zengin ve fakirlerin ödediği ücrete göre birden fazla eğitim kanalı yaratmanın, olanakların belirli bir toplumsal sınıfın elinde tekelleşmesine neden olacağına inanıyoruz. Fırsat eşitliği vizyonu, Hindistan’ın da imzacı olduğu çok sayıda uluslararası anlaşma tarafından evrensel bir hak olarak tanınmaktadır ve yetişkinler, siyasetçiler ya da iş çevrelerinin haklarıyla sınırlanamaz.
Ne yapmalı.
- Eğitim Hakkının uygulanmasına yönelik bir model oluştururken daha geniş kapsamda bir katılım sağlanmalıdır.
- Anayasada yapılan 86. değişiklik kapsamında eyaletin yaş grubunu 0 ila 18’e çekmesine ilişkin bir hüküm bulunmaktadır; bu nedenle eyaletler gerekirse bu yaş grubunu içermek için yeterli önlem almalıdır (eyaletlerin pek çoğunda gerekmektedir).
- Saygın bir ücret karşılığında kalıcı öğretmen ihtiyacı mevcuttur, böylece çocuklara doğru eğitim hizmeti sunmaya daha çok ilgi gösterebilirler.
- Hükümet kolayca erişilebilir mesafede daha çok okul inşa etmelidir ve hükümetin yerine getirmesi gereken görevlerin özel gruplarca üstlenmesine izin vermemelidir.
- Yasanın çeşitli hükümlerine ilişkin insanlar arasında farkındalık yaratılmalıdır, bu sayede insanlar yasanın doğru şekilde uygulanmasını sağlayabilirler.
- Daha canlı ve fonksiyonel hale getirmek için okul idaresine mali yardım sağlanmalıdır.
- Eyalet hükümetleri uygun yasal yetkiye sahip bir devlet eğitim komitesi kurmalıdır.
- Her türden özelleştirme ve ticarileştirme durdurulmalıdır. Temel eğitimde ya da ilköğretim düzeyinde hiçbir türden Kamu Özel Ortaklığına izin verilmemelidir.
- Yeni eğitim politikası SDG 4’ün taahhütleriyle uyumlu hale getirilmelidir.
- Hükümet, bu alana özel sektörün girmesine izin vermek yerine, Eğitim Hakkının uygulanması için yeterli fon yaratmak üzere eğitim vergisi gibi fon yaratan mekanizmalar kullanmalıdır.
One Comment
Pingback: New Education Policy and the Right to Education in India – Rama Kant Rai & Ratan Kumar | muteobserver