Yonela Mlambo | Cape Town Üniversitesi İnsanbilimleri Fakültesi Öğrencisi – Güney Afrika
Güney Afrika’daki yüksek öğretim kurumlarının önündeki çağdaş bariyerleri anlamak için, Güney Afrika’nın ve tarihsel geçmişinin bilincinde olmalı ve burada yaşamalı, jeopolitik iktisadi liberal düzen ile bütünün özgün bir parçası olarak, Afrika Ulusal Kongresi (ANC) tarafından yönetilen ulusalcı hükümetin mevcut başarısızlıklarını kavramalıyız. 2015’te gerçekleşen #FeesMustFall (Harçlar Düşmeli) ve #End-Outsourcing (Dış Kaynağa Hayır) öğrenci ayaklanmaları, yukarıda bahsi geçen fenomenin bir tezahürüdür.
Güney Afrika’nın kısa
eğitim tarihi
Yükseköğretime erişimde çağdaş bariyerleri kavramak için, konudan saparak Güney Afrika’nın eğitim tarihini eşelemeliyiz. Güney Afrika’daki yükseköğretim kurumlarının önündeki engeller, Bantu Eğitimi nedeniyle siyah öğrencilerin çoğu tarafından büyük deneyimlenmektedir. Khuzwaya, Verwoerd tarafından uygulamaya koyulan Bantu Eğitimi’nin siyah öğrencilerin yükseköğretim kurumlarına erişimine dair başarı şansını gölgelediği konusunda Tabata ile hemfikirdir (Khuzwayo, 1985; Tabata,1959). Khuzwayo’nun Bantu Eğitimi’nin alaşağı ettiği İngiliz sömürgeci eğitim sistemine dair çekincelerinin farkına varmamız elzemdir. Khuzwayo İngiliz sömürgeci sisteminin Bantu Eğitimi’nden daha iyi olduğunu not düşmüştür. Öte yandan, Khuzwayo aynı zamanda, İngiliz sömürgeci eğitiminin siyah toplumunun geri kalanında belirsiz ve çelişkili durumda öğrenciler yaratmaya çalıştığını da belirtmektedir (Khuzwayo, 1985).
Verwoerd’ın elit, eğitimli ve uygar siyah insanlar üreten İngiliz sömürgeci eğitimine duyduğu kıskançlık, Bantu Eğitimi’nin sistematik olarak vasıfsız siyahi bireyler üretmek ve siyahi bireyleri beyaz Güney Afrika nüfusunun hizmetçisine dönüştürmek üzere tasarlanan Bantu Eğitimi’ni doğurmuştur. Verwoerd’ın Bantu Eğitim politikasını layıkıyla anlayabilmek için ondan bu uzun alıntıyı yapmak uygun olacaktır. “Sorumlu olduğum Birimin politikası (Bantu) şudur; eğitim, Rezervasyon bölgelerinde kendi ayakları üzerinde durmalı ve kökleri Bantu toplumunun ruhuna ve varlığına uzanmalıdır. .. . Avrupalı topluluk içerisinde, belirli emek biçimlerinin dışında ona (siyahi bireye) yer yoktur. … Bu nedenle, amacı Avrupalı topluluğa nüfuz etmesini sağlamak olan bir eğitim almanın ona hiçbir faydası yoktur. Şimdiye kadar, onu kendi topluluğundan uzaklaştıran ve otlamasına izin verilmemiş Avrupalı toplumun çayırlarını göstererek yanlış yönlendiren bir okul sistemine tabi olmuştu.” (Tabata, 1959:38).
Yukarıda, Tabata’dan Verwoerd’ın sözlerine ilişkin yapılan alıntı, siyahi öğrencileri beyaz Güney Afrika’nın hizmetçilerine indirgemiş Bantu Eğitim politikasının formülasyonunu içermektedir. Siyahi öğretmenlerin sistematik şekilde vasıfsızlaştırılması, siyahi öğrencilerin vasıfsızlaşmasını doğurmuştur. Siyah öğrencilerin, kendilerinin ve toplumlarının gelişimini sağlayacak beceriler edinmesi engellenmiştir. Örneğin, marangozluk, siyah öğrencilere öğretilmesi yasaklanan çalışma alanlarından biri olmuştur (Tabata, 1959).
