Ülkemiz 6 Şubat 2023’te, tarihte ender görülen bir çoklu-deprem faciası yaşadı. 11 ilimizi ve Suriye’yi sarsan bu depremler on binlerce ölüme, sakatlanmaya, ampütasyona, iç ve dış göçe ve 14 milyon insanı farklı biçimlerde etkileyen bir yıkıma neden oldu.
Yalnızca insanlar değil, aynı zamanda eğitim ve barınma hakkı, sağlık hizmetleri, gıdaya, temiz su ve havaya erişim, özel yaşam ve siyasi şeffaflık da enkaz altında kaldı.
Deprem bölgesinde yaşayanlar ve onları ülke genelinde destekleyenler olanakları dahilinde ya da bu olanakları kat kat aşan eforlar sergilemekte, mevcut ve yakıcı sorunların analizini yapmak, kamuoyunu aydınlatmak ve çözümler üretmek amacıyla olağanüstü çabalar sarfetmektedir. Bu çabaların sonucunda çok sayıda döküman, rapor, bildiri vb. yayınlar hazırlanmış, konferanslar düzenlenmiş ve politik karar vericiler üzerinde etkili olunmaya çalışılmıştır.
Depremden bu yana geçen 1,5 yıllık süre zarfında, deprem bölgesinde yaşayanlar ve ülke genelindeki destekçileri yaptıkları çalışmalarda artık bir tıkanma noktasına gelmiş görünmektedir, zira geleceğe dair mutlak bir belirsizlik hakimdir; yetkililerin mevcut soru ve sorunlara zamanında ve uygun yanıtlar vereceklerine dair beklentiler tükenmiştir
Neyin, ne zaman, nasıl, nereye, hangi bilimsel verilere dayanarak inşa edildiği halk için belirsizdir. Topraklar istimlak edilmekte, rezerv alan gibi uygulamalarla durum daha da karmaşık bir hal almaktadır. Kültürel ve demografik özelliklerin korunarak kentlerin “yeniden inşa” edileceğine olan inanç adeta bir batıl inanca dönüşmüştür.
Depremin yarattığı tahribatı aşmanın yegane adresi olması gereken kamu kuruluşları, artık sorunun bir parçası haline gelmiştir. Halk bilinçli olarak yanıltılmakta, yıpratılmakta, bilgi aktarımı kesilmekte, finansman kaynakları ve bunların harcama biçimleri mutlak gizlilik kurallarına tabi tutulmaktadır.
Birçok kamu binası, hastane, okul, yollar, altyapı vb. yıkılmıştır. Geride bıraktığımız 16 ayı aşkın sürede yapılan uygulamalar ise, eğitim,, barınma, su ve gıda gibi bir dizi insan hakkının uygulanması noktasında ciddi şüphe uyandıran bir boyuta evrilmiştir.
Bu çerçevede, depremzede halkın hakları artık demokratik kitle örgütlerinin koruması altına alınmak zorundadır. İNSAN HAKLARI PERSPEKTİFİNDEN 6 ŞUBAT DEPREMLERİ – TIKANMA NOKTASINDA BİR KONFERANS” başlığı altında 25 Mayıs 2024’te gerçekleştirilen konferansın başlangıç aşamasını oluşturduğu yeni bir faaliyet programı hazırlamanın, bu demokratik kitle örgütlerinin ortak çabasının ve mutabakatının bir neticesi olması gerektiği artık yadsınamaz bir gerçektir.
Bu minvalde, sizleri kuruluş aşamasında bulunan DEPREM DAYANIŞMA KONSEYİ’ne üye olmaya ve TIKANMAYI AŞMAK İÇİN 2024/25 PROGRAMI’nı hazırlamaya davet ediyoruz. Bu daveti kabul etmenizden büyük bir memnuniyet duyacağımızı belirtiriz. Fikir vermesi açısından ön taslak olarak ekteki programı dikkatlerinize ayrıca sunuyoruz.
Şimdiden ilginiz ve duyarlılığınızdan dolayı teşekkür ederiz.
Saygılarımızla