İki dünya savaşının deneyimlerine dayanarak gelecekte barışa karşı tehditlerin engellenmesi için – İmmanuel Kant’ın “Sonsuz Barışa Doğru” eserinden de esinlenerek – 1945’te 51 ülke, 24 Ekim 1945’te yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler Antlaşması’nı kabul etti 1. Federal Almanya Cumhuriyet ve Demokratik Almanya Cumhuriyeti 1973’te antlaşmayı onayladı, 1990’dan itibaren birleşik Almanya Federal Almanya Cumhuriyeti olarak Birleşmiş Milletler’in bir üyesidir.
Antlaşmada “dünya barışının ve uluslararası güvenliğin korunması ve bu amaçla etkili kolektif eylemlerde bulunulması” için bir barış ilkesi getirmektedir. Uluslararası ihtilaflar ya da “barışı ortadan kaldıracak durumlar”, “adaletin ve uluslararası hukukun ilkelerine uygun olarak”, barışçıl araçlarla aşılmak ya da durdurulmak istenmiştir.
Düşman devlet olarak Almanya
BM Antlaşması’nın İkinci Dünya Savaşı’nın ihtilaflıları için geçerli ve düşman devlet kuralı olarak adlandırılan 53. ve 107. maddelerine göre, Almanya’nın bir düşman devlet olduğu Alman kamuoyu tarafından pek bilinmiyor (Madde 77 güncel değil 2). Düşman devlet kuralı, Almanya’nın yeniden saldırgan bir politika izlemesi durumunda, BM Güvenlik Konseyi’nin özel yetkilendirmesine gerek duyulmadan, gerektiğinde kendisine karşı askeri müdahaleleri de içeren zorlayıcı önlemler alınabileceğini ifade eder.
Antlaşma’nın 53. maddesi birinci fıkrasında şöyle yazıyor: “…Güvenlik Konseyi’nin izni olmaksızın bölgesel anlaşmalar uyarınca ya da bölgesel kuruluşlar tarafından hiçbir zorlama eylemine girişilmeyecektir; bu maddenin 2. fıkrasında verilen tanıma göre düşman devlet sayılan tüm devletlere karşı 107. Madde uyarınca alınan ya da böyle bir devletin saldırı politikasına yeniden girişmesine karşı bölgesel anlaşmalar çerçevesinde yöneltilen önlemler, ilgili hükümetlerin isteği üzerine örgütün böyle bir devlet tarafından girişilecek yeni bir saldırıyı önleme görevini üstlenmesi mümkün oluncaya dek, bunun dışındadır” (https://unic.un.org/aroundworld/ unics/common/documents/ publications/uncharter/ankara_charter_ turkish.pdf).
İkinci Paragrafa göre “düşman devlet” terimi, “İkinci Dünya Savaşı sırasında bu antlaşmayı imzalayan taraflardan birinin düşmanı olan” herhangi bir devlet anlamına gelmektedir.
Antlaşma’nın 107. maddesi şöyle diyor: “İşbu Antlaşma’nın hiçbir hükmü, Antlaşma’yı imzalayan herhangi bir devletin İkinci Dünya Savaşı sırasında düşmanı durumunda olan bir devlete karşı, bu konuda sorumluluk sahibi hükümetlerin sözkonusu savaşın sonucu olarak giriştiği ya da girişilmesini uygun bulduğu bir eylemi ne etkiler, ne engeller”.
Bu bağlamda, 4. fıkrasında, uygulaması “etkilenmediği” belirtilen, 34. ve 35. maddelere değinen 52. madde önemli. 34. ve 35. maddeler, uluslararası anlaşmazlıklarda devreye girebilen Güvenlik Konseyi’yle ilgilidir. Ayrıca 11. ve 12. Maddelere de atıfta bulunulmakta. Bu maddeler ise Genel Kurul’un dünya barışını ve uluslararası güvenliği korumak için sahip olduğu yetkileri düzenler.
Yukarıda değinilen maddelerin belirttiği düşman devlet düzenlemesinin, Almanya’nın Birleşmiş Milletler üyeliği nedeniyle geçerliliğini yitirip yitirmediği ise tartışma konusu 3. Ancak durum böyle olsaydı, bu hükümler uzun zaman önce iptal edilebilirdi. Aslında 1990 tarihli birleşme antlaşmasında (İki Artı Dört Antlaşması) Almanya’nın “tam egemenliği” kabul edildi, ancak antlaşma, örneğin asker konuşlandırma ve askeri işbirliği gibi ek antlaşmalarla yeniden göreceli hale geldi.