Dahası, nitelikli siyahi üniversite hocaları rejim için bir tehdit haline gelmiştir. Bu nedenle, uysal ve söz dinleyen eğitimcilerle değiştirilmeleri gerekmiştir. Siyahi öğretmenler, öğretmen olarak görevlerini yerine getirirken muazzam düzeyde onur kırıcı davranışlara maruz kalmıştır. Öyle ki, sömürge idaresinin isteğiyle birden bire görevlerinin icrasından uzaklaştırılmışlardır. Beyaz çiftliklerde kurulu okullarda, verilen eğitim hususunda çiftçinin budala zorbalığına maruz kalan öğretmenler çalışmıştır. Beyaz çiftçi, ne zaman kendisine faydası olacağını düşünse, eğitimi her istediğinde bölebilmiştir. Aynı şekilde Bantustan’ların okullarında çalışan öğretmenler de çoğu okuma yazma bilmeyen, sözde geleneksel liderlerin zorbalığına maruz kalmıştır.
Ayrı yükseköğretim kurumları ise hiçbir altyapı yatırımı olmadan kurumsallaşmıştır. Ayrı yükseköğretim kurumlarının, Bantu Eğitim politikası formülasyonunun öne sürdüğü temel eğitime yanıt vermesi gerekmiştir. Siyah öğrencilerin eğitim finansmanı ile beyaz öğrencilerin eğitim finansmanı arasındaki eşitsizlik çok yüksek olmuştur. Hükümet siyah öğrencilerin eğitimine ayrılan bütçede son derece yüksek kesintiler yapmıştır, öyle ki…. “hem öğretmen hem de derslik, her gün iki farklı öğrenci grubuna hizmet verebilecek hale gelecektir” (Tabata, 1959:37). Bu nedenle, Bantu Eğitimi, siyah öğrenciler hiçbir beceri kazandırmayan bir eğitim aldığından, ucuz, siyah emek gücü yaratarak Apartheid hükümetinin ihtiyaçlarına yanıt vermiştir.
Bu nedenle, yükseköğretim kurumlarına erişimin önündeki çağdaş engelleri kavrayabilmek için jeopolitik iktisadi neoliberal düzenin, Güney Afrika’da siyah öğrencilerin yükseköğretime erişimini nasıl engellediğine bakmamız dikkat çekicidir.
Jeopolitik iktisadi
neoliberal düzen
Güney Afrika 1994’te bağımsızlığını kazandığında, neoliberal bir düzenin zaferine tanıklık eden jeopolitik iktisadi düzenle karşı karşıya kaldı (Reddy, 2015). Buna karşın, 2015 #FeesMustFall ve #EndOutsourcing ayaklanmaları neoliberal düzene duyulan rahatsızlığı tecellisi olmuştur. Neoliberal düzen, eğitim gibi temel kamu hizmetlerinin metalaşmasını verimlilik olarak gören özel sektör tutumunu benimsemiştir.
(Johnson, 2001, Luckett ve Pontarelli, 2016). Harvey (2011:75), eğitim gibi temel kamu hizmetlerini metalaştıran neoliberal aklı layıkıyla tespit etmektedir. Eğitimi metalaştıran neoliberal mantık şu anda Güney Afrika’da çirkin kafasını şaha kaldırmaktadır. Güney Afrika’da eğitimin nasıl metalaştırıldığını ortaya koymak için makalenin ilerleyen bölümlerinde bu konuya geri döneceğiz.
Güney Afrika’da eğitimin metalaştırılması, diğer Afrika ülkelerinin bağımsızlık sonrası benimsemek zorunda kaldıkları rotayı izlediğinden, Güney Afrika istisnailiği konseptini hükümsüz kılmaktadır. Ayrıca, Mandani (1998) Güney Afrika istisnailiğini yeterli bir biçimde aydınlatmakta ve çürütmektedir.
