Kumar Ratan
Hindistan Ulusal Eğitim Koalisyonu
Eğitim bireyleri güçlendiren bir araçtır, toplumsal değişimin aracıdır. Eğitim, ekonomik kalkınma ve yaşam kalitesini iyileştirmede temel bir faktördür. Her şeyin ötesinde eğitim, insani kalkınma, yurttaşlık hakları ve demokrasi için kilit unsurdur.
Çağdaş liberal demokraside eğitim çocuklar için temel bir hak haline gelmiştir. Hindistan gibi gelişmekte olan bir ülkede, “Çocuklar için Ücretsiz ve Zorunlu Eğitim Hakkı Yasası” yürürlüğe girmiş ve ‘Eğitim Hakkı’ yasayla güvence altına alınan temel bir hak olarak kabul edilmiştir. Eğitim Hakkı Yasalarının hükümleri çocukların eğitim hakkının teminatında son derece önemlidir. Yasa, hiçbir ayrımcılık olmaksızın tüm çocuklara evrensel ve ücretsiz eğitim sağlama yükümlülüğünü Devletin taşıdığını vurgular. Bu doğrultuda, Hindistan Hükümeti tarafından takdire şayan önlemler alınmıştır.
Fakat aynı zamanda, Devletin toplumun tüm kesimlerine eğitim sağlama konusunda acınacak düzeyde başarısız olduğu da gözlemlenmektedir. Güvencesiz kesimler, yoksul ve marjinalleştirilenler, mağdurlar ve engelli çocuklar halen Hindistan’daki standart eğitim sisteminin dışında kalmaktadır. Bu acımasız gerçeğin altını çizen çeşitli raporlar mevcut. Hindistan’ın şehir ve köylerini gezen herkes, çocukların piyasada çocuk işçi olarak çalıştığını, kız çocuklarının evde iş gördüğünü, engelli çocukların ise eve hapsedildiğini gözlemleyebilir. Engelli çocuklar belki de, Hindistan’daki normal okullarda görünmeyen en geniş marjinal gruptur.
2011 verilerine göre, 0-29 yaş arasındaki 12,3 milyon engelli bireyin eğitime erişimi yok. Bunun 5 milyon 340 binini engelli kız çocuğu ve kadınlar oluşturuyor. Eğitim Hakkı gibi yasal düzenlemeler olmasına rağmen, Hindistan engelli çocuklara eğitim sağlayamıyor. Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’nin (UNCRPD) 24. Maddesi aşağıdaki hususlarda Devleti mesul kılar:
- I) Engelli çocuk ve gençlere, diğer çocuklarla eşit temelde eğitim sağlamak
- II) İçselleme sistemi dahilinde eğitim sunmak
Yakın tarihli bir BM raporu Hindistan’daki 2,9 milyon engelli çocuktan, 6-14 yaş arası 990.000 çocuğun (yüzde 34) okula kayıtlı olmadığını belirtmektedir. Rapor ayrıca bu oranın zihinsel engelli (yüzde 48), konuşma problemi olan (yüzde 36) ve çoklu engele sahip çocuklarda daha yüksek olduğunu söylemektedir.
Engelli çocukların eğitim sistemi içerisinde görünmez olduğu BM raporunda açıkça görülebilir. Devletin eğitim alanından çekilmesine ilişkin neoliberal vurgu bu çocukları standart eğitim sisteminde daha da görünmez hale getirmiştir.
Engelli çocuklar normal okullara kabul edilmeyerek daha da marjinalleştirilmektedir. Geçmişe kıyasla, on yıldır içselleyici eğitim ve engelli çocukların gereksinimlerine ilişkin farkındalık artmasına rağmen bu durum yaşanmaktadır.
