PD Dr. Claire Gantet (Ludwig Maximilian Universitesi Münih)
Sosyal ağ platformu Badoo’nun Haziran 2011’de gerçekleştirdiği bir ankete göre Almanlar dünyanın mizahtan en az anlayan halkını oluşturuyor. Şu basit soru yöneltildi: Çevresindeki insanları en iyi hangi halk güldürmeyi becerebiliyor ve hangisi beceremiyor – en azından iyi beceremiyor? Dünya genelinde 30.000 yanıt verildi. Amerikalılar (Hollywood’un birçok komedi filmi nedeniyle mi?) açık ara en iyi notu aldı. İspanyollar ikinci, İtalyanlar üçüncü, Fransızlar beşinci, İngilizler – tanınmış mizahlarına rağmen – yedinci sırada yer aldı. Almanlar ise sonuncu sıra olan 15. sırayı aldı. [1] Fransız Alman ilişkilerinin genelde çok yoğun, karmaşık ve gerilimsiz olmadığı bilinir. Fransız Alman dostluğunun kendi doğallığının sıradanlığına yenik düşmemesi, aksine daima korunması ve yenilenmesi gerektiği açıktır. Mizah bu amaçla gerilimi azaltmaya, mesafe bırakılmasına ve anlayış gösterilmesine katkı sunar. Fransız Alman kanalı Arte’de yayınlanan “Karambolage” programının çok beğeniliyor olması, yalnızca Almanların sözde mizah yoksunu karakterlerinin tarihsel kökleri bulunan bir steryotip olduğunu göstermekle kalmıyor – Almanya’nın “şair ve yazarların ülkesi” adıyla anılması, Almanya’da özellikle korunan lehçeler yığınla mizah olduğunu gösteriyor. Gülmek dünya genelinde insanları birleştirir. Ama farklı kültürlerde ne üzerine gülündüğü farklılıklar gösterir. Almanlar ve Fransızlar neye, nasıl gülüyor?
Karikatürler ve mizah dolu yayınlar üzerine
Geçen yıl 22 Ocak 1963 Elysee Anlaşması’nın 50. yıldönümü önemli bir kutlamaya sahne oldu. Fransız Alman dostluğu 50 yıl içerisinde yalnızca oluşmakla kalmadı, aynı zamanda kalıcılaştı ve yaygınlaştı. Birçok kardeş şehir, okullar ve dernekler oluştu. 22 Ocak 2003’te, Elysee Anlaşması’nın imzalanmasından tam 40 yıl sonra ilk Alman-Fransız Bakanlar Kurulu’nun ilk görüşmesi gerçekleşti. 2013’te her iki ülkenin hükümet başkanları Almanlar ve Fransızlar için çifte vatandaşlığı hedefleyen ve de aile yasası ve medeni yasanın uyumlandırılmasını öngören bir niyet açıklamasında bulundu. Buna rağmen “ebedi dostluğun” da birçok olumsuz yanları ve engelleri var. Günlük devlet işleri ve ekonomi politikası önemli karşıtlıklara işaret ediyor, gençlik değişimindeki dinamik biraz yıpranmış görünüyor ve artık komşu ülkenin dilini öğrenmek hedeflenmiyor. Arka planında bu karmaşık bilançonun olduğu Elysee Anlaşması’nın 50. yıldönümü, birçok kentin açtığı, Fransız Alman politikalarını konu alan karikatür sergileriyle anlamlı bir şekilde kutlandı [2].
“Karambolage” programı yaklaşık on yıldır büyük bir beğeniyle izleniyor. Fransız film yapımcısı Claire Doutriaux tarafından tasarlanan bu programda haftalık olarak Fransız Alman özgünlükleri mizah yoluyla tanıtılıyor ve açıklanıyor. Değişken başlıklar altında (“nesne”, “söz”, “görenek”, “sembol” v.b.) izleyicilere grafik, animasyon ve oyun sahneleri ile, daima yabancı bakış açısıyla, Alman ve Fransızların günlük yaşam kültürünün etimolojik ve kültürel bağlantıları ya da farklılıkları tanıtılıyor. Son olarak “Bir Bilmece” başlığıyla kısa bir video gösteriliyor ve izleyicilerin sahnenin Almanya’da mı yoksa Fransa’da mı çekildiğini bulmaları gerekiyor. “Karambolage” Almanya’da ortalama 80.000 ve Fransa’da ortalama 500.000 izleyiciye ulaşıyor. Televizyon dünyasının farklı yapılandırılışları nedeniyle toplamda Arte Almanya’da Fransa’da olduğundan daha az izleniyor [3].
Arte’nin Aralık 2013’te yayınlanan ve Ortaçağ’dan bu yana Almanların ve Fransızların tarihini anlatan on bölümlü “Sevgili Düşmanlar. Almanlar ve Fransızlar” büyük belgesel dizisi de gülmeyi ele aldı. Tarihsel sahneler (Arşiv resimleri ya da bilgisayar kontrollü animasyonlar) sürekli iki kabare sanatçısının sahneleriyle kesildi. Marianne’nı canlandıran Antonia de Rendinger ve Germania’nın kişileştirilmesi olarak Anette Friers’ten şımarıkça atışmaları ve görülen çelişkileri dile getirmeleri istenmiştir – “siyasi yönden yanlış. Ama bol şakalı ve alaylı” [4].
Mizah bu üç noktada komşuyu daha iyi tanımaya katkı sunuyor. O aynı zamanda komşunun gelenekleri, görenekleri, dayanakları ve tasarımlarıyla oyunsal bir tarafsızlık sergilemeye olanak anıyor. Böylece mizah izleyiciyi kendi değerlerini, davranış tarzlarını ve tasarımlarını sorgulamaya yöneltiyor.
Mizaha yaklaşım
Politika ve kurgunun iç içe geçişi, kendi özgünlüklerini veya yabancı özgünlükleri grotesk ya da keyifli biçimde betimlemek, birçok geleneği ve tasarımı belirsizlik içinde bırakabilen, çekici olduğu kadar çelişkili bir güce sahiptir. Mizah politikayı ve çabayı güçlendirebilir, ama yerini alamaz.
[1] Bkz. Die Welt, 9.06.2011, http://www.welt.de/kultur/article13421700/Die-Deutschen-sind-die-unwitzigste-Nation.html. Sämtliche Links abgerufen am 17.10.2014.
[2] http://www.institutfrancais.de/sachsen-anhalt/agenda-1182/arts-plastiques-1183/50-jahre-deutsch-franzosiche,26095.html?monat=05&jahr=2013
[3] http://www.arte.tv/de/die-karambolage-minute/6778528,CmC=6897500.html
[4] http://www.zdf.de/zdfinfo/geliebte-feinde-30559926.html, http://geliebtefeinde.arte.tv/de/