Bunun dışında, Makerere Üniversi-tesi”nin piyasalaştırılması Güney Afri-ka’yı daha kapsamlı bir Afrika deneyimi çerçevesinde konumlandırmakta ve Afrika kıtası ile diğer kıtalarda herhangi bir bölgede, yüksek öğretimin metalaştırılmasına ilişkin prototip, temsili bir vaka çalışması olarak hizmet görmektedir. Makerere Üniversitesi Dünya Bankası’nın buyruğuyla ticarileştirilmiş ve üniversitenin bir bütün olarak mesleki eğitim veren yapıya dönüştürülmesi sürecini deneyimlemiştir (Murunga, 2007).
Güney Afrika yükseköğrenimi de Makerere Üniversitesi ile benzer deneyimleri paylaşmaktadır. 1990’larda Güney Afrika üniversiteleri, kamu kuruluşlarına kadar genişletilen neoliberal verimlilik politikalarını benimsemeye başladı (Johnson, 2011, Luckett ve Pontarelli, 2016). Üniversiteler, dış kaynak kullanımı ve önemli tasarruf uygulamalarına yol açan ‘çalışan sayısını değiştirme’ (doğru ölçeklendirme) ile ‘asli olan’ ve ‘asli olmayan’ görevleri ayırma macerasına doğru yola çıkmıştır (Johnson, 2001). Öte yandan tasarruf uygulamaları, harç artışlarında erteleme sonucunu doğurmayıp, aksine, harçlar sürekli artmaya devam etmiştir. Sonuç olarak, bu durum #FeesMustFall (Harçlar Düşmeli) ve #EndOutsourcing (Dış Kaynağa Hayır) pankartları altında öğrenci ayaklanmalarına neden olmuştur.
Ancak, önce yukarıda bahsedilen öğrenci ayaklanmasını kavramsallaştırmamız ve özel sektörün görünmez, fakat güçlü elinin yükseköğretimin dış kaynak kullanımı ve metalaştırılmasından nasıl fayda sağladığını aydınlatmamız yerinde olacaktır. 1990’larda dış kaynak kullanımı başladığında, daha önce ifade edildiği gibi, önemli tasarruf ve kesintilere gidildi. Bu durum, aynı zamanda öğrencilerin ebeveynleri de olan çalışanlar için, tasarrufun ardından çocuklarının yükseköğretimini finanse etmenin yollarını bulmaları gerektiği anlamına geliyordu (Johnson, 2001, Luckett ve Pontarelli, 2016). Elbette, bu tasarruf ve kesintileri yükseköğretimle sınırlayamayız. Güney Afrika 1994 sonrası yüksek işsizlik oranlarını görmüştür. Neoliberal düzenin zaferiyle diğer sektörler de etkilenmiştir.
Tasarruf amacıyla işten çıkarılan işçiler, bakmakla yükümlü oldukları kişiler için aldıkları ve çocuklarının büyük ölçüde faydalandığı sosyal yardımlarını kaybetmiştir (Johnson, 2001). Dahası, dış kaynak kullanımına gidilmesinden etkilenen öğrencilerin çoğu siyahtı ve eski devlet üniversiteleri istihdam alanı olduğundan, bundan etkilenenler halen siyah öğrencilerdir (Johnson, 2001). Dolayısıyla, #FeesMustFall ve #EndOutsourcing sırasında daha çok siyah öğrencilerin katılımına tanık olduk. Bu hiçbir şekilde, harçların kendilerini de etkilediğini söylemek isteyen öğrencileri bundan mahrum bırakma ve/veya yadsıma girişimi değildir. Aynı şekilde, bu siyah öğrencilerin homojen olduğunu öne sürme girişimi de değildir. Amacı, Güney Afrika’da yükseköğretime erişimde engellerle karşılaşan öğrencilerin çoğunun siyah olduğunu vurgulamaktır.
Ebeveynler dış kaynak kullanımı nedeniyle işten çıkarıldığında, ‘başarıyla’ istihdam edilen taşeron işçiler yetersiz bir düzeye düşen maaşlar aldıklarından, özel sektör bu talihsiz olaydan fayda sağladı. Supercare ya da Metro, bu talihsiz dış kaynak kullanımı olgusundan büyük ölçüde faydalanan şirketlerdendir ve diğer özel yemekhane sözleşmeleri Fedics şirketi ile diğer çok sayıda özel şirkete verilmiştir (Johnson, 2011). Dış kaynak kullanımı olgusu, işçilerin mağduriyeti ve sömürüsünü beraberinde getirmiştir (Johnson, 2011; Luckett ve Pontarelli, 2016).