İçselleyici eğitim I) katılımı engelleyen bariyerleri ortadan kaldırma yükümlülüğünün II) standart okullardaki tutum, politika ve uygulamayı engelli çocuklar da dahil tüm çocukların gereksinimleri uyarınca değiştirme ihtiyacının farkında olan bir süreçtir. İçsellemeyi mümkün hale getirebilmek için okulun buna hazır olması gerekir, örneğin eğitime engelli dostu, bariyersiz erişim olmalı ve öğrenme ortamına erişim sağlanmalıdır. Öğretmenler içselleme pedagojisi üzerine eğitim almalı, öğretme ve öğrenme materyalleri engelli çocukların ihtiyaçlarıyla uyumlu olmalıdır. Çocukların okuldaki gelişimini ölçmek için geleneksek sınav sistemi yerine kapsamlı ve sürekli değerlendirme sistemi uygulanmalıdır. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımı, sınıfı daha kaynaştırıcı hale getirmeye yardımcı olabilir. Engelli çocuklara burs ve ulaşım/refakatçi desteğine ilişkin hüküm, bu çocukların normal okullarda içsellenmesine yardım eder. Topluluk üyeleri ve engelli çocukların ebeveynleri okul idare ve yönetimine katılmalıdır. Bu uygulama, engelli çocuklar da dahil tüm çocukların ihtiyaçlarını karşılayan okul idaresinin yerinden yönetimine ve yerelleşmesine yol açacaktır. İçselleme eğitimi konseptinin kapsamı genişletilmeli ve salt yaygın katılımın ötesine geçmelidir. Eğitimin kalitesi ve çocukların okulu bırakma oranı ayrıca vurgulanmalıdır.
Kâr odaklı özel sektör, engelli çocukların standart okullarda eğitimini önemsemez ve önemsemeyecektir. Okul alt yapısını engelli dostu hale getirmek için yapılan masraf, engelli dostu öğretme-öğrenme materyallerine yatırım ve daha da önemlisi kalifiye eğitimli öğretmen istihdamı kâr odaklı özel okullar tarafından tercih edilmez. Engelli çocuklar bu okullara kolayca kabul edilmemektedir. Özel okulların yüksek ücretleri de ebeveynlerin engelli çocuklarını okula yazdırma şevkini daha da kırmaktadır. Düşük maliyetli özel okullar ise engelli çocukların ihtiyaçlarına duyarlı değildir ve okulu erişilebilir hale getirmek için yeterli ekipmanla donatılmamıştır.
Bu durumda devletin rolü son derece önemli hale gelmektedir. Engelli çocukların temel eğitim hakkı yalnızca hükümetin sorumluluğundadır. Eğitim Hakkı Yasası önemli bir düzenleme, ancak İçselleyici Eğitim Hakkı’nın teminatıyla ilgili zorluklar devam ediyor.
Şirketler ve sermaye gruplarından gelen baskıyla eğitim ticarileştiriliyor. Eğitimin özelleştirilmesiyle ilgili olarak artan bir uluslararası endişe mevcut. Özelleştirmenin sosyal adalet ve eşitlik ilkesi üzerindeki yansımalarını vurgulayan İnsan Hakları Konseyi Eğitim Özel Raportörü Kishore Singh, özelleştirmenin dışlama mekanizmasını beslediğine ve dezavantajlıların özel okullara erişemediğine dikkat çekmiştir. ;çselleyici ve kapsayıcı bir sistem olmazsa, nitelikli eğitim de olmaz. Özel okullar engelli çocukları genellikle teşvik etmiyor.
Hindistan ve diğer gelişmekte olan ülkelerde devlet sosyal hizmetler alanından elini çekiyor. Devlet okullarına ayrılan bütçelerde kesintilere gidiliyor. Hindistan’ın farklı bölgelerinde devlet okulları kapatılıyor ya da birleştiriliyor. Öğretmenler sözleşmeli işçi statüsüne getirilerek yarı zamanlı istihdam ediliyor. Öğretmenler içselleyici eğitim konusunda yeterli eğitime sahip değil. Okul alt yapısına ayrılan düşük bütçe nedeniyle erişim engelleri bulunuyor. Ayrıca bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımı bir yana, çoğu devlet okulu temiz içme suyu, elektrik, sandalye, kaliteli tahta, yeterli kalifiye ve eğitimli öğretmen gibi temel olanaklara bile sahip değil.
Herkes için kapsayıcı ve nitelikli eğitimin teminatı, devletin rolünü yeniden doğrulamayı gerektirir. Hükümet okullarda kalifiye, eğitimli öğretmen istihdamı, engelsiz erişim, engelli dostu öğretme-öğrenme materyali, yeterli mali kaynak, yönetişim ve içselleme politikası, planlama, iletişim ve bilgi teknolojilerinin kullanımı gibi ihtiyaçları garanti altına almalıdır. Eğitimin ticarileştirilmesi teşvik edilmemeli ve kâr amaçlı özel okulların yerini içselleyici ve etkili devlet okulları almalıdır. Engelli çocukların eğitim haklarındaki boşluklar ancak bu şekilde doldurulabilir ve içselleyici eğitimin hedeflerine ulaşılabilir. Dünyamızı adil ve kapsayıcı bir yer haline getirmek için bunu yapmamız gerekiyor.