Christian Filko
Viyana Pedagoji Yüksekokulu
Bu üç kriz dünya toplumunun 21. yüzyılda yüz yüze bırakıldığı ve üstesinden gelmesi gereken güncel küresel sorunların küçük bir kısmını oluşturuyor. Her üç kriz şunu açığa çıkarıyor: Bu fenomenler sosyal bilimler ve ekonomi bilimlerinde globalleşme olarak adlandırılıyor ve küreselleşme çağında lokal ve global eylemlerin, aktörlerin ve yapıların çoklu bağlatılarını betimliyor. Nitekim küreselleşmeye erişimdeki bu tarza Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri de (SDG’ler) yöneliyor. Bu hedefler, Birleşmiş Milletler tarafından 2015’te formüle edilen ve küresel adalet ve sürdürülebilirliği güçlendirmek için 2030’a kadar varılması gereken, BM Genel Kurulu’nca kabul edilen hedeflerdir. Kaleme alınan bu makale – mevcut çoklu kriz durumundan hareketle – SDG’lerin küresel sorunların çözümündeki potansiyel ve perspektiflerini analiz etmekte ve aynı zamanda, sürdürülebilir hedefler daha ayrıntılı ele alındığında bunların hangi çelişki ve eksiklerinin açığa çıktını yansıtmaktadır. Nihayet bu vargılara dayanarak SDG’lerin Global Citizenship Education (GCE) yönünde eleştirel bir doğrultuya oturtulması anlamında yeniden düşünülmesi için bir son söze yer verilecektir.
24 Şubat 2022’de Rus Birlikleri’nin işgaliyle savaşa dönüşen Ukrayna’daki ihtilaf, hâlâ herkesin iliklerine kadar işlemiş durumda, zira kısa bir süre öncesine kadar 21. yüzyılda Avrupa topraklarında bir savaş çıkması olanaklı görünmüyordu. Ancak Rus ordusunun Ukrayna’ya saldırısı, varsayılan güvenlik duygusunun nasıl çabucak bozulduğunu ve demokratik hükümet, toplum ve yaşam biçimlerinin (bkz. Himmelmann 2016) ne kadar hızlı tehdit edilebildiğini açıkça gösterdi. Çünkü Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı demokrasiye (de) bir saldırı oluşturuyor.
Ukrayna’daki gelişmelerin yanı sıra Kovid pandemisi de etkisini gösteriyor ve taş üstünde taş bırakmıyor. Kovid pandemisi ve sonuçları güvenli olduğu varsayılan bir sistemin öngörülemeyen olaylar karşısında ne denli dengesiz olduğunu gün yüzüne çıkardı. Aynı oranda sarsıcı olan şey, öngörülebilen, hatta bir krizin neredeyse her gün görülebilir ve hissedilebilir semptomlarının tehlikesizmiş gibi gösterilmesi ve inkâr edilmesidir. İklim krizi ve onu ele alış biçimi çoktan büyük bir gelecek sorununa dönüştü. Burada sürdürülebilirlik ve barış el ele tutunuyor. 2015’te BM Genel Kurul’u tarafından kabul edilen Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri olarak Sustainable Development Goals (SDGs) temelinde, 2030’a kadar sürdürülebilirliği daha yüksek ve barışçıl bir dünya toplumuna götürecek ekolojik- (ekonomik-)sosyal bir dönüşüm amaçlanıyor. SDG’lerin öncülü olan ve Millennium Goals olarak adlandırılan hedeflerden farklı olarak, SDG’ler salt Küresel Güney’i değil, aksine Küresel Kuzey’in devletlerini de sorumluluklar kapsamına alıyor. Aşağıdaki grafikte de görülebileceği gibi, 2030’a kadar hayata geçirilmek üzere, SDG’ler, 17 hedef ile 169 alt hedefe bölünüyor ve sosyal, ekonomik, politik ve ekolojik hedefler formüle ediliyor.
2030 Gündemi’nin 17 hedefi renkli tasarlanmış kutucukları nedeniyle oldukça yaygın ve çok tanınmış olmakla birlikte, önsöze bir bakış SDG’lerin amacının anlaşılması ve içeriklerinin birbiriyle ilişkilendirilmesi için önemli: Bu gündem insanlar, gezegen ve refah için bir eylem planıdır. O ayrıca evrensel barışı daha büyük bir özgürlükle sağlamlaştıracak. […] Onlar [Gündemin amaçları] insan haklarının ve cinsiyet eşitliğinin hayata geçirilmesine ve tüm kadın ve kızların özerkliğini sağlamaya odaklıdır. Onlar entegre edilmiş ve bölünmezdir ve uygun bir biçimde sürdürülebilir kalkınmanın üç boyutunu karşılamaktadır: Ekonomik, sosyal ve ekolojik boyutlar“ (Birleşmiş Milletler 2015, o.S.).
Sürdürülebilir kalkınmanın 17 hedefinin bölünemezliği – insan haklarında olduğu gibi – kapsamlı biçimde uygulanmaları için bir temel oluşturur ve farklı boyutların bütünleyici karakterini aydınlatır. 2030 Gündemi’nin sosyal ve ekonomik boyutları uygulanmadan ekolojik dönüşüm de mümkün değil ve tersi. SDG’lerde formüle edilen hedefler sürdürülebilirliği sağlamak için çevre, ekonomi ve toplumu aynı ölçüde dikkate almak istiyor. Burada haklı olarak ekonomik büyüme (hedef 8) ve özellikle de “artan ekonomik üretkenlik” (BKA o.J., hedef 8.2.) talebinin ekolojik hedeflerle – örneğin iklim (hedef 13), karasal yaşam (hedef 14) ve sudaki yaşam (hedef 15) – ve sosyal hedeflerle – örneğin eşitsizliklerin azaltılması (hedef 10), yoksulluğa son (hedef 1) – nasıl bağdaşacağı sorusu yöneltiliyor. Peki insanın, hayvanın ve gezegendeki diğer ‘kaynakların’ ekonomi için kullanılabilirliği mantığına inanan neoliberal anlayışlar insanın ve gezegenin sömürülmesine yol açmamış mıydı? Ekonomik hedefler SDG’ler kapsamında baskın olmasa da, ekonomik büyüme ve sanayinin cinsiyet eşitliği, yoksullukla mücadele ve daha nitelikli eğitim ile aynı solukta dile getirilip getirilemeyeceği sorusu üzerinde eleştirel düşünmek söz konusudur.
Peki ‘büyük’ sosyal-ekolojik dönüşümü sağlamak üzere, küreselleşen ve kapitalizmin etkisindeki bir dünyada tüm eleştirilere rağmen bir kilometre taşı ifade eden SDG’ler nasıl uygulanabilir? Bu soruya verilen yanıtlar karmaşıktır ve her şeyi kapsayabilir değildir. Farklı disiplinler – politik eğitimden, insan hakları eğitimi ve barış pedagojisine, küresel öğrenim ve sürdürülebilir kalkınma için eğitimden ekonomik eğitim ve tüketici eğitimine kadar – bu soruların kısmi görünümlerini ele alıyor ve farklı yaklamışlar sunuyor. Global Citizenship Education (GCE) bu farklı erişimleri birleştiriyor ve “dünya toplumu için politik eğitim” anlamında geleceğin sorunlarıyla disiplinlerarası bir tartışma olarak kendini kavrıyor (bkz. Wintersteiner vd. 2015). GCE farklı erişimleri birleştiriyor ve bir umbrella term olarak görülebilir (bkz. agy., S. 9). Burada GCE içerisinde birbirinden farklı, glokalleşmiş dünyada küresel sorunların çözümünde iki temel erişim saptamak mümkün ve bunlar Soft Global Citizenship Education ve Critical Global Citizenship Education olarak karakterize edilebilir:
Soft GCE Küresel Güney’de yoksulluk ve çaresizliği sorun olarak ortaya koyarken ve bunları Küresel Güney’in gelişmemişliğine dayandırırken – aynı zamanda o kendi ayrıcalıklarını, üzerinde düşünmeden, doğal kabul eder –, Critical GCE karmaşık yapıları ve eşit olmayan güç ilişkilerini egemen küresel eşitsizliğin ve adaletsizliğin nedenleri olarak görür. Böylece küresel sorunları ele alırkenki gerekçeler de farklılık gösteriyor: Soft yaklaşım insani-manevi düzleme seslenirken, eleştirel yaklaşım, (politik) yurttaş olarak varolmanın küresel boyuta sahip etik ve politik sorular doğurduğu argümanıyla hareket eder. GCE’ye yönelik bu çok farklı tutumlar ve erişim biçimleri, varsayılan batı üstünlüğüne yaklaşımda yansılarını bulur. Ve varsayılan bu üstünlük – doğrultuya göre – üzerinde düşünülmeden yeniden üretilir (soft yaklaşım) ya da eleştirilir (critical yaklaşım). Bu nedenle farklı erişim yollarından dğan ve bağış toplamaktan kendi pozisyonunu gözden geçirmeye ve de politik karar vericilere seslenmeye dek uzanan eylem seçenekleri de birbirinden farklı olmuştur (bkz. Andreotti 2006, S. 46 ve akabindeki sayfalar.; Wintersteiner vd. 2015, S. 11). SDG’lerin başarıyla uygulanması için, onların çelişki ve eksiklerini konu alan ve eşit olmayan güç ilişkileri hakkında düşündüren bir Critical Global Citizenship Education gerekli görünüyor, ki SDG’lerin kendisi bu güç ilişkileri içerisinde ortaya çıkmıştır ve burada uygulanmaları beklenmektedir. Küresel sorunların aşılması netice itibariyle daima bir küresel adalet sorunudur – bu özellikle çoklu kriz durumlarında açıklık kazanan bir olgudur.
Bibliyografya
Andreotti, Vanessa (2006): Soft versus critical Citizenship Education. In: Policy & Practice – A Development Education Review, 3/2015, S. 40-51.
BKA (o.J.): Nachhaltige Entwicklung – Agenda 2030 / SDGs. Online abrufbar unter: https://www.bundeskanzleramt.gv.at/themen/nachhaltige-entwicklung-agenda-2030.html [zuletzt: 05.03.2022]
Himmelmann, Gerhard (2016): Demokratie Lernen als Lebens-, Gesellschafts- und Herrschaftsform. 4. Auflage. Schwalbach/Ts.: Wochenschau Verlag.
Vereinte Nationen (2015): Resolution der Generalversammlung, verabschiedet am 25. September 2015. A/RES/70/1.Online abrufbar unter: https://www.un.org/depts/german/gv-70/band1/ar70001.pdf [zuletzt: 05.03.2022]Wintersteiner, Werner / Grobbauer, Heidi / Diendorfer,
Gertraud / Reitmair-Juárez, Susanne (2015): Global Citizenship Education. Politische Bildung für die Weltgesellschaft. 2. Auflage. Klagenfurt – Salzburg – Wien: Unesco.