Özel sektör dış kaynak kullanımından büyük ölçüde faydalanmıştır. Bu nedenle aileler, devlet tarafından yüksek öğretime erişimdeki bariyerleri azaltmak üzere uygulamaya koyduğu, çeşitli sınırlılıkları olan Ulusal Öğrenci Finansman Yardımı Programı (NSFAS) olmasına rağmen, çocuklarının eğitimini finanse etmenin başka yollarını bulmak zorunda kalmıştır. NSFAS’nin yükseköğretime erişimdeki engelleri hafifletmeye dönük çabaları olsa da, öğrencilerin mali anlamda dışlanması halen devam ediyor. NFAS yaz ve/veya güz dönemi harçları ödenmediğinden ya da kısmen ödediğinden dışarıda bırakılan öğrenciler bulunuyor. Bu öğrencilerden biri olan Tokelo (öğrenciyi korumak adına mahlası), 2018 akademik yılının başlangıcında kaydını sildirmek zorunda kalmış, çünkü NSFAS yaz okulu harcını ödememiş. Cape Town Üniversitesi finansal ve/veya akademik dışlanmanın prototip örneklerinden biri olmuştur, ayrıca önceki deneyimi aktaran kişi üniversite fakültelerinden birinde çalışmaktadır.
Buna ek olarak, NSFAS’ın sınırlılık-larından biri finansmanda eşik değerinin yıllık maaş olmasıdır. Güney Afrika’daki çoğu siyah aile için, çekirdek aile kavramı pek geçerli değildir ve yüksek işsizlik oranıyla, öyle ya da böyle, çalışan kimseler geniş aile üyelerini mali olarak destekleme eğilimindedir. Bu nedenle NSFAS’ın parasal eşik değeri sınırlarına ulaşmaktadır.
Afrika Ulusal Kongresi
Hükümetinin Başarısızlıkları
Normal demokratik bir devlette, örneğin ilköğretimden sorumlu birimin ders yılı başlangıcında okullara ders kitaplarını geç dağıtması gibi, devletin yetersiz hizmet sağlaması oy verme ya da muhalefet partilerine iktidara gelme fırsatı sunma gibi itici bir güce hizmet eder. Ancak Güney Afrika gibi yerleşimci sömürgeci olan bir devlette bunun olması pek muhtemel değildir. Bu gerçekleşirse, ulusalcı iktidar partisi iktidarı bırakma düşüncesine karşı kör ve sağır hale gelir. Zimbabwe’de bunun bir örneğini yaşamıştır; muhalefet partisi seçimleri kazandığı halde iktidardaki parti iktidarı bırakmayı reddetmiştir, çünkü yerleşimci sömürgeci bir devlette iktidar partisinin zihniyetine göre sözde devletlerini “yönetmede” imtiyazlı bir konuma sahiptir (Mangcu, 2008). Bununla birlikte, Ulusal Afrika Kongresi (ANC) de Güney Afrika’nın yönetiminde benzer ayrıcalıklı bir rolü olduğu düşüncesine sahip, öyle ki ANC yetkililerinin Güney Afrika’yı İsa geri dönünceye kadar yöneteceklerini söylediği duyulmuştur. Fakat, 2016 yerel seçimleri ve son genel seçimler, eğer genel seçimlerde alt edilebilirse, ANC’nin iktidardan barış içinde ayrılacağını gösteriyor gibi.
ANC ilk demokratik seçimi kazandığında, siyah insanların siyahların idaresindeki bir hükümetten daha fazlasını beklediğini söyleyen politik-felsefi ilkeler ilan edildi (Reddy, 2015). Siyah insanların hem temel hem de yükseköğretime erişiminin reddedildiği, Güney Afrika’nın eğitim geçmişi düşünüldüğünde, eğitime erişim ve diğer çok sayıda hakkın temel insan hakkı olarak görülmesi gerektiğine ilişkin varsayımlar ANC yönetimindeki hükümetin öncelikleri olacaktı.
ANC’nin üç müttefikiyle birlikte oluşturduğu, baskın şekilde siyahlar tarafından yönetilen hükümetin çok az şey yaptığı (oy kullanma hakkı yeni tanınan siyahi seçmenlerce) biliniyor, öncelikleri devlet kasasını yağmalamak oldu, öyle ki Smuts Ngonyama açıkça fakir olmak için sürgüne gitmediklerini söylemiştir (Reddy, 2015). Eğitim politikasına gelindiğinde, ANC hükümetinin, siyah bireylere nasıl eğitim verileceğine ve beceri kazandırılacağına ilişkin doğru dürüst bir eğitim planı olmadan bu politikaları değiştirmek istediği görülmüştür. Analizleri temel eğitime odaklansa da Jansen (2011) bunu iyi ifade etmiştir. Yine de Jansen’ın (2011) iddiaları göz ardı edilemez, iddiaları sorgulamaya değerdir. Çünkü, temel eğitim sistemi kaotik bir durumda olduğundan, yükseköğretime girişte temel eğitim bir önkoşul olduğundan öğrencilerin yükseköğretime erişimine de gölge düşürmektedir.
Jonathan Jansen (2011), büyük ölçüde siyah öğrencilerin gittiği devlet okullarının yüksek başarısızlık oranlarıyla birlikte zayıf çıktılar ürettiğini belirtmektedir. Yüksek performanslı beyaz öğrencileri ve orta sınıf öğrencileri içeren ulusal başarı oranı nedeniyle devlet okullarındaki yüksek başarısızlık oranlarının üzeri örtülmektedir (Jansen, 2011:101). Burada çizilen tablo, Apartheid sonrası Güney Afrika’da ırk ve sınıfın halen, yükseköğretime erişimi ve başarı beklentilerini belirleyen önemli faktörler olduğudur.
ANC liderliğindeki hükümetin eğitime erişim sağlamak için gösterdiği moral bozucu çaba, Apartheid rejiminin ortaya koyduğundan farklı değil. Bantu Eğitimi, uysal ve söz dinleyen siyah “özneler” yaratmayı amaçlamıştı. Aynısı ANC hükümeti için de geçerli. Daha fazla oy almaya devam etmek ve kendilerini sorumlu tutmayan uysal siyah seçmenlere sahip olmayı sürdürmek için ANC marifetli bir biçimde yükseköğretime erişmelerini engellemektedir. ANC’nin, seçmen desteği için mahir bir şekilde siyah seçmenlerin nitelikli yükseköğretime erişimini engellediğine ilişkin iddialar seçim kampanyaları sırasında kendini göstermektedir. ANC yetkililerinin kampanya zamanlarında siyah seçmenlere yönelik söylemleri, benim görüşlerimi kanıtlamaktadır. Söylemleri içerikten yoksun ve irrasyoneldir, yarattıkları uysal seçmenler sayesinde siyahi seçmenlere karşı aşağılayıcı/hor gören muamelelerinden sorumlu tutulmamaktadırlar. Marikana Katliamı, ANC’nin siyah seçmenlerin üzerine salmaya devam ettiği insanlık dışı muamelenin sayısız örneklerinden biridir.
Ne yapılmalı
Yükseköğretime erişimdeki bariyerlere ilişkin tespitler yaptıktan sonra, şimdi çözümün ne olacağı üzerine tartışılması beklenebilir. Bu bariyerleri ortadan kaldırmaya dönük çözüm bolluğu öne sürülmüş, ancak bazıları da reddedilmiştir, örneğin neoliberal düzende yerleşik hale getirilen Ikusasa mali yardım planı gibi. Daha endişe verici olanı, sabık kleptokrasi yanlıları bile yükseköğrenim kurumlarına erişimdeki bariyerlere çözüm üretme arayışında fikir öne sürmüştür. Öte yandan rasyonel yurttaşlara göre, sabık kleptokrasi yanlıları ile devlet kasasını soyanların önerdiği çözümlere güvenilemez ve bu kimselere karşı yöneltilen kleptokratik suçlamalar çözümlerine güvenilemeyeceğini daha da kalıcı hale getirmekte ve pekiştirmektedir. Yükseköğretimi finansa etmek için hiçbir karşılık ödenmeksizin arazilere el koyulmasını ve bankaların ulusallaştırılmasını haykıran sabık kleptokrasi yanlıları ve mevcut kleptokratlar, geri püskürtülmeli, zira bunlar daha ziyade popülist ve hoş lakırdılar. Ne karşılık ödemeden el koyulmasını önerdikleri araziler üzerinde endüstriyel tarımın neden olduğu sosyo-ekolojik koşullar, ne de siyah insanların çiftçilik konusunda beceri eksikliği dikkate alınmamaktadır.
Güney Afrika’daki güncel iktisadi ve siyasi iklim ücretsiz eğitim olanağı sunmaya yakın dahi değildir. Dördüncü ve beşinci yönetimler yolsuzluğu sistematik hale getirmiştir, bu nedenle topraklara karşılık ödenmeden el koyulsa ya da bankalar ulusallaştırılsa bile, bunlardan yalnızca yönetici elitler yararlanacaktır.
Şu anda Güney Afrika için elzem olarak varsayılan şey, hırslı liderler yerine, söylemleri, doğru işleyen kamu kuruluşları ve kamu teşebbüslerinin yeniden tesisi çabasıyla paralel siyasi-felsefi ilkelerden oluşan etik liderlere sahip olmaktır. Güney Afrika’nın, sahip olduğu sınırlı mali olanakla yurttaşlarının gelişimine daha fazla eğilmesi gerekiyor. Şu anda iktisadi ve siyasi koşullar Güney Afrika’yı hayırsever (filantropik) olmaktan men ediyor. Koşullar, Güney Afrika’ya, sahip olduğu kaynaklar ne olursa olsun, ekonomik büyüme ve ülke kalkınması için rasyonel şekilde harcama yapmasını dikte ediyor. Bu da, Güney Afrika’nın acil kısa vadeli amaçlar için mevcut finansman sistemiyle (NSFAS) devam edebileceğini garanti edecektir ve ülke, gelecekte yoksul öğrencilere ücretsiz eğitim sunulabilecektir.
Kaynak Listesi
Harvey, D. 2004. The ‘new’ imperialism: accumulation by dispossession. Socialist Register. Cilt 40. 63-87.
Jansen, J, D. 2011. How to overcome Africa’s challenges, edited by Moeletsi Mbeki South Africa’s education system: how can it be made more productive? In advocates for change. How. Picador Africa: South Africa. 99-115.
Johnson, B. 2001. Commission papers: The higher education worker. Bu belge, yüksek öğretimdeki dönüşüme ilişkin kitaba destek olarak düzenlenmiştir. Global pressures and local realities in South Africa. Ayrıca şurada mevcut: file:///C:/Users/User/Downloads/JOHNSON%202001%20HE%20Worker.pdf.
Khuzwayo, E. 1996. Call me woman. Johannesburg, Güney Afrika: Raven Press. (0869752790).
Luckett, T ve ntarell, F. 2016. SPECIAL REPORT: SOUTH AFRICA#OutsourcingMustFall:
Unity in Action in South African Universities. Ayrıca şurada mevcut: https://brooklynrail.org/2016/03/field-notes/outsourcing-must-fall. Yükleme tarihi 26 Ağustos 2019.
Mamdani, M. 1998. Profesör Mandani tarafından Sosyal Bilimler ve Toplum Bilimleri Fakültesi için düzenlenen Africa Core of the Foundation Course seminerinde yapılan açıklamalar. Cape Town Üniversitesi: Güney Afrika. Ayrıca şurada mevcut: http://ccs.ukzn.ac.za/files/mamdani.pdf. İndirme tarihi 24 Ağustos 2019.
Mangcu, X. 2008. To the brink. The State of Democracy in South Africa. Güney Afrika: KwaZulu-Natal Üniversitesi. ISBN: 978-1-86914-137-0.
Murunga, G, R. 2007. Mamhood Mamdani, Scholars in the Marketplace: The Dilemmas of the Neo-Liberal Reform at Makerere University, 1989-2005, Kamapala: Foundation Publishers. ISBN 9970-02-612-7.
Reddy, T. 2015. South Africa, settler colonialism and the failures of liberal democracy. Londra: Zed books. (9781783602261).
Tabata, I, B. 1959. Education for Barbarism. Bantu (Apartheid) Education in South Africa. Prince Hall: Güney Afrika.