ben Katharina Henoth Gesamtschule’de on üçüncü sınıf öğrencisiyim. Annem ve babam küçük yaşlarda Türkiye’den Almanya’ya göç ettikleri için ben bir göçmen çocuğu oluyorum. Ben Almanya’da doğup büyüdüm ve kendimi bu ülkeye ait hissediyorum. Burada yabancılık hissettiğim durumlar pek olmadı veya o kadar az oldu ki, pek kaile almadım. Fakat bizim okulda ilgimi çeken bir duruma değinmek istiyorum. Son üç yıldır okulumuz “Sonderschule“(engelliler okulu) önerisini alan öğrencileri kabul ediyor. Daha doğrusu kabul etmek zorunda, çünkü “Förderschuleler’’(Sonderschuleler) kapanıyor ve “engelli” öğrenciler ” karma okulda (Gesamtschule) okuma mecburiyetinde kalıyorlar. Bu öğrenciler derslerde ek yardım alıyorlar. Benim ilgimi çeken ise, bu “engelli” çocukların hemen hepsinin yabancı çocukları olmaları. Ya kendileri göç etmiş, ya da benim gibi göçmen çocukları. Benim Türkçe öğretmenimin de ilgisini çeken bu gelişmeyle biraz yakından ilgilendiğimde anladım ki bu öğrencilerin esas sorunu Almancayı düzgün konuşamıyor olmaları. Onların sorunu matematiği anlamayacak veya kavramayacak kadar engelli olmaları değil. Onların asıl sorunu Almancanın onlara düzgün bir şekilde öğretilmemiş olması. Alman devleti bu ayıbını, öğrencilere özürlü damgası vurmakla örtbas ediyor. Oysa ki bu gençlere özürlü diyerek yollarına taş koymaktansa, onlara Almancayı düzgün bir şekilde öğretmek hem onların önünü açacak hem de daha yararlı bir nesil yetiştirilmiş olacak. Herkesin bu konuya duyarlı olması gerekmektedir. Özellikle de okul aile birliği, okul yönetimi ve özellikle bu çocukların ebeveynleri bu sorunun kalkması için çaba harcamalı. İkinci sorun ise “Gesamtschulelerdeki” öğretmenlerin eğitiminin bu “engelli” öğrencileri eğitmeye yeterli olup olmaması. Herhangi bedensel veya zihinsel rahatsızlığı bulunan bir öğrenci, düşüp bayıldığı an tecrübesiz bir öğretmen ne yapacağını biliyor mu acaba? Benim ve öğretmenimin ilgisini çeken bu durumu duyurma ve eğitim sistemimizin bu büyük sorununa değinme arzum vardı.
Teşekkür ederim.