Ateşkes statüsünde
İki Artı Dört Antlaşması kısmen iddia edildiği gibi bir barış antlaşması olmadığından, Federal Almanya Cumhuriyeti, Alman İmparatorluğu ile özdeş bir uluslararası hukuk öznesi 4 olarak, devam eden bir ateşkes halindedir. Kayıtsız şartsız teslimiyeti kabul ettiren dönemin galip devletleri hala varlar, Federal Almanya Cumhuriyeti ABD’nin vesayeti altındadır ve her ne kadar üstü örtülse ve çoğu kişi bunu kabul etmek istemese de, Büyük Britanya ve Fransa’nın gizli gözetimine tabidir 5.
İçinde bulunduğumuz bu jeopolitik duruma dair gerçeklik göz önünde bulundurduğunda, birçok şey daha da belirginleşir: Washington’un Alman hükümetinin alacağı kararlar üzerinde baskı kurmak için olağanüstü olanakları var, ki bunu sürekli görmek mümkün, Kuzey Akım boru hatlarının patlatılması, Ukrayna’ya sınırsız destek ve Rusya’ya karşı yıkıcı saldırganlık politikası buna örnektir.
BM Antlaşması’nın barış ilkesinin genel geçerlilik iddiasında olduğu, ancak son yıllarda, özellikle de uluslararası hukuku ihlal eden müdahale politikası nedeniyle insan hakları ve demokratik özgürlüklerin savunulması hakkını çoktan kaybetmiş olan ABD tarafından defalarca çiğnendiği unutulmamalıdır.
Ne ABD ne de Büyük Britanya’nın BM Antlaşma’ndaki düşman devlet kuralını iptal etmeye niyetli olmadıklarından hareket edilebilir, görüşüne göre tam tersi geçerlidir. Aynı durum bir barış antlaşması için de geçerli. Sözde 1990’da bundan feragat edildi, çünkü bir barış antlaşmasıyla olağanüstü tazminatların vadesi gelmiş olurdu. Aslında bu pek bir engel değil, ne de olsa Berlin’deki hükümet milyonları ve milyarları zaten sürekli dağıtıyor ve de heba ediyor. İleriye dönük, düzenli koşullar yaratma fırsatları hayata geçirilemedi, Almanya 1945’ten bu yana vesayet altında, sürekli bir olağanüstü hal koşullarında bulunuyor. Bu vesayeti sonlandırmanın tam zamanıdır.
Yazar ve gazeteci Dr. Wolfgang Bittner
Göttingen’de yaşıyor. “Die Eroberung Europas
durch die USA” kitabını 2014 yılında,
“Die Heimat, der Krieg und der Goldene
Westen” ve “Der neue West-Ost-Konflikt”
kitaplarını 2019 yılında, “Deutschland –
verraten und verkauft” kitabını 2021 ve
“Ausnahmezustend” kitabını 2023 yılında
yayımlamıştır.
- Text: https://unric.org/de/wp-content/uploads/sites/4/2022/10/charta.pdf ↩
- Artikel 77, der auf das internationale Treuhandsystem und entsprechende Treuhandgebiete eingeht, ist nach dem Beitritt Deutschlands zur UN gemäß Artikel 78 hinfällig geworden. ↩
- Siehe: Resolution 49/58 der Generalversammlung vom 9.12.1994. Vgl. auch https://www.bundestag.de/resource/blob/484610/dc5a3c061feef095da5885a52b92134c/WD-2-147-07-pdf-data.pdf; sowie Ress/Bröhmer, in: Simma/Khan/Nolte/Paulus (Hrsg.), “The Charter of the United Nations“, Vol. II, Oxford, 3. Aufl. 2012, Art. 107, Rdnr. 21; Ipsen (Hrsg.). Völkerrecht, München, 6. Aufl. 2014, § 6 Rdnr. 131. ↩
- bkz. https://www.bundestag.de/webarchiv/presse/hib/2015_06/380964-380964 ↩
- Wie kompliziert die Rechtslage nach herrschender Auffassung ist, geht aus einem Gutachten des Wissenschaftlichen Dienstes des deutschen Bundestages hervor: https://www.bundestag.de/resource/blob/579362/47b6ac2d55fcb4c12dfcce3cedc0e7d0/WD-2-149-07-pdf-data.pdf ↩