“… Genç, eğitimli, hırslı. Tam da istediğimiz İnsanlar”
Çoğu sığınmacılar genç, eğitimli, hırslı. Tam da istediğimiz İnsanlar. Bu birikim iyi değerlendirildiğinde ikinci bir ekonomik mucizeye (Wirtschaftswunder) etkide bulunabilir – 50’lerde ve 60’larda gelen konuk işçilerin ekonomiye katkısında olduğu gibi.
Dieter Zetsche (Daimler Ceo’su / Bild am Sonntag 06.09.2015)
İkinci Dünya savaşından sonra Almanya işgücü açığını gidermek için 1955 yılından itibaren İtalya, Yunanistan ve Portekiz gibi ülkelerden işçi almaya başlamış ve 31 Ekim 1961’de Türkiye ile imzalanan anlaşma ile işçi alımına Türkiye ile devam etmiştir.
Gelen insanlar genç, kalifiye ve hırslı olup, gidecekleri kentlere ve sanayi bölgelerine göre ayrılıyor, genelde barakalarda, yurtlarda (Heim) kalınıyor, kimileri tek odalı bir ev buluyor, bazıları da aile yurtlarına taşınıyordu.
Almanya’ya işgücü göçü sonraları aile birleşimi, ilticacılık adı altında devam etti. Doğu Bloku’nun dağılması ve iki Almanya’nın birleşmesi işgücü açığını kapatmaya yetmedi.
Daha fazla kâr için daha düşük ücretle çalışacak daha fazla işçiye ihtiyaç vardı. Almanya giderek yaşlanıyor ve her yıl -verilere göre- 500.000 yeni işçiye gereksinim duyuluyordu.
“Arap Baharı” adı altında Ortadoğu’- yu yeniden şekillendirme girişimi (rejim değişiklikleri) ters tepmiş, Batı’nın Afganistan, Irak, Yemen, Libya ve Suriye gibi ülkelere doğrudan ya da dolaylı müdahaleleri milyonlarca insanı sığınmacı statüsüne sürüklemişti.
Sığındıkları ülkelerde umduklarını bulamayan, vatanlarından göç ettirilmiş, her şeylerini yitirmiş bu insanlar daha iyi bir yaşam için canları pahasına Avrupa yolunu tutmuştur.
Gelen sığınmacılar ise ilk başta alkışlarla karşılanıyor, onlara hediye veriliyordu. Ülke geneline paylaştırılıyor, barakalara, yurtlara sıkıştırılıyordu. Bu resim tanıdık bir resimdi. Bu resim yarım yüzyıl önce çekilmişti, bugün ile bir farkı “siyahbeyaz” olmasıydı. O gün onlara “konuk işçi” deniliyordu. Bugün ise yeni adları “sığınmacı”ydı.
“Peki ne olacak bu sığınmacıların hali?” diye sorulduğunda, geçmişi, “konuk işçi”lerin düştüğü durumları anımsamak yetecektir.
Almanya tarihinde bir kez daha ihtiyaç duğduğu milyonlarca insanı, hazır ve ucuz işçigücü olarak, “sığınmacı” statüsü altında temin etti.
“Alan memnun, satan memnun